Money as a concept has changed throughout history, depending on needs and advances in technology. After electronic money, currently the concept of crypto currency has come to dominate the agenda of all, be it small savers or states. The concept and the system of crypto currency needs to be studied on the basis of not only informatics and economics, but also religion and law. Instead of supporting or opposing the crypto currency system a priori, a multidimensional assessment of the subject is needed by taking into account the evolution of concepts and systems such as stock exchange, banking and credit. This article will try to address the subject from an Islamic law perspective by comparing different approaches.
Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren her alanda geçirdiği değişim ve dönüşümle bağlantılı olarak iş, işçi ve işveren gibi kavramların da iş hayatında ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda modern çağın getirdiği ihtiyaçlar neticesinde oluşan icraatlar, işçilerin hak taleplerinde bulunmasına ve bazı karışıklıkların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Devletin ortaya çıkan yeni durumlar karşısında, nasihat yolu, kuvvet kullanma ve hukuki düzenlemeler ortaya koyarak kamu düzenini ve asayişi sağlamaya çalıştığı görülmektedir. Nitekim işçilerin grev ve sendikal talepleri ile artan iş bırakma eylemleri ve devlet otoritesini bozacak çapta meydana gelen gelişmeler karşısında Osmanlı Hükümeti, II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte daha somut adımlar atma yoluna gitmiştir. Meselenin halledilebilmesi adına meseleye hukuki mecrada bir çözüm aranmıştır. Bu kapsamda işçilerin sorunlarına çözüm bulma ve taleplerini karşılama gayesiyle 9 Ağustos 1909'da Ta'tîl-i Eşgâl Kanunu çıkartılmıştır. Bu kanunun çıkmasına zemin hazırlayan süreçte şüphesiz, işçilerin ayaklanma girişimleri, grev ve çalışma şartlarına ilişkin artan seviyedeki talepleri önemli bir pay sahibidir. Makalemizde gerek 1909 öncesi ve gerekse 1909 Kanunu sonrası bu konuda vuku bulan gelişmeler, talep edilen grev ve sendikal haklar ile çıkartılan kararlar, dönemin arşiv belgeleri ışığında ele alınmıştır. Günümüzle karşılaştırılması bakımından Osmanlı döneminde geçerli hukuk metinleri ekseninde, konuya ilişkin önemli ölçüde istifade edilen bu belgeler tahlil edilmiştir. İşçilerin grev girişim ve isteklerine ilişkin çok ayrıntılı malumatın da verildiği bu makalede, araştırma eserlerinden de istifade edilmiştir.
Özet BUDINLI CIHÂDÎ AND TESRÎH-I TIBÂè NAMED TURKISH-ARABIC VERSE DICTIONARY
ÖZETŞiir dilinin kalıcılığının ve etkileyiciliğinin farkında olan ve nazımla söz söylemeye muktedir olan İslâm âlimleri, bu hususiyetlerden dolayı şiiri halkı eğitmek için kullanmış ve mensur olarak kaleme alınan dinî eserleri kendi kabiliyetlerince nazma çekmeye çalışmışlardır. Bu çabanın sonucunda başta İslâm tarihi olmak üzere, gerek siyer gerek akaid gerekse fıkıh konularında çok farklı türlerde sayısızca eser meydana getirmişlerdir. Arap ve Fars edebiyatlarındaki bu dinî türlerin farkına varan Türk âlim ve şairleri, nazire ve tercüme yoluyla manzum eserler kaleme almışlar; yine aynı şairler zamanla manzum sözlükçülük geleneği gibi sadece Türk edebiyatına mahsus türler de oluşturabilmişlerdir. Bu çalışmada söz konusu anlayışın bir örneği olan ve Arap edebiyatındaki benzerlerinden etkilenerek oluşturulduğu düşünülen; hattatlar için yazıldığı belirtilen RisÀletü'l-manôÿm ÚavÀèidü ÚuréÀni'r-rüsÿm isimli eser ile şairi Zarîfî Efendi tanıtılacak ve eserin konusunu oluşturan resm-i Mushaf kavramı hakkında bilgiler sunularak söz konusu eserin literatürdeki yeri tespit edilmeye çalışılacaktır. ABSTRACTThe Islamic scholors who are aware of the wilt impressiveness and persistency and enable to comment the poetry, because of these reasans used the poet to train the public and tried to adopt to poetry the religious works written up as prasaic with the result of this effort. They exposed numerous works in many different forms about Islamic law particularly, Islamic history, both prophetic biography and doctrines. Turkish scholars and poemas who recognized these religious forms in Arabic and Persian literature wrote up poetical works through translation and parallel. There same poems brought out so many forms belonging to only Turkish literature like the tradition of poetical lexicography. In this study, the work wich is called "Risaletü'l-manzum Kavaidü Kur'ani'r-rüsum" is an example about this topic and is thought that is was created impressing by Arabic literature and indicated that was written for penmen and Zarifi Efendi who is the poem of it is going to be introduced and is going to be tried to determine the place of this work in the literature by being presented information about "resm-i Mushaf" creating the subject of the work. GİRİŞ İslâm dini çevresinde geniş bir medeniyet oluşturan Türkler, şiire olan ilgi ve meraklarının da etkisiyle yüzyıllar içerisinde şiiri dinin bir hizmetkârı olarak düşünmüş ve insanları bilgilendirmek ve eğitmek maksadıyla değişik konularda manzumeler kaleme almışlardır. Başlarda divan ve mesnevi gibi eserlerin içerisinde ele alınan dini konular zaman içerisinde sadece belli bir dini konunun işlendiği müstakil eserler olarak kendini göstermiştir. Bu anlayışın sonucu olarak manzum siyerler 2 , ilmihaller 3 , tecvidler 4 , tefsirler 5 , fetvalar 6 , feraiz-nâmeler 7 , akaidnâmeler 8 , vb. gibi birçok nazım türü ortaya çıkmıştır. Şiir dilinin kalıcı olması ve bu tür metinlerin kolayca ezberlenmesi birçoğu mutasavvıf, şeyh yahut din âlimi olan şairlerin şiiri bir araç olarak kullanmalarındaki...
Osmanlı Devleti'nde tatil ve izinler ile çalışma süreleri konusunda temelde İslam hukuku esas alınmakla birlikte değişen şartlara göre uygulamada bazı değişiklikler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti'nin başlangıcından 19. Yüzyıla kadar resmî daire ve eğitim kurumlarında farklı gün ve sürelerde tatil yapılagelmiştir. Devlet meselelerinin yoğunluk kazandığı veya savaşların, ekonomik buhranların yaşandığı zamanlarda, bunun yanı sıra yaz ve kış mevsimlerinde mesai uygulamalarının farklılaştığı ve hatta memur izinlerinin iptal edildiği görülmektedir. Hafta tatili, izin ve mesai konularında standart oluşturma gayretlerinin, bürokrasinin yaygınlaştığı 19. Yüzyılın ortalarına doğru, özellikle Tanzimat'la birlikte arttığı bir vakıadır. Bununla birlikte 20. Yüzyıl başlarına gelindiğinde dahi hala bu alanlarda birliktelik ve süreklilik oluşturma süreci devam etmiştir. Memurların tatil, izin ve mesai kavramlarının oluştuğu II. Meşrutiyet yılları mevzuatı, Cumhuriyet Türkiye'sinin de ana hatlarını teşkil etmiştir. Bu çalışmada bürokrasi hayatının hız kazandığı II. Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'in ilanına kadar geçen süre içerisinde tatil günleri, izinler, çalışma süreleri ve bu konudaki uygulamalar ile karşılaşılan problemler, başta Meclis-i Vükelâ kararları ile hükümet uygulamalarını içeren Osmanlı Arşivi belgeleri ve Cumhuriyet Arşivi belgeleri ışığında ele alınmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.