Amaç –Bu çalışma örgütlerine karşı bağımlılığı düşük olan, çabuk sıkılan ve standart işleri yapmak istemeyen Z kuşağının sınırsız kariyer yönelimi ve girişimcilik tutumu ilişkisinin belirlenmesi amacı ile gerçekleştirilmiştir.Yöntem –Kesitsel, tarayıcı ve ilişki arayıcı olarak tasarlanan bu araştırmanın evrenini 12 Ağustos-12 Ekim 2021 tarihlerinde Kayseri İlinde bulunan dört üniversitede aktif olarak öğrenim gören 87.782 öğrenci oluşturmaktadır. 1990 yılı ve sonrasında doğan kişilerin Z kuşağı olduğu kabul edilerek, örnekleme dahil edilen 406 kişi söz konusu sınıflandırma kapsamında tesadüfi örneklemeyle araştırmaya dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak kullanılan ankette Sınırsız Kariyer Yönelimi Ölçeği, Girişimci Davranışa Yönelik Tutum Ölçeği ve demografik özellikleri ölçmeye yönelik sorular yer almaktadır. Anket verileri IBM SPSS Statistics 21 programı ile analiz edilmiştir. Verilerin Cronbach’ Alpha Değeri ,781 olarak tespit edilmiştir. Veriler normal dağılmakta ve bundan dolayı veri analizlerinde parametrik testler kullanılmıştır.Bulgular –Pearson korelasyon testine göre sınırsız kariyer yönelimleri ile girişimcilik tutumu arasında pozitif yönlü anlamlı bir korelasyon bulunmuştur. Basit doğrusal regresyon testi bulguları incelendiğinde ise değişkenler arasında kurulan regresyon modelinin uygun olduğu bulgusu elde edilmiştir. Sınırsız kariyer yönelimi, girişimcilik tutumundaki değişimin yaklaşık %16’sını açıklamaktadır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçlarına bakıldığında sınırsız kariyer yöneliminin, girişimcilik tutumu üzerinde pozitif yönde bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Tartışma –Çalışmada sınırsız kariyer yöneliminin girişimcilik üstünde belirleyici faktör olduğuna dikkat çekilmiştir. Gelecek dönemlerde iş dünyasının büyük çoğunluğunu oluşturacak olan Z kuşağının kariyerini yönlendirecek ve girişimcilik ruhunu ortaya çıkartacak eğitim programlarının tasarlanması, örgüt içerisindeki üstlerin farklı kariyer fırsatları ile ilgili olarak astlarını bilgilendirmeleri, ihtiyaç duydukları ek eğitimlere katılmalarını desteklemeleri, örgüt içerisindeki kariyer fırsatlarının birtakım kurallarla formelleştirilmesi ve informel uygulamalarla bu tarz bir kültürün örgüte yerleştirilmeye çalışılmasının sağlanması önerilmektedir.
Eurasian Journal of Family Medicine / Avrasya Aile Hekimliği Dergisi'nin 2019; 8(1): 36-44 sayfalarında yer alan Dikmen, Marakoğlu ve Mertcan'ın "Kadın Sağlık Çalışanlarının Toplumsal Cinsiyet Rolleri ile Kadınların Çalışmasına Yönelik Tutumlarının Değerlendirilmesi" başlıklı araştırmalarını ilgi ile okuduk (1). Sağlık alanında çalışan kadın akademik personelin ve hemşirelerin toplumsal cinsiyet rolleri ile kadınların çalışmasına yönelik tutumlarının değerlendirilmesini amaçlayan bu çalışma için yazarları kutluyoruz. Toplumsal cinsiyet ve çalışma hayatında kadına yönelik araştırmalarda; sağlık sektörünü, bünyesindeki kadın personel oranı göz önüne alınarak incelenmesi gereken öncelikli alanlardan biri olarak değerlendirmek mümkündür. Ataerkil ideoloji çerçevesinde şekillenen toplumsal cinsiyet rollerinin bir öğretiler bütünü olarak nesilden nesile evrilerek devredildiğine ve kadınların kendi kendilerine bakış açılarında dahi ataerkil ideolojinin hissedildiğine dair yapılmış bir araştırma örneğine göre; Amerika Birleşik Devletleri'nde lise öğrencileri arasında yapılan bir uygulama kız çocuklarının erkek çocuklarına göre daha kolay ikna edilebildiği ortaya çıkarmıştır. Ancak aynı araştırmanın, ilkokul düzeyindeki öğrencilerde aynı sonucu ortaya çıkarmadığı saptanmıştır. Bu verilerden hareketle, kızların erkeklere oranla doğalarının getirdiği bir özellik olarak daha çabuk ikna edilmedikleri, eğer böyle olsaydı aynı sonucun ilkokul düzeyindeki öğrencilerde de çıkması gerektiği vurgulanmaktadır. Araştırmaya göre, lise çağındaki kız öğrenciler toplum tarafından şekillendirilmiş ve ikna olmaya hazırlanmış durumdayken, ilkokul düzeyindeki kız çocukları henüz tam şekillendirilmemiş aşamada görülmektedir (2). Özel alanda tanımlanan bu öğretiler ve roller ile sınırları çizilen kadınların, kamusal alanda (çalışma hayatlarında) da cam tavan, toplumsal cinsiyet eşitsizliği veya rol çatışmaları gibi pek çok farklı problemle karşılaştıkları bilinmektedir. Zira toplumsal cinsiyet ideolojisinin şekillendirmesiyle ev işleri ya da çocuk bakımı gibi yükümlülüklerin sadece kadının görevi olarak görülmesinin bir sonucu olarak; iş ve aile yaşamı arasındaki rol çatışmasına kadınların erkeklere oranla daha fazla maruz kaldıkları bilinmektedir (3). Örneğin, mevcut değişen ve gelişen dünya düzeni kadına 'Çalış! Hayatına sahip çık!' derken; bir yandan da ataerkil ideoloji 'Anne ol!' demektedir (4). Bu rol çatışması kapsamında dışarıda ücretli şekilde çalışmanın yanı sıra, evde de ücretsiz aile işçiliği pozisyonunun sürmesi kadını daha çok yormakta ve hatta zaman zaman işgücü piyasalarının dışında kalmalarına da sebep olmaktadır. Sağlık sektöründe konuya dair yapılan bir araştırma kapsamında, yarı yapılandırılmış görüşmelerde elde edilen bazı bulgular konuya dair anlamlı kabul edilebilmektedir. Araştırmada 'Sizce Türkiye'de çalışan kadınların en önemli sorunu nedir?' görüşme sorusuna verilen yanıtlardan bazıları şu şekildedir;''Ev işlerinin kadının görevi olarak görülmesi yüzünden iş yerinde yorulmamıza rağmen eve gelince bir de ev işleriyle ...
This research aims to characterize and compare job satisfaction levels of workers in the tourism sector among a representative sample of male and female employers in Eskişehir which has a great domestic and international tourist potential, being a province that was chosen the Capital of Intangible Cultural Heritage in 2013 by UNESCO. This research is a survey-based, descriptive study. Within the study, an online self-completion survey and a cover letter were given to 80 male and 32 female employees in the tourism industry of the city. Respondents were asked for rating their work happiness on a 5-point Likert scale that had been previously constructed and tested as a measure. The data were analyzed with the Statistical Package for the Social Sciences (SPSS; Version 24.0). Findings show that women have a higher level of job satisfaction than men, similarly to the literature. However, this difference is not at a meaningful degree, statistically. As a result, unlikely the previous studies, neither a correlation nor statistically significant relationship between gender and the job satisfaction in tourism sector is found in Eskişehir province.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.