GİRİŞ ve AMAÇ: Solunum yolu hastalığı (reaktif hava yolu hastalığı ve/veya tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonu) tanılı çocuklarda gastroözofageal reflü (GÖR) varlığını sintigrafik olarak değerlendirilmesi ve hastaların tanı, semptom, bulgu ve yaş grupları ile gastroözofageal reflü arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada 1 Ocak 2004 ve 1 Temmuz 2009 tarihleri arasında Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı'nda GÖR sintigrafisi çekilen pediatrik hastalar retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, burun akıntısı ve yüksek ateş gibi semptomları ile GÖR arasında ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. BULGULAR: Reaktif hava yolu hastalığı ve/veya tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonu tanısı olan ve GÖR şüphesi ile bölümümüze gönderilen 113 pediatrik hasta (65 erkek, 48 kız) çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 6.76 ±3.78 idi (1 ay-16 yaş). Hastaların 76'sında (% 67) GÖR saptandı. GÖR saptanan 76 hastanın 68'inde (% 90) öksürük, 38'inde (% 50) nefes darlığı, 34'ünde (% 44) hırıltılı solunum, 15'inde (%20) burun akıntısı ve 30'un (% 39) yüksek ateş semptom ve/veya bulguları tespit edildi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Tüm hastaların; tanıları, yaş grupları, semptom ve bulguları ile GÖR sıklıkları arasındaki ilişki istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Hastaların solunumsal ve diğer semptom ve bulguları GÖR varlığını öngörmeye katkıda bulunacak anlamlı istatiksel ilişki tespit edilmemiştir.
THE RELATIONSHIP BETWEEN CORONARY SLOW FLOW AND MYOCARDIAL ISCHAEMIA EVALUATED WITH TIMI FRAME COUNT AND MYOCARDIAL PERFUSION SCINTIGRAPHY ABSTRACT Aim: Coronary slow flow (CSF) is known as a form or early stage of common atherosclerotic disease. Myocardial perfusion scintigraphy (MPS) is a valuable technique in the diagnosis of coronary artery disease and prediction of prognosis. The aim of this study was to investigate the relationship between the myocardial defect score and ischaemia in patients with CSF. Method: A total of 169 patients who applied with the complaint of angina pectoris and underwent SPECT as a non-invasive test followed by coronary angiography were included in this retrospective study. 10 patient was excluded from the study for various reasons. The study population comprised 91 (58%) determined with CSF and no obstructive stricture in the coronary arteries and 68 (42%) with normal flow. The mean age of the patients was 56±12 years. The scores obtained from Quantitative Perfusion SPECT (QPS) and Quantitative Gated SPECT (QGS) software were used in the myocardial perfusion evaluation. The TIMI frame counts were compared with the myocardial defect and ischaemia scores. The TIMI frame count method was used in the determination of CSF. In patients with slow flow in the circumflex (Cx) coronary artery, the stress total perfusion defect Cx (sTPD-Cx) was found to be 0.1 (range, 0.0-1.3), and in those with normal flow, it was 0.0 (range, 0.0-0.28) (p=0.002). The stress score Cx (sscore-Cx) was found to be 1.0 (range, 0.0-3.0) in patients with slow flow and 0.0 (range, 0.0-2.0) in those with normal flow (p=0.031). A linear correlation was determined between the Cx TIMI frame count and the sTPD-Cx and sscore-Cx values (r=0.207, p=0.009; r=0.159, p=0.045). No relationship was found between slow flow and the defect and ischemia scores in other myocardial regions. Conclusion: In patients with slow flow in the Cx coronary artery, the sTPD-Cx and the sscore-Cx values were found to be significantly high. Although at a weak level, a linear correlation was found between the Cx TIMI frame count and the sTPD-Cx and the sscore-Cx values. Key Words: Coronary slow flow, TIMI frame count, myocardial perfusion scintigraphy
Objective The aim of this study was to investigate the plasma fibrinogen levels in patients with isolated coronary artery ectasia (CAE). Materials and Methods The study population included 154 patients, of whom 52 had isolated CAE, 52 had stable coronary artery disease (CAD) and 50 had normal coronary arteries (NCA). The severity of isolated CAE was determined using the Markis classification. All the subjects underwent complete physical examinations, including a detailed medical history, complete blood count and biochemical parameters. Plasma fibrinogen levels also were measured in all subjects. Results The baseline characteristics of the three groups were similar. Plasma fibrinogen levels were significantly higher in the CAE group and CAD group than in the NCA group (383.3 ± 53.0 mg/dl and 400.8 ± 50.6 mg/dl vs 324.0 ± 56.4 respectively, p < 0.001). No difference was found between the CAE and CAD groups. The fibrinogen level was significantly higher in the type 1 Markis subgroup than in the type 2 and type 3 subgroups (P <0.001). In multivariate logistic regression analyses, fibrinogen level was independently and significantly associated with isolated CAE. Receiver operating characteristic curve analysis revealed that fibrinogen levels > 325 mg/dl identified patients with isolated CAE. Conclusions Plasma fibrinogen is an easily measurable systemic inflammatory biomarker that is independently associated with CAE presence and severity. This suggests that fibrinogen may be involved in the pathophysiology of CAE. Keywords coronary artery ectasia; fibrinogen; coronary artery disease Öz Amaç Bu çalışmanın amacı izole koroner arter ektazisi (KAE) olan hastalarda plazma fibrinojen düzeylerini araştırmaktı. Gereç ve Yöntemler Çalışma popülasyonunda 52'si izole KAE, 52'sinde koroner arter hastalığı (KAH) ve 50'sinde normal koroner arter (NKA) bulunan 154 hasta vardı. İzole KAE ciddiyeti Markis sınıflandırması kullanılarak belirlendi. Tüm hastalardan ayrıntılı tıbbi öykü alındı ve eksiksiz fizik muayene yapıldı. Tam kan sayımı ve biyokimyasal parametreler değerlendirildi. Tüm hastaların plazma fibrinojen düzeyleri de ölçüldü. Bulgular Üç grubun temel özellikleri benzerdi. Plazma fibrinojen düzeyleri KAE grubunda ve KAH grubunda NKA grubuna göre anlamlı derecede yüksekti (sırasıyla 383.3 ± 53.0 mg / dl ve 400.8 ± 50.6 mg / dl vs 324.0 ± 56.4, p <0.001). KAE ve KAH grupları arasında anlamlı fark saptanmadı. Fibrinojen düzeyi, tip 1 Markis alt grubunda, tip 2 ve tip 3 alt gruplarına göre anlamlı derecede yüksekti (p <0.001). Çok değişkenli lojistik regresyon analizlerinde fibrinojen düzeyi bağımsız ve anlamlı bir şekilde KAE ile ilişkili bulundu. İşlem karakteristik eğrisi analizinde, fibrinojen seviyelerinin >325 mg / dl olmasının KAE hastalarını tanımladığı saptandı. Sonuç Plazma fibrinojeni; KAE varlığı ve şiddeti ile bağımsız bir şekilde ilişkili olan, kolayca ölçülebilen sistemik inflamatuar bir biyobelirteçtir. Bu sonuçlar, fibrinojenin KAE patofizyolojisinde rol oynayabileceğini göstermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.