The goal of this study was to demonstrate the effect of radiotherapy (RT) on nasal mucosa in rats and to evaluate the radioprotective effects of the topical application of black seed oil (Nigella sativa [NS]) to treat acute radiation-induced nasal mucositis.A total of 18 rats were randomized into 3 groups, with 6 animals per group. The rats in group 1 were topically administered saline in the nasal cavity after sham irradiation. Group 2 received saline at the same dose after irradiation. Group 3 was given NS after irradiation. The rats in groups 2 and 3 were irradiated with a single dose of 40 Gy to the nasal and paranasal area. Only one drop of saline (0.05 mL) was applied to each nostril in the first, second, and third days after RT in groups 1 and 2. One drop of cold press NS (0.05 mL) was applied to each nostril in group 3. Fourteen days after irradiation, the nasal mucosal tissues were excised for histopathological evaluation. Vascular dilatation, inflammatory cell infiltration, superficial erosion, and formation of exudates were classified according to the severity.No evidence of mucositis was observed in group 1. Of all the parameters the only statistically significant difference between groups 2 and 3 were observed for "superficial erosion' (P < 0.05). Overall microscopic observations in the NS-treated group were better than in group 2.The preliminary results of our study have shown that local application of NS to the nasal mucosa may be an effective treatment of acute nasal mucositis due to RT.
Özet: Ani işitme kaybı (AİK) tedavisinde hem bir anti-inflamatuvar hem de bir antioksidan olan çinkonun etkinliğini araştırmaktır. Bu çalışma etik kurul onayı alındıktan sonra retrospektif olarak üçüncü basamak sağlık kuruluşunda yapılmıştır. Çalışmaya 18-65 yaş aralığında, AİK tedavisi için sistemik steroid ya da sistemik steroid ile birlikte çinko kullanılan hastalar dahil edilmiştir. Hastalar kullanılan tedavi çeşidine göre iki gruba ayrıldı. Tedavide sistemik steroid kullanılan hastalar Grup 1'e, sistemik steroide ilave olarak çinko kullanılan hastalar ise Grup 2'ye dahil edildi. Tedavi etkinliğini değerlendirmek için işitme geri dönüş yüzdesi, işitme kazancı ve Furuhashi kriterleri kullanıldı. Grup 1 ve Grup 2 tedavi etkinliği açısından karşılaştırıldı. Çalışmaya, dahil edilme kriterlerini sağlayan Grup 1 de 40, Grup 2 de 36 olmak üzere toplam 76 hasta dahil edilmiştir. İki grup demografik verileri (yaş, cinsiyet), işitme kaybı geçirilen kulağın tarafı, işitme kaybına vertigo ve tinnitusun eşlik edip etmemesi, hastaların mevcut sistemik hastalıkları, ÜSYE varlığı ve işitme azlığı şikayetinin başlaması ile tedavi başlangıcı arasında geçen süre açısından karşılaştırıldığında, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Grupların tedavi etkinliği; işitme kazançları, işitme geri dönüş yüzdeleri ve Furuhashi kriterleri kullanılarak karşılaştırıldı ve gruplar arasında her üç parametrede de istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (sırasıyla p=0,815, p= 0,626, p= 0,853). AİK tedavisinde sistemik steroide çinko eklenmesi sonucunda iyileşme parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı bir değişim saptanmamıştır. Çinkonun AİK tedavisinde günümüz koşullarında kullanımının gerekli olmadığını düşünmekteyiz.
Özet: Literatürde larinks kanseri ve kan grupları arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmalarda tartışmalı sonuçlar mevcuttur. Çalışmamızın amacı kan grubu farklılıkları ve larinks kanser gelişim evreleri arasındaki olası ilişkinin incelenmesidir. Çalışmamıza 3. Basamak bir sağlık kuruluşunda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Kliniği'nde 01 Ocak 2014-31 Ekim 2020 yılları arasında, larinks patolojisi ön tanısı ile direkt laringoskopi altında biyopsi operasyonu geçirmiş olan 251 hastanın dosyaları geriye dönük olarak incelenmiştir. Hastaların yaş, cinsiyet, kan grubu verileri ve histopatolojik tanıları değerlendirilmiştir. Hastalar histopatolojik tanılarına göre % 32,65 oranında benign (n:64), %38,78 oranında premalign (n:76) ve %28,57 oranında malign (n:56) laringeal lezyon olarak gruplandırılmıştır. Gruplar yaş açısından karşılaştırıldığında yaş ortalaması malign laringeal lezyon grubunda premalign laringeal lezyon grubundan, premalign laringeal lezyon grubunda da benign laringeal lezyon grubundan anlamlı şekilde yüksektir (p<0,001). Cinsiyet dağılımına bakıldığında erkek cinsiyet oranı malign laringeal lezyon grubunda premalign laringeal lezyon grubundan, premalign lezyon grubunda da benign laringeal lezyon grubundan anlamlı şekilde yüksektir (p<0,001). Gruplar arasında kan grupları açısından kıyaslama yapıldığında A kan grubu taşıyan hasta oranı malign laringeal lezyon ve premalign laringeal lezyon gruplarında benign laringeal lezyon grubuna göre anlamlı bir şekilde yüksek bulunmuştur (sırasıyla p=0,005, p=0,025). Diğer kan grupları dağılımında istatistiksel açsından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Bu bulgularla larinks kanseri gelişimi sürecinde ya da tanılı hastaların takiplerinde A kan grubuna sahip bireylerin malignleşme potansiyellerinin daha fazla olabilme ihtimali sebebiyle yakın takip edilmesinin faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Amaç: Septorinoplasti (SRP)’ de cerrahi başarıyı ve hasta memnuniyetini etkileyen faktörler hastaya ve cerraha ait faktörler olarak ikiye ayrılabilir. İyimserlik pozitif psikolojinin temel kavramlarından birisidir ve durum ve olayların olumlu yönlerine odaklanma ve olumlu durumlar yaşanacağına inanma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı hastaların iyimserlik düzeylerinin SRP sonrasındaki hasta memnuniyeti üzerine olan etkisinin ve hastaların iyimserlik düzeylerinin preoperatif değerlendirilmesinin hasta seçiminde faydalı bir araç olup olmayacağının araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma18- 65 yaş aralığında açık teknik SRP yapılan 72 hasta ile gerçekleştirildi. Hastaların iyimserlik düzeyleri Yaşam Yönelim Testi (YYT) ve hastaların operasyonla ilgili memnuniyet düzeyleri Rinoplasti Sonuç Değerlendirme Anketi (RSDA) ile değerlendirildi. Bulgular: Hastaların ameliyat öncesi uygulanan RSDA puan ortalaması 35.7 ± 3.6 ve ameliyat sonrası uygulanan RSDA puan ortalaması 81.4 ± 3.9 idi. Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede fark var idi (p
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.