Bu çalışmada, ebeveynlerin bağlanma örüntüleri ile çocuklarını yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemi Elazığ ilinde yaşayan, 2-6 yaş arasında çocukları bulunan 18-60 yaş arası 293 (185 kadın/108 erkek) ebeveynden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, “Ebeveyn Tutum Ölçeği” ve “Erişkin Bağlanma Biçimleri Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada veriler; pearson korelasyon ve çoklu regresyon analizi istatistik yöntemleriyle analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; demokratik tutum ile kaçıngan bağlanma ve güvenli bağlanma arasında negatif; otoriter tutum ile kaçıngan bağlanma ve güvenli bağlanma arasında pozitif; aşırı koruyucu tutum ile kaçıngan bağlanma arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Araştırma sonuçlarına göre eğitim düzeyi ve ebeveynlerin yaşı demokratik tutumun önemli yordayıcılarındandır. Ebeveynlerin; evlendiği yaşın, izin verici tutum düzeyini yordamada pozitif; çocuk sayısının, izin verici tutum düzeyini yordamada negatif; erkek çocuğu sayısının ise otoriter tutum düzeyini yordamada pozitif yönlü ve anlamlı katkısı bulunmuştur.
The study aimed to examine how gender stereotypes of parents with children aged between 3 and 6 years and from different socioeconomic backgrounds and their views about toys and play materials affect toy selection. This study used a descriptive survey research design to explore parents' views on their children's toy selection. The population consisted of parents of children who were attending nine kindergartens in the central
Amaç: Bu araştırma Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerin cinsiyetçi tutumlarını ve günlük hayatta var olan subliminal cinsiyetçi mesajları algılama durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel olan çalışma Aralık 2018-Ocak 2019 yılları arasında bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesinde eğitimine devam eden ve araştırmaya katılmaya gönüllü öğrenciler (n=200) ile gerçekleştirildi. Verileri toplamada, Kişisel Bilgi Formu, Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Ölçeği kullanıldı ve katılımcılara “Kadınlar Ne İster” adlı video izletildi. Sosyodemografik verilerin analizinde sayı ve yüzdelikler, sosyodemografik değişkenlerle Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik ölçeği puanlarının karşılaştırılmasında bağımsız gruplarda t testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 20,39±1,86’dır. Öğrencilerin %62’si kadın, %29,5’i birinci sınıf öğrencisi, %79,5’inin annesi ilköğretim mezunu ve %89’u ev hanımı, %52’sinin babası ilköğretim mezunu ve %58,5’i serbest bir işte çalışmaktadır. Öğrencilerin %80,5’i sosyo-ekonomik durumlarını orta olarak değerlendirmiştir. Araştırmadan elde edilen verilere göre erkek öğrencilerin, kadın öğrencilere oranla düşmanca cinsiyetçilik ve koruyucu ataerkillik puanları daha yüksektir. Babası ilköğretim mezunu olan öğrencilerin koruyucu ataerkil puan ortalaması, babası lise ve üniversite mezunu olanların puan ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Bunun yanı sıra yemek yapmanın kadının görevi olduğunu düşünen öğrenciler ile bunun kadın ve erkek tarafından yapılması gereken ortak bir görev olduğunu düşünen öğrenciler arasında ölçeğin alt boyutlarından olan düşmanca cinsiyetçilik, heteroseksüel yakınlık, koruyucu ataerkillik ve cinsiyetler arası tamamlayıcı farklılaştırma açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Sonuç: Araştırmada subliminal cinsiyetçi mesajların farkında olmayan öğrencilerin daha çok cinsiyetçi tutum içinde bulundukları saptanmış ve buna bağlı olarak subliminal cinsiyetçi mesajlardan daha çok etkilendikleri sonucu çıkarılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.