Objective: This study aimed to (1) evaluate the prevalence and predictors of perceived depression, anxiety, stress (DAS) levels and emotional eating behaviours, (2) determine the correlations between DAS levels and emotional eating behaviours during the pandemic. Design: An online cross-sectional study included questions about demographic and anthropometric characteristics, dietary habits, Emotional Appetite Questionnaire (EMAQ), and Depression Anxiety Stress Scales. The snowball sampling method was used. Setting: Turkiye. Participants: The study population was 2002 adults aged ≥18 years. Result: The mean age was 27.1±9.52 years (72.1% females, 27.9% males). The prevalence of moderate to severe depression, anxiety, and stress was reported as 27.8%, 30.5%, and 30.7%, respectively. Skipping meals (OR=1.32, 95% CI=1.14-1.49) was associated with depression. Weight gain (OR=1.43, 95% CI =1.19-1.66; OR=1.30, 95% CI=1.14-1.49; OR=1.39, 95% CI=1.14-1.64), weight loss (OR=1.45, 95% CI = 1.20-1.70; OR=1.37, 95% CI=1.11-1.62; OR=1.46, 95% CI=1.20-1.72), exercising at least 150 minutes per week (OR=0.64, 95% CI = 0.46- 0.83; OR= 0.73, 95% CI = 0.55-0.92; OR=0.83, 95% CI =0.63-1.02), and maintaining an adequate and balanced diet (OR=0.52, 95% Cl=0.33-0.71; OR=0.53, 95% CI =0.34-0.73; OR=0.63, 95% CI =-0.15-0.35) were associated with depression, anxiety, and stress, respectively. Body mass index (r=0.169, p<0.001), weight (r=0.152, p<0.001), number of snacks (r=0.102, p=0.011), depression (r=0.060, p=0.007), anxiety (r=0.061, p=0.006), and stress (r=0.073, p=0.001) levels were positively correlated with EMAQ-negative scores. Conclusion: Approximately one out of every three participants reported moderate to severe DAS levels. Emotional eating was significantly correlated with perceived DAS. The predictors obtained in the study suggest that a healthy diet and lifestyle behaviours are part of psychological well-being and emotional eating.
Amaç: Bariatrik cerrahi geçiren obez hastaların tedavi sürecinin; biyokimyasal, antropometrik ve sağlıkla ilişkili özellikler bakımından retrospektif olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bireyler ve Yöntem: Retrospektif incelemeye 18 yaş ve üzeri 145 hasta alınmıştır. Sosyo-demografik özellikler, sağlık durumuna ve komplikasyonlara ilişkin bulgular hasta dosyalarından kaydedilmiştir. Antropometrik ölçümler, hasta takipleri sırasında diyetisyen tarafından kaydedilmiş olan verilerden elde edilmiştir. Post-operatif 12. ayda hastaların fazla vücut ağırlık kaybı oranı (%FKKO) hesaplanmıştır. Pre-operatif ve post-operatif biyokimyasal bulgular, hasta dosyalarından alınmıştır. Bulgular: Hastalara bariatrik cerrahi yöntemi olarak laparoskopik sleeve gastrektomi (%99.8) uygulanmıştır. Hastaların yaş ortalaması 43.1±10.7 yıl olup, %77.9’u kadındır. Büyük çoğunluğunun (%86.9) en az bir hastalığa sahip olduğu, en yaygın görülen hastalığın diabetes mellitus (%41.3) olduğu belirlenmiştir. Post-operatif dönemlerde bulantı, kusma, konstipasyon en sık gözlenen komplikasyonlardır. Hastaların FKKO %67.7±16.5’tir. Post-operatif dönemde en fazla intolerans gelişen besin grubu, süt ve ürünleridir. Post-operatif dönemde hastaların açlık kan glukozu, trigliserit, total kolesterol, B12 vitamini düzeyleri azalmıştır. Sonuç: Bariatrik cerrahi morbid obezite tedavisinde etkili bir yöntemdir ve FKKO’na göre başarı sağlanmıştır. Ancak, cerrahi sonrası görülen komplikasyonların azaltılması ve besin ögesi yetersizliklerinin önlenebilmesi için, hasta ile hekim ve diyetisyen arasındaki izlem görüşmelerinin düzenli yürütülmesi önerilmiştir.
Romatoid artrit eklemlerde ilerleyici yıkıma neden olan, kronik seyirli inflamatuvar otoimmün bir hastalıktır. Yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu hastalık, en sık 40-50’li yaşlarda başlamakta ve kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir. Romatoid artritli hastalarda inflamasyonu azaltmak, antioksidan kapasiteyi artırmak ve lipit profilini iyileştirmek amacıyla beslenme tedavisine yönelik farklı yaklaşımlar incelenmektedir. Romatoid artrit hastalarının tıbbi beslenme tedavisinde ele alınan diyet modelleri arasında Akdeniz diyeti, anti-inflamatuvar diyet ve glutensiz diyet bulunmaktadır. Akdeniz diyetinin inflamatuvar belirteçlerde, hastalık aktivitesinde ve kardiyovasküler risk faktörlerinde azalmaya neden olabileceği belirtilmiştir. Genel olarak Akdeniz diyetine benzer özellikler taşıyan anti-inflamatuvar diyetin romatoid artrit üzerine olumlu etkileri olabileceği öne sürülmüş olmakla birlikte, hastalık aktivitesini azaltmaya yönelik yeterli kanıt bulunmamaktadır. Çölyak hastalarının tıbbi beslenme tedavisinde kullanılan glutensiz diyetin, romatoid artrit hastalarında da kullanılabileceği düşünülmektedir. Bu derlemede; romatoid artritte beslenme tedavisine yönelik farklı yaklaşımların hastalık aktivitesi üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.