İnsanlık tarihinin çok eski dönemlerine kadar dayanan liderlik kavramıyla birlikte, etkili liderlik ile başarılı antrenörlüğün doğru orantılı olduğu düşünülmektedir. Liderlik stilleri, bu stillerin performansa katkısı, sporcuyu başarılı kılması, sporcu-antrenör ilişkisini güçlendirmesi, , antrenör sporcu iletişimini kuvvetlendirmesi, sporcuların motivasyonunun olumlu yönde arttırması liderlik açısından antrenörlüğe olumlu katkı sağladığı düşünülmektedir bu bilgiler ışığında bu araştırmanın amacı; spor bilimleri fakültesinde öğrenim gören antrenörlük bölümü öğrencilerinin liderlik tarzı algılarının incelenmesidir. Araştırma grubunu 2022-2023 eğitim-öğretim yılından Iğdır Üniversitesi SBF’de öğrenim gören 206 gönüllü öğrenci oluşturmuştur. Araştırma da veri toplama yöntemi olarak “Kişisel Bilgi Formu”, ile Çok Yönlü Liderlik Yönelimleri Ölçeği (ÇYLYÖ) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; araştırma grubunun cinsiyet değişkeni, lisanslı sporcu olma durumu, yaş değişkeni, sınıf değişkeni, gelir durumu, haftalık spor yapma süresi ve yaptığı spor türüne göre çok yönlü liderlik yönelimleri ölçeği toplam puan ve ölçek tüm alt boyutları toplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür. Araştırma grubunun spor yapma durumu ile çok yönlü liderlik yönelimleri ölçeği toplam puan ve ölçek alt boyutlarında politik liderlik toplam puan ortalaması arasında anlamlı farklılık olduğu belirlenirken, ölçek alt boyutları insan kaynaklı liderlik, karizmatik liderlik ve yapısal liderlik puan ortalaması arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür, araştırma grubunun sporun hayatınızdaki önemi ile çok yönlü liderlik yönelimleri ölçeği toplam puan ve ölçek alt boyutlarından insan kaynaklı liderlik toplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu belirlenirken, ölçek alt boyutları politik liderlik, karizmatik liderlik ve yapısal liderlik toplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir.

The purpose of this study to adapt to Turkish version by applying validity and reliability test of Leisure Constraint Questionnaire (LCQ) developed by Alexander and Carroll (1997). 214 (62.4%) men and 129 (37.6%) women, total of 343 people was participated to the study working as public officers in Iğdır. Exploratory Factor Analysis (EFA), Reliability Analysis and Confirmatory Factor Analysis (CFA) was applied to Turkish version of the scale after translated to Turkish. When the EFA results are examined Anti Imaj Correlation (AIC) cross correlation coefficients of all items greater than 0.5 and It has been decided to use all items in the analysis. After Principal Component Analaysis (PCA), there are 7 factors with eigenvalue greater than 1 and the contribution of these factors to the total variance is 56.806% were determined. The factors belonging to the items were determined by Rotated Component Matrix (VARIMAX). The tests of Cronbach’s Alpha (CA), Spearman-Brown Correlation (SBC) and Guttman Split Half Correlation (GSHC) were performed for reliability of the scale. The value of CA: 0.876, SBC: 0.754 and GSHC: 0.754 were found for the all items. Comparative Fit Index (CFI), Goodness-of-fit index (GFI) and he Normed Fit Index (NFI) were used for the CFA. As a result of CFA analysis; the value of CFI: 0.94, GFI: 0.96 and NFI: 0.93 were found. It has been concluded that the scale of adaptation to Turkish is valid and reliable and also it was composed of 7 factors and 29 items like original scale.

Background and Objective: Developmental coordination disorder (DCD) is a common neurodevelopmental disorder, affecting 5-6% of children and youth. Few studies examined the prevalence rate of DCD in a variety of countries; however, there is no published study on the prevalence of DCD in Turkish children. This study therefore aimed to determine the prevalence rate of DCD among school-aged children in Turkey. Methods: A cross-sectional comparative design was adopted in this study. The criteria of the Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5 th edition) were used to diagnose children with DCD. Participants were 856 children aged 6-9 years including 439 girls (51.17%) and 417 boys (48.83%) and their parents. Assessments were conducted using the Developmental Coordination Disorder Questionnaire 2007 (DCDQ'07) and the Movement Assessment Battery for Children-2 (MABC-2). Results: The prevalence rate was found to be 8.53% for DCD among Turkish children aged 6 to 9 years. The prevalence rate ranged between 7.25% and 10.05% for the 6-to 9-year age groups. The range of prevalence rate was 7.62% to 15.09% and 4.90% to 8.74% in the girl and boy children, respectively. Despite some not significant differences, the prevalence rate of DCD were found to be similar across age and gender. Conclusion: Regardless of age and gender, the prevalence of DCD is relatively high among school-aged children in Turkey. Implementation of diagnostic and intervention strategies in primary schools is strongly recommended.

Although it has been the subject of many studies in recent years, death and death anxiety emerges as one of the least clear areas. Death has been in the lives of human beings from the moment human beings are born. In this context, it is thought that determining the death anxiety levels of the students of the faculty of sports sciences and examining their relations with different variables will contribute to the field. This study aims to determine the death anxiety levels of the students of the faculty of sports sciences and to discuss them in light of the findings. The study sample consists of 293 (97 female, 196 male) volunteer participants studying at physical education and sport college. While scale was preferred as a data collection tool, a descriptive survey model was used to determine "Death Anxiety Levels". The scale used in the research consists of two parts. In the first part of the scale, the "Personal Information Form" was used to determine the demographic information of the students. In the second part, the "Death Anxiety Scale" was used to determine the death anxiety levels of the participants. As a result of the analysis of the data obtained, it was determined that there was no statistically significant difference between the gender, age, income status, marital status, chronic disease status and smoking status of the physical education and sports school students, and the death anxiety scale total and all sub-dimensions mean scores. As a result, It can be said that death anxiety emerges with the existence of human beings and is a multidimensional concept. The similarities and differences of the findings that occurred as a result of the research made show that death anxiety affects many variables. In this context, it will be essential to carry out studies in which the athletes participate to contribute to the field.

Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları cinsiyet, bazal metabolik hız düzeyleri, günlük su tüketim miktarları ve vitamin desteği alma durumları açısından incelenmiştir. Araştırmaya 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı içerisinde Iğdır Üniversitesi bünyesinde yer alan fakülte ve yüksekokullarda öğrenim gören 201 erkek ve 99 kadın olmak üzere toplam 300 öğrenci katılmıştır. Veriler “Kişisel Bilgi Formu”, ve “Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ) kullanılarak toplanmıştır. Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler normal dağılım göstermediği için non-parametrik testlerden yararlanılmıştır. Öğrencilerin bazal metabolik hızlarının belirlenmesinde “Yoncalık BMH Denklemi” kullanılmıştır. Sonuç olarak erkek öğrenciler ile kadın öğrenciler arasında “Beslenme Hakkında Bilgi” ve “Olumlu Beslenme” alt boyutlarında erkekler lehine istatistiki fark olduğu tespit edilmiştir (p