Bu araştırma, Aydın ili Çakmar Mahallesi meralarının eğimleri farklı 5 kesiminde (%2, %8, %15, %25, %30) yürütülmüştür. Yapılan etütler neticesinde her eğimden 7 adet kuadrat alanı dipten biçilerek örneklenmiştir. Örneklemenin ardından yapılan analizler ve hesaplamalar neticesinde yaşkuru ağırlık (kg da-1), ADF (%), ADL (%), NDF (%), Ham Protein Oranı (%), Ham Protein Verimi (kg da-1), Sindirilebilir Kuru Madde (%), Nispi Yem Değeri ve ağırlığa göre botanik kompozisyonlar belirlenmiştir. Sonuçlara göre meranın kuru ot verimi 223.03-114.54 kg da-1 değerleri arasında değişirken, en yüksek kuru ot verimi %8 eğimde yer alan merada tespit edilmiştir. En yüksek NDF oranı meranın %30 eğimli kesiminde, en düşük NDF oranı ise %2 eğimli kesiminde ölçülmüştür. Ham protein oranı en yüksek %10.64 ile %8 eğimde görülürken, en yüksek nispi yem değeri 101.35 ile %2 eğimli mera kesiminde ölçülmüştür. Ağırlığa göre botanik kompozisyonda baklagiller familyasına ait türlerin daha az oranda olduğu gözlemlenmiştir. Çalışma neticesinde %2, %8, %15 eğime sahip mera kesimlerinin verim ve kalite bakımından diğer kesimlere oranla daha iyi olduğu görülmektedir. Aşırı otlatmaya maruz bırakılan bu mera alanının, hatalı mera yönetimi sonucunda hayvansal üretime katkısı azalmaktadır. Bu sebeple doğru yönetim prensiplerinin uygulanması ve mera ıslah projeleri ile bölgedeki meraların sorunlarına çözüm bulunabilecektir.

Grazed areas including rangelands and pastures cover approximately 51% of the Earth's continental surface. The plant species which are in these areas which form a wide biodiversity with living and non-living organisims, stand out with both as a forage source and medical use. In this natural habitat, plants are surrounded by a large number of potential enemies. Since plants are not able to escape from these enemies (herbivores and pathogenes), plants produce substances which are not functional for growing and develop but protect plants against external factors as defence mechanisms. These substances are called secondary metabolites. These substances which are seen differently from the primer metabolites, possess charachteristics specific to each plant species. Secondary metabolites of plant origin can be divided into three main groups as terpens, phenolic compounds and nitrogenous compounds. Terpenes have negative effects on many mammals and insects, because they are toxic. The lignin, a phenolic compound, is located in the plant cell wall and has a particularly digestibility-lowering effect. In addition, flavanoids, which are again phenolic compounds, are thought to be produced against harmful effects of UV rays and pathogen invasion. Tannins, another phenolic compounds, are generally toxic. When plants which have tannins are grazed by herbivorous, they significantly reduce chances of growth and survival of animals. Finally, the alkaloids which are in the nitrogenous secondary products, are seen in a very wide area. These metabolites, especially in invasive plants that are heavily exposed to heavy grazing rangelands and pastures, affect the nervous system in livestock and can cause paralysis and even sudden deaths These three secondary metabolite groups are also commonly found in plants that are not properly managed in the meadow and pasture areas of the Mediterranean climate zone and can cause economic damage by affecting animal health and quality of animal products, especially in areas where animal production is seen. However, these economic losses are not only due to the plant species but can change with the influence of environmental factors. Moreover, not every livestock is affected by the same damage, the damage threshold varies according to the livestock species. This situation affects the livestock sector and natural vegetation, which already have problems. If the rangelands and pastures we call quality and natural forage sources, are not properly managed, the grazing and other factors may lead to the increase of the plant species which affect to reduce the animal production and may cause the deterioration of the natural vegetation cover. In this study, many rangeland and pasture plants which are located in the Mediterranean climate zone and have different secondary metabolites have been examined and the positive and toxic effects on livestock health have been discussed. In addition, the proper management systems in the rangeland and pasture areas where these species are seen have been described and accor...

Dünyada artış gösteren su sıkıntısı ve çevre kirliliği insanları üretim yaparken alternatif seçeneklere doğru yönlendirmektedir. Bu alternatiflerin özellikle çevreci ve sürdürülebilir olması hem bizi hem de doğayı daha sağlıklı kılacaktır. Bu kapsamda su kullanım etkinliği en yüksek düzeyde olan bitkilerden biri olan sorgum ve katı biyogaz fermentasyon atığı gübresi çalışmanın ana materyallerini oluşturmaktadır. Çalışmada sorgum bitkisinin (Sorghum bicolor L. Moench) Rox çeşidi kullanılırken sorgum-sudanotu melezinde (Sorghum bicolor x Sorghum sudanense Mtapf) Gözde-80 çeşidi kullanılmıştır. Çalışma 2018 yaz üretim sezonunda Aydın ekolojik koşullarında yürütülmüş ve 5 farklı katı biyogaz dozu (0, 500, 1000, 1500, 2000 kg da-1) uygulaması dışında herhangi bir kimyasal gübreleme uygulanmamıştır. Araştırma 3 tekerrürlü olarak yürütülmüş olup Nisan ayı içinde ekimi Ağustos ayında da biçim işlemi gerçekleştirilmiştir. Çalışma neticesinde kuru ot verimi, bitki boyu, yaprak sayısı, gibi verim ve verim öğelerinin yanında ham protein oranı, ADF, NDF ve ADL gibi kalite parametreleri de incelenmiştir. Bu ölçümlerin ardından ham protein verimi ve nispi yem değeri hesaplamaları gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde her iki bitkinin de gübre dozlarına tepkileri farklı olurken gübre uygulamalarının olumlu etkileri olduğu ancak belirli bir doz önerisinde bulunulamayacağı görülmektedir.

Summer asphodel (Asphodelus aestivus Roth.) has an underground storage organ that enables the plant to survive extreme conditions and contains alkaloids that are toxic for the livestock in rangelands. For this reason, the experiment was carried out in the rangeland of Aydin province (Turkey) in order to determine the most effective methods of weed management where there is an increase in summer asphodel (Asphodelus aestivus Roth.) population. In the study, the effects of 8 different control methods (control, mowing, fertilization, paraquat, glyphosate, 2,4-D, 2,4-D + Picloram, removal from the soil) on yield, quality and botanical composition were investigated. Result of the findings in this study shows that the grasses increased more in vegetation. The highest values of hay yield were observed in paraquat and fertilization applications. High values of crude protein yield were found in fertilization and removal from soil applications. The lowest population of summer asphodel (Asphodelus aestivus Roth.) was obtained removal from soil applications. Together with these results, removal from the soil, fertilization, paraquat and glyphosate applications come to the fore. However, due to the high workforce, it is important to choose an application considering the size of the rangeland and the population of the indicator weed species.

No abstract