Bu çalışmanın amacı, COVID-19 sürecinde Türkiye'de özel eğitim sınıflarındaki uzaktan eğitim uygulamalarının ebeveynlerin bakış açısından incelenmesidir. Bu çalışmada nitel araştırma türlerinden fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Çalışmanın katılımcılarını özel eğitim sınıfında öğrenimine devam eden öğrencilerin gönüllü ebeveynleri oluşturmuştur. Çalışma verilerinin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Bu kapsamda dokuz ebeveynle telefon aracılığıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Çalışmaya katılan ebeveynlerin COVID-19 salgını sürecinde uzaktan eğitim uygulamalarına yönelik görüşleri alınmıştır. Katılımcılarla görüşmeler sonucunda elde edilen veriler içerik analizi yapılarak kodlanmış ve elde edilen kodlar temalar altında sınıflandırılmıştır. Çalışmanın bulguları ebeveynlerin uzaktan eğitim sürecinde güçlüklerle karşılaştıklarını ve desteğe ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Ayrıca ebeveynler yüz yüze eğitimi tercih ettiklerini vurgulamıştır.
Bu çalışmada özel eğitim öğretmenlerinin Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) sürecinde uzaktan eğitime ilişkin bakış açılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan bir büyükşehirde özel eğitim sınıflarında görev yapan 10 özel eğitim öğretmeni katılmıştır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı çalışmada veriler yarı-yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Görüşmelerin analizi sonucunda özel eğitim öğretmenlerinin COVID-19 sürecinde Eğitim Bilişim Ağı (EBA), EBA TV, çalışma kâğıtları ve çevrimiçi uygulamalar kullanarak öğretim sürecini yürüttükleri belirlenmiştir. Özel eğitim öğretmenleri karşılaştıkları en önemli sorunların materyal, internete erişim ve yetersiz ebeveyn desteği olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmanın bulgularına dayanarak uzaktan eğitimin özel eğitim öğretmenleri tarafından daha verimli ve istekli kullanılabilmesine yönelik çeşitli öneriler sunulmuştur.
Bu araştırmanın amacı, Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde (RAM) görev yapan özel eğitim öğretmenlerinin geçici koruma statüsündeki özel gereksinimli öğrencilerin (GKSÖGÖ) eğitsel değerlendirme ve tanılama süreçlerine yönelik görüş ve önerilerinin belirlenmesidir. Araştırma geçici koruma statüsündeki bireylerin yoğun olarak yaşadıkları illerde görev yapan on özel eğitim öğretmeninin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Nitel araştırma türlerinden fenomenoloji deseni ile yürütülen çalışmada veriler yarı-yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Veriler MAXQDA 20 programından yararlanılarak içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Görüşmelerin analizi sonucunda öğretmenler GKSÖGÖ’lerin eğitsel değerlendirme ve tanılamasi sürecinde “Başvuru”, “Değerlendirme”, “Yönlendirme” ve “İzleme” süreci olmak üzere Türk vatandaşı olan öğrencilerle aynı aşamaları takip ettiklerini belirtmişlerdir. Ancak bu aşamalarda RAM’lara göre farklı uygulamalar olduğu görülmüştür. Katılımcılar GKSÖGÖ’lerin eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde bazı sorunlar yaşadıklarını belirtmiş, bu sorunlara çözüm önerileri sunmuşlardır. Çalışmanın bulgularına dayanarak GKSÖGÖ) eğitsel değerlendirme ve tanılama süreçlerine yönelik çeşitli öneriler sunulmuştur.
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de özel eğitim ve bütünleştirme alanında 2014-2019 yılları arasındaki sayısal eğilimleri ortaya koymaktır. Bu kapsamda ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) alınan özel eğitim verilerinin özel eğitim ve bütünleştirmedeki öğrenci sayıları açısından betimsel olarak analizi yapılmıştır. Sonrasında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyleri için bütünleştirme eğitimdeki istatistiksel eğilimler cinsiyet ve yetersizlik türleri açısından betimsel olarak analiz edilmiştir. Yapılan incelemede örgün eğitim sistemi içindeki özel gereksinimli öğrencilerin sayısının arttıkça bütünleştirme ortamına yerleştirilen özel gereksinimli öğrencilerin sayısının da arttığı görülmektedir. Bu artış hem özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitim okullarında daha görünür hâle gelmesi fikrini hem de en az kısıtlayıcı eğitim ortamı ilkesini desteklemektedir. Bulgular, bütünleştirme ortamına yerleştirilen öğrencilerin yanı sıra özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve duygu ve davranış bozukluğu başta olmak üzere özel eğitim gereksinimi olan öğrencilerin sayısının da hızla arttığını göstermektedir. Ayrıca okul öncesi ve lise kademesindeki okullaşma oranının çok düşük olması çalışmadan elde edilen bir diğer bulgudur. Bütünleştirme ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin dağılımı farklı özel gereksinim alanlarına göre değerlendirildiğinde otizm spektrum bozukluğu tanısı alan öğrencilerin bütünleştirme ortamlarına yerleştirilme oranlarının çok düşük olduğu görülmektedir. Çalışmanın bulguları sonucunda öğretmenlere bütünleştirme uygulamaları ile ilgili verilen hizmet içi eğitimlerin içeriği ve yeterliliği ile ilgili düzenlemeler yapılması, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler için bilimsel dayanaklı müdahale programları hazırlaması ve etkili geçiş planları ile bütünleştirme uygulamalarının kalitesini artırmaya odaklanması önerilmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.