In this study, tear strength, tensile strength and water resistance values of the spunbond fabrics obtained as a result of the degradation caused by thermal bonding on different calender temperatures were compared. As a result of the experimental study, both the nonwoven producers and their consumers have been guided about the effect of temperature values on the fabric physical properties in joining with the calender method.
Son birkaç on yılda görülen biyolojik çeşitlilikteki dramatik azalma insanlığın geleceğini tehdit eder duruma gelmiştir. Birçok bilimsel yayın, rapor ve araştırma bu süreci açıkça ortaya koymaktadır. Sorunun farkına varma konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde bir bilinçlenmenin olduğu kabul edilmekle birlikte, hükümetler ve toplum tarafından alınan önlemlerin yetersiz ve biyolojik çeşitlilikteki azalma hızının çok gerisinde kaldığı görülmektedir. Bu bağlamda, iklim değişikliği ve küresel ısınma, ormansızlaşma, aşırı nüfus artışı gibi çevre sorunlarının kavşak noktasında, kilit öneme sahip bir sorun olan biyolojik çeşitlilik kaybı, bu çalışmada diğer sorunlarla da ilişkilendirilerek, özellikle beslenme, tarımsal sürdürülebilirlik ve her şeyden önce bir gelecek sorunu olarak ele alınacaktır. Bu nedenle insanoğlunun kendisinin de bir parçası olduğu biyolojik çeşitliliğin gıda güvenliği açısından sunduğu imkânlar ve biyolojik çeşitlilik kaybının artan dünya nüfusunun beslenmesinde yaratacağı sorunlar, bu konuda basılmış kaynakçaya dayanarak analiz edilecektir.
Dokusuz yüzey sektöründe spunbond kumaşlar, en çok kullanım olanağı olan kumaşlardır. Bunlardan bazıları çocuk bezi üretiminde kullanılmaktadır. Ancak kumaşların kullanım yerine göre sıvı geçirgenliği ve geri ıslatma miktarı özellikleri önem arz etmektedir. Bu sebepten spunbond kumaş üreticileri hidrofilik kimyasallar kullanmaktadır. Bu çalışmada, 4 farklı kimyasal, 2 farklı çözelti oranı ve 3 farklı besleme hızı ile spunbond kumaşa aplike edilmiş ve kumaşların performansları incelenmiştir. Sıvı emiş süresi, geri ıslatma miktarı ve tüketilen kimyasal miktarı göz önüne alınarak bir işletme için en uygun kimyasal ve çözelti oranları seçilmiştir.
ÖzetSiyaseti, Laswell'in tanımından hareketle "kimin neyi, ne zaman ve nasıl elde etmesine" karar verilen süreç olarak tarif edersek, 2005 yılında gerçekleştirilen yerel yönetim reformlarının yerel siyaset bağlamında önemli dönüşümlere yol açmasını bekleyebiliriz. Böylesi bir değişimin özellikle reformlardan en karlı çıkan yerel yönetim kurumu sayılabilecek il özel idareleri çerçevesinde daha muhtemel olduğu hipotezinden hareket eden yazımız, bu savı Mersin örneğinde sınıyor. Makale, artan yetkilere ne derece sahip çıkıldığını tartışmanın ardından, il özel idarelerinin kurumsal işleyişinde seçilmişlerden oluşan siyasi kanadın yani il genel meclislerinin ne derece etkili olduklarını, reformun farklı boyutlarına odaklanarak anlamaya çalışıyor. Reformdan oldukça güçlenmiş olarak çıkan il genel meclislerinin siyasal karakterinde radikal değişimler olmadığını ve bu yetkilerin kullanımında hala diğer yerel siyasal dinamiklerin ve/veya bürokrasinin ağırlığını taşıdığı gözlemiyle biten çalışmamız, il genel meclisleri bağlamında il özel idarelerinin henüz yerel siyaset sahnesinde özerk ve muktedir bir siyasal güç olarak yer almadıklarını en azından Mersin örneğinde tespit ediyor.Anahtar Kelimeler: İl özel idareleri, il genel meclisleri, yerel yönetimler, yerel siyaset, idari reform.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.