In recent years, it has been seen that technology-based tools have started to take place frequently in our daily lives. This situation is more prominent in organizations such as food and beverage producing human-oriented services. With the increase in technological awareness, it is observed that the tendency of individuals who are curious about creativity and innovation towards businesses that provide smart robotic services is increasing. The aim of this research is to determine the effect of attitude and acceptability of the use of robots in restaurants on behavioral intention. In line with the purpose of the research, relationships were determined with the help of data obtained from the scales developed on the subject. Based on the literature review, five hypotheses were developed. Relationships were tested with the path analysis created within the scope of structural equation modelling. The acceptability of robot use in restaurants by customers has a significant positive effect on behavioral intention, and this variable has the greatest effect on behavioral intention. In addition, "experience" and "advantage" dimensions of attitude towards robot use have significant positive effects, "disadvantage" dimension has a negative effect on behavioral intention. Lastly, according to R-square, 82.6% of behavioural intention is explained by attitudes and acceptability towards the use of robots in restaurants.
The purpose of this study is to determine the key factors affecting the behaviour of using tourism mobile apps. Contrary to previous studies, the present paper highlights the key factors by evaluating the perceived advantages and technological self-efficacy together. So as to evaluate overall measurement quality and test the hypothesised relationships, a two-step approach was applied. In the first step, confirmatory factor analysis (CFA) was employed to test the validity of the measurement scales. Then, the dataset was analysed using the PLS-SEM method to test the proposed hypotheses. Data were collected from 213 adult participants through an online survey. The study revealed that time-saving is a key determinant of tourism mobile apps usage with the highest beta coefficient (0.335, p<0.01). The effects of convenience (0.293) and technological self-efficacy (0.201) were also significant and positive. However, the perceived financial advantage does not have a significant effect on the behaviour of tourism mobile apps usage. Given the growing value and market potential of mobile applications, this research provides crucial empirical evidence for application developers and tourism researchers about the use of mobile applications for the tourism industry.
Toplumların bilinç düzeylerinin artmasıyla birlikte etik kavramı ayrıntılı olarak ele alınmaya ve değerlendirilmeye başlanmıştır. Hizmet sektörü içerisinde yer alan ve insan etkileşiminin yoğun olduğu turizm sektöründe, hizmet kalitesi ve sürdürülebilirlik çerçevesinde etik kavramının ön planda tutulması gerekmektedir. Bu nedenle gelecekte bu sektörde aktif bir şekilde görev alacak günümüzün turizm bölümü öğrencilerinin etik yargılarının incelenmesi de önemli hale gelmektedir. Buradan hareketle çalışmanın amacı lisans düzeyinde eğitim alan turizm öğrencilerinin etik yargılarının bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Veriler, oluşturulan bir anket yardımıyla Mersin Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesinin Turizm Fakültelerindeki öğrencilerden toplanmıştır. Analizler, kullanılabilir 503 anket üzerinden yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin etik yargılarının cinsiyete, ailenin gelir seviyesine, anne baba tutumuna, annenin eğitim seviyesine, sınıflarına ve büyüdükleri yere göre anlamlı farklılıklar göstermektedir. Ayrıca Mersin Üniversitesi ile Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi öğrencileri arasında öğrenci etik yargıları arasında anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Ancak öğrencilerin etik yargıları, babalarının eğitim seviyesine göre farklılık göstermemektedir.
Araştırmanın amacı, restoran çalışanlarının iş yaşam denge düzeylerini belirlemek ve iş yaşam denge düzeylerine göre iş tatmini ve işten ayrılma niyetinin farklılaşıp farklılaşmadığını tespit etmektir. Bu amaçla Ocak-Mart 2019 tarihleri arasında Mersin il merkezinde yer alan restoranlara gidilip, çalışanlara yüz yüze anket uygulanmıştır. Analizler, 270 kullanılabilir anket üzerinden gerçekleştirilmiştir. Kümeleme analizi sonucunda örneklem, iş yaşam dengesi düşük 151 kişi ve iş yaşam dengesi yüksek 119 kişi olmak üzere iki kümeye ayrılmıştır. Bu sonuca göre, iş yaşam dengesi düşük olan restoran çalışanlarının daha fazla olduğunu söylemek mümkündür. Demografik özelliklerden cinsiyet, çalışma saati, haftalık izin ve dini bayramlarda çalışma durumuna göre iş yaşam denge düzeyinin anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca, iş yaşam denge düzeyine göre hem iş tatmini hem de işten ayrılma niyeti anlamlı farklılıklar göstermektedir. İş yaşam dengesi nispeten daha yüksek olan restoran çalışanları, daha fazla iş tatminine sahiptir. Öte yandan iş yaşam dengesi nispeten daha yüksek olan çalışanların işten ayrılma niyeti daha düşüktür.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.