Acute kidney injury (AKI) is a common public health problem and has a significant impact on cardiovascular disease, mortality and increased hospital costs. Also, AKI can progress to chronic kidney disease (CKD). Therefore, early diagnosis is very important for AKI. Serum creatinine (SCr) is a well-known biomarker in the diagnosis of AKI. However, changes in SCr levels are insufficient in early diagnosis so, new biomarkers are needed. Because of that, the search for biomarkers for the early detection of AKI is an ongoing process. In recent years, early diagnosis, prognostic and predictive biomarkers have been discovered to replace or support SCr in the diagnosis of AKI. New biomarkers can help early diagnosis and effective management of AKI. Since there are many biomarkers, when and under which condition these biomarkers should be used cause confusion. In this review, we aimed to construct and ease to use classification of these AKI biomarkers and summarize the current literature. We have divided the biomarkers into two main categories: renal and non-renal origin. Then, we have classified the biomarkers of renal origin as glomerular, tubular and unknown renal site. We have also described the clinical use of these biomarkers for diagnosis and prognosis.
Sporla ilişkili beyin sarsıntısı (SİBS) tüm dünyada giderek artan düzeyde ilgi gören, ciddi bir spor yaralanması türüdür. En güncel tanımında SİBS beyinde biyomekanik kuvvetlerin neden olduğu karmaşık ve patofizyolojik bir süreç olarak ifade edilmektedir. Aksonal ağların etkilenmesi depolarizasyona neden olmakta ve beynin glikoz ve oksijen ihtiyacını arttırmaktadır. Sarsıntı sonrası oluşabilecek vazospazm veya serebral kan akımındaki azalma, süreci kısır döngüye itmektedir. Enerji krizi olarak da adlandırabilen bu durumun yarattığı kırılganlık nedeniyle, ilk darbeden sonra istirahat çok önemlidir. SiBS ile ilgili çalışmalar sonrasında sporcuların spora dönme süreleri ile ilgili kısıtlamalar getirilmiştir. SİBS’e yaklaşımda ilk değerlendirme saha kenarında acil olarak yapılmalıdır. İlk değerlendirmede, standart acil durum yönetim ilkelerine (hava yolu, solunum, dolaşım) uyulmalıdır. Günümüzde en yaygın kullanılan ölçek olan Glasgow Koma Ölçeği’ne dayanarak Sporla İlişkili Beyin Sarsıntısı Değerlendirme Aracı geliştirilmiştir. Belirtilerin aciliyet gösteren ve izlem gerektirenler olarak iki gruba ayrılması, izlem ve tedavinin uygun biçimde yürütülmesini olanaklı kılmaktadır.
Objective: The aim of this study was to investigate the potentially deleterious effect of in vivo high-fructose feeding of rats on ex vivo hemodynamic recovery and infarct size of isolated rat hearts subjected to low-flow ischemia and reperfusion. Methods: After feeding Sprague-Dawley male rats with a high-fructose (n=9), high-glucose (n=9) or a standard diet (n=9) for four weeks, the hearts were extirpated and perfused ex vivo with a Krebs-Henseleit solution for 15 min; thereafter the hearts were subjected to low flow (0.3 ml/min) ischemia during 30 min followed by 60 min reperfusion. Left ventricular developed pressure (LVDP), first derivative of pressure development during the contraction and relaxation phase and heart rate were recorded prior to ischemia and after reperfusion. Infarct area was measured at the end of the reperfusion period. Results: In isolated hearts, subjected to ex vivo low-flow ischemia followed by 60 min reperfusion, the relative myocardial infarct size did not differ between the three groups. Post-ischemic cardiac contractile recovery appeared to be complete in both the high-fructose and high-glucose group at 60 min reperfusion. In contrast, in the control group LVDP and left ventricular relaxation rate were still depressed at the end of 60 minutes of reperfusion. Conclusion: Feeding with a high-fructose diet of rats appears to have a positive effect on the recovery of left ventricular contractile function after low-flow ischemia, in comparison to a standard diet, without a difference in relative myocardial infarct size. Similar results were obtained in the high-glucose fed rats.
Amaç: Türkiye’de fizyoloji lisansüstü ve tıpta uzmanlık öğrencileri, kendi eğitimlerine devam ederken tıp fakültesi öğrencilerine verilen fizyoloji eğitimi sürecini de yakından takip etmekte ve bu sürece katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmada, fizyoloji lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerinin tıp fakültelerindeki fizyoloji lisans eğitimine dair görüşlerinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Likert tipi, çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluşan anket, fizyoloji lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerine 10.08.2020 ile 15.09.2020 tarihleri arasında çevrimiçi olarak uygulandı. Anket, sosyo-demografik bilgilere yönelik sorular, tıp fakültesi öğrencilerine verilen fizyoloji teorik ve uygulama derslerine yönelik sorular, lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerinin fizyoloji eğitimindeki katkısına yönelik soruları içeren dört bölümden oluşmaktaydı. Veriler PASW programı kullanılarak değerlendirildi. İstatistiksel analizde yüzde, frekans, Ki-Kare ve Fisher-Freeman-Halton testleri kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya 71 gönüllü (17 uzmanlık, 28 doktora ve 26 yüksek lisans öğrencisi) katıldı; %51’i tez, %42’si ders dönemindeydi. Gönüllülerin %30’u fizyoloji anabilim dalında, akademik kadrodaydı. Katılımcıların %15’inin pedagojik eğitim aldığı, %83’ünün pedagojik eğitim almaya istekli olduğu saptandı. Tüm katılımcılar teorik derslerde öğrenim hedeflerinin açıklanması gerektiğini belirtti. Doktora öğrencileri teorik derslerde uzaktan eğitimi, yüksek lisans öğrencilerine göre daha uygulanabilir buldu (p=0,025). Katılımcıların çoğu, uygulama derslerinde simüle hastalardan yararlanılmasını (%83) ve uygulama derslerinin yürütülmesi ile ilgili olarak fizyoloji lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerinden geri bildirim alınması gerektiğini (%97) belirtti. Sonuç: Fizyoloji lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerinin güncel öğrenme yöntemlerine dair farkındalıklarının yüksek olduğu ve pedagojik eğitim alma konusunda istekli oldukları tespit edildi. Lisansüstü ve uzmanlık öğrencilerinin görüşleri, mevcut fizyoloji eğitimi ile ilgili geribildirimler sunarken, fizyoloji eğitiminin geleceğinin planlanmasına da katkı sağlayabilir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.