AMAÇAltı yıllık bir dönemde A Milli Erkek Futbol Takımı'nda meydana gelen yaralanmaların anatomik bölge, sıklık ve oluş mekanizması değerlendirildi. GEREÇ VE YÖNTEMSağlık ekibi tarafından Ocak 2000 ile Aralık 2005 tarihleri arasını kapsayan dönemde yapılan tüm resmi ve özel karşılaşmalar, antrenmanlar ve kamplar sırasında kayıt tutuldu. Yaralanmaların anatomik bölgeleri, tipleri, uygulanan tedavilere dair bilgiler içeren bu kayıtların değerlendirilme-si deskriptif istatistik, frekans analizi, çapraz tablolar ve kikare testi ile yapıldı. BULGULARÇalışma süresince toplam 208 antrenman, 52 resmi ve hazırlık karşılaşması yapıldı. Bu sürede 108 sakatlık kaydedildi. Bu sakatlıkların maç ve antrenman başına oranı sı-rasıyla 1,0 ve 0,27 idi. Yaralanmaların %80,6'sı alt ekstremitelerde meydana geldi. En sık yaralanan anatomik böl-ge uyluk (%25), en sık sakatlık tipi kontüzyon (%32) ve en sık uygulanan tedavi yöntemi fizik tedavi ve rehabilitasyon (%89,8) idi. SONUÇÇalışmamız futbolda gerçekleşen yaralanmaların görülme sıklığı, etkilenen anatomik bölge yaralanmanın tipi ve ciddiyeti hakkında değerli sonuçlar vermektedir. Çalışmanın sonuçları bu alanda daha sonra yapılacak çalışmalar için ve futbol yaralanmalarından korunmak açısından önemlidir.
AB'nin her genişlemesinde, tarafların üyeliğe giden süreç içerisinde, ekonomik ve siyasi değerlendirmeleri merkezi bir öneme sahip olmuştur. Örneğin, İngiltere'nin üyeliği Fransa tarafından siyasi nedenlerle 10 yıl vetolanırken (Caşın ve Özgöker, 2008), Norveçli seçmenler ağırlıklı olarak ekonomik nedenlerle üyeliğe hayır demiştir. Bu çalışmada, özellikle beşinci genişleme sürecine odaklanılarak, genişlemeyle ilgili önemli kararlar alınırken, mevcut üyelerin ve adayların hangi ekonomik ve siyasi faktörlere önem verdikleri incelenmeye çalışılacaktır 1 . Bu hem AB'nin önemli bir geçiş dönemini hem de Türkiye'nin de aralarında bulunduğu muhtemel üyelerin geçmekte oldukları sürecin arka planının kısmen nasıl şekillendiğini anlamaya yardım edecektir. Beşinci ge-nişleme Türkiye açısından ekonomik ve siyasi anlamda önemli bir örnek oluşturduğu için de incelenmeye değerdir. Beşinci genişlemede, Merkezi ve Doğu Avrupalı adayların ekonomik ve siyasi olarak oldukça farklı bir sistemden çıkmış olmaları, onların farklı ve bir anlamda geri olarak tanımlanmalarına yol açmıştır. Mevcut üyeler, bu adayların şarta bağlılık kuralları çerçevesinde, derin bir dönüşüm sürecinden geçmesini beklediler; ayrıca bu dönüşümün kendilerine maliyetini de minimum düzeyde tutmaya çalıştılar. Adaylıkların ortaya çıkması, müzakere süreci ve üyeliklerin onaylanması sürecinde, her iki taraf için de ekonomik ve siyasi faktörler büyük önem taşımıştır. Süreçte, adayların pazarlık pozisyonlarıysa oldukça zayıf kalmıştır. Aşağıda bu sürecin detaylarına değinilmeye çalışılacaktır.
ÖzBu çalışmada, son 15 yılda, Avrupa'nın Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkisinin nasıl şekillendiği tarihsel perspektiften hareketle ağırlıklı olarak siyasi açıdan incelenmektedir. Bu bağlamda, 11 Eylül saldırısı, Irak ve Afganistan müdahaleleri, tek kutupluluğun zayıflamasının ardından oluşan yeni konjonktürde ABD'de başlayan ve dünya çapında etkileri görülen küresel finansal kriz, küresel çapta terörle mücadele gibi konuların Avrupa ve ABD arasındaki transatlantik ilişkilerin seyrini bu açılardan nasıl etkilediği analiz edilmektedir. Kasım 2016'da yapılan seçimlerde Donald Trump'ın Başkan seçilmesinin ardından yeni dönemde Avrupa ve ABD arasındaki ilişkilerin izleyeceği muhtemel yolla da ilgili değerlendirmelerde bulunulmaktadır. İlişkide, Soğuk Savaş bitiminden sonra olduğu gibi yine bir uzaklaşma dönemine girilmiştir. Başkan Trump'ın Avrupa Birliğine, Avrupalıların NATO'ya yaptıkları katkının azlığına, ticari açıdan yapılanlara yönelik ciddi eleştirileri vardır. Diğer yandan Rusya'dan gittikçe rahatsızlık duyan bir Avrupa, kendi aleyhine bir ABD-Rusya yakınlaşmasından endişe etmektedir. Bu durumda ilişkilerdeki kritik noktalara vurgu yapılarak ilişkilerin kopmaması için her iki tarafın mevcut şartlarda nasıl davranabileceklerine ilişkin öngörülerde de bulunulmuştur. AbstractThis study examines the last fifteen years of the relationship between Europe and the United States in a historical perspective primarily in political terms. In this context, developments after the 9/11 Attacks, interventions to Afghanistan and Iraq, and weakening of the unipolarity; the effects of the factors such as the global financial crisis -which started in the US and rapidly became a worldwide phenomenon-, global war on terror on the course of the trans-Atlantic are being analyzed. The possible future course of the relationship between Europe and the USA in the new period after the election of Donald trump to the Presidency is also being examined. We once again witness an era of divergence in the relations similar to the one after the end of the Cold War. There are serious criticisms by Trump towards the European Union due to lack of enough European contribution to the NATO and to European attitudes' towards the trade. On the other hand, Europe -which grows increasingly wary of Russian intent-is anxious about a US-Russian warming of relations which would work against the European interest. After the emphasis on the critical issues, there are also some explorations about how the two sides might choose to behave to avoid a serious rupture in these globally important relations.
Bu çalışmada öncelikle, milliyetçilik, devlet altı milliyetçilik ve self determinasyon kavramları ampirik örneklerle desteklenerek analiz edilmektedir. Daha sonra İskoç ve Katalan bağımsızlık hareketlerinin tarihsel gelişimine, iç dinamiklerine ve güncel bir karşılaştırmasına yer verilmektedir. Çalışmada devlet altı milliyetçilik konusunda uzman düşünürlerin çalışmaları ve konunun güncelliğini koruması sebebiyle bağımsız düşünce ve yayın kuruluşlarının haberleri nitel olarak analiz edilmektedir. Bu bölgelerin bağımsızlık taleplerinin kamuoyunda güçlenmesinin en önemli nedenleri; emperyal gücün kaybı, güçlü devlet altı kurumsallaşma, kamu diplomasisi faaliyetleri, ekonomik talepler ve anayasal krizler olarak belirlenmiştir. Katalonya’da daha güçlü ekonomik motivasyon ve kamu diplomasisi bulunsa da son kamuoyu yoklamaları ve bölgesel seçim sonuçları, bağımsızlıktan çok özerklik haklarının genişletilmesi yönünde desteğin artışta olduğunu göstermektedir. İskoçya ise İngiltere’ye fazlasıyla bağımlı bir ekonomik yapılanma ve kamu diplomasisine sahiptir. Fakat İskoç Ulusal Partisi (SNP) liderliğindeki güçlü siyasi yapılanmasıyla özellikle Brexit sürecinde, kamuoyu yoklamalarından da anlaşılacağı üzere, bağımsızlık hareketleri konusunda uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskı yaratabilmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.