Yunanistan’daki Patmos Manastırının kurucusu olarak bilinen Christodoulos, Bithynia bölgesindeki Nikeia’da 1020 (ö. 1093) yılında doğdu. Bizans İmparatorluğu’nun tehlikeli ve çalkantılı bir döneminde Filistin’de, Latros Dağı’nda, Kos Adası’nda ve Patmos’ta görev yaptı. Patmoslu Christodoulos son olarak 1088 yılında Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos (1081-1118) tarafından kendisine bağış olarak verilen Patmos Adası’nda Aziz Theologos/Yuhanna Manastırını kurdu. Christodoulos ilk başta Kudüs’te sonra Latros, Strobilos, Kos Adası ve Patmos Adası’nda Türk saldırılarına uğradı ve bu saldırılardan kurtuldu. 1091’de Hypotyposis adlı çalışmasını yazdı. Grekçe yazılan Hypotyposis metni hem Türkler hem de Aziz Christodoulos’un hayatı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Ne yazık ki bu metin ülkemizde detaylı bir çalışmanın konusu olmamıştır. Selçuklu Türkleri’nin saldırısı sonrasında Kudüs’ten kaçtıktan sonra Christodoulos’un vermiş olduğu bilgiler, sadece Doğu Akdeniz tarihi için değil hem Güneybatı Anadolu hem de Türk tarihi açısından oldukça kıymetlidir. Bu makalede, hem Christodoulos’un hayatı hem de Türkler hakkında vermiş olduğu bilgiler Güneybatı Anadolu özelinde incelenecektir.
Orta Çağ boyunca devletler ve topluluklar arasındaki sınırları, dağlar, nehirler gibi doğal engellerin yanı sıra garnizonlar oluşturmuştur. Bu engeller ve garnizonlar, devletler ve topluluklar arasında hâkimiyet alanlarını belirlemekle birlikte ayrıca “sınır hattı” ve “sınır bölgesi” kavramlarını da doğurmuştur. Bu kavramlar, devletlerarası ve toplumsal ilişkilerde varlığını, askerî, ticarî, dinî, sosyo-ekonomik vb. boyutlarda canlı bir şekilde gösteren tanımlamayı da ifade etmektedir. Nitekim bu çalışmada mevzu bahis edilen Bizans-Türk ilişkileri çerçevesinde Phileta garnizonu da böyle bir tanımlamaya uymaktadır. 1160 yılında Dorylaion [Eskişehir] ve Aşağı Phrygia’daki Türkler üzerine sefere çıkan I. Manuel Komnenos (1143-1180)’un seferine, “misilleme” olarak Selçuklular, ilk önce “Phileta” arkasından da Laodikeia’ya saldırmışlardır. XI. yüzyılın sonu ve XII. yüzyılın başlarından itibaren Türkler’in, Pisidia, Lykia ve Karia sınırında oldukları bilinmektedir ve bu saldırı da bunun kanıtıdır. Saldırı hakkında dönem kaynaklarından sadece Ioannes Kinnamos’un Historia adlı eserinde bilgi vardır. VI. yüzyıl coğrafyacıları olan Stephanos Byzantinos ve Hierokles’in eserlerinde ise bu kent hakkında bilgi yoktur. Aynı zamanda dönem kaynaklarında da Phileta’nın, idarî, askerî ve Bizans-Türk ilişkileri çerçevesinde önemine dair detaylı bilgiler de mevcut değildir. Dolayısıyla bu kentin, lokalizasyonu ve Bizans-Türk ilişkilerine etkisiyle ilgili belirsizlik söz konusudur. Bu belirsizlik, W. M. Ramsay, S. Vryonis, J. Chalandon gibi araştırmacılar tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Özellikle çalışmalarında Ramsay, Phileta’yı Phaselis ile eşleştirme gayreti içerisindedir. Yine güncel çalışmalarda da bu yerin neresi olabileceğine dair çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Her ne kadar Erken Bizans kaynaklarında tespit edilemese de Phileta kenti, Orta Bizans döneminin kaynaklarında karşımıza çıkmaktadır. Bu kaynaklar yorumlandığında, Phileta’nın, Lykia-Karia ve Pisidia coğrafyasının kesişim noktasında yer aldığı; özellikle bölgede idarî, askerî ve dinî bir yönetimin olduğu kanıtlanmaktadır. Dolayısıyla X. ve XII. yüzyıllar arasında Phileta’nın varlığı tespit edilebilmektedir. Orta Bizans kaynaklarının yanı sıra 2000 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda, Elmalı’nın 5.5 km. kuzeydoğusundaki “Yarangediği” olarak adlandırılan mevkiide, Erken Bizans dönemine tarihlendirilen bir horos/sınır yazıtı bulunmuştur. Bu sınır yazıtında “Phileta” şehrinin adı mevcuttur ve bu yazıt, hem tarihî açıdan hem de konumuz açısından oldukça kıymetlidir. Bu çalışmanın amacı, XII. yüzyılın ortasında Türklerin saldırmış oldukları Phileta kentini, hem bölgede bulunan “sınır yazıtı” hem de Orta Bizans dönemi kaynaklarına göre tespit etmek ve kentin lokalizasyonuyla ilgili güncel tartışmaları değerlendirmektir. Bunun yanı sıra Phileta’ya yakın olan kentleri ve tarihî yol güzergâhlarını belirlemek ve özellikle Türk-Bizans ilişkileri çerçevesinde Phileta’nın önemini ortaya koymaktır. Bu kentin yerinin tespit edilmesi, Türklerin etkisinin ve yayılım alanının, güneybatı Anadolu bölümünde nereye kadar ulaşmış olabileceği hakkında yorum yapılabilmesine imkân tanıyacaktır.
Geç Antik Çağda Roma ve Sâsâni mücadelelerine sahne olan Kafkasya, iki devlet arasında sürekli el değiştiren bir bölge olmuştur. Bölge, özellikle Roma hâkimiyetindeyken nakharar adı verilen yerel idareciler tarafından idare edildi. Roma İmparatorluğu'ndan sonra Kafkasya, Bizans İmparatorluğu hâkimiyetine girmiş ve imparatorlukta bölgeyi yerel idareciler vasıtasıyla ancak imparatorluk unvanları vererek idare etmiştir. Bunun yanı sıra bölgede, bölgedeki halklar Ermeniler ve Gürcüler aracılığıyla Hıristiyanlık yayılmış ve Hıristiyanlık, imparatorluğun bölgedeki dayanak noktası olmuştur. VII. yüzyılın ortalarından itibaren Güney Kafkasya'da İslam Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında mücadeleler başlamış ve bu mücadeleler uzun bir süre devam etmiştir. Bu çalışmada, İmparatorluğa bağlı olarak Kafkasya'nın, Ermenilerin ve Gürcülerin özellikle idarî, askerî ve Hıristiyanlık bağlamında nasıl yönetildiğini tespit etmeye çalışacağız.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.