Ayvalık in the northwestern coast of Turkey is renowned with its characteristic architectural heritage from the 19th-20th centuries. While some of its landmarks were recently restored and received new functions, some were lost in time due to natural and man-made damages. Correspondingly, this article focuses on two Greek Orthodox churches on Cunda / Alibey Island in Ayvalık that were demolished in the mid-20th century, namely Panagia and Agios Panteleimon. The literature that mostly relies on scant secondary sources and old photographs has very limited information about their long durée from an urban and architectural perspective. Meanwhile, the plots of both churches appear as abandoned ruin sites within the urban fabric of Cunda today. In this article, the architectural history of the aforementioned buildings were substantially elaborated through a group of late 19th century archival documents with plans and drawings that were studied for the first time. In addition, published primary sources were considered and discussed. Then, their current preservation status were demonstrated after the most recent Cunda conservation master plan and listing registries. Major outcomes have displayed that the timeline as well as architecture of Panagia and Agios Panteleimon significantly differ from what has been previously put forth by the literature. There were successive alterations with intriguing irregularities until their final appearances by the end of the 19th century. Furthermore, their plots were almost completely omitted from the conservation point of view and are under risk, though a multilayered architectural heritage is evident beneath the high debris and vegetation.
Yapılaşmış çevrenin bir parçası olan anıt eserlerin, kültürel miras değerlerinin kayda değer bir bölümünü teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Orijinal fonksiyonlarını zaman içerisinde yitiren yapıların bütüncül bir koruma perspektifinde tekrardan işlev kazandırılması içinse restorasyon uygulamaları yanında kültürel amaçlı alternatif kullanımlar da önem kazanmaktadır. Bu sürdürülebilir koruma maksadına yönelik, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde atılması gereken adımlar söz konusudur. Bununla birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi tarafından kabul görmek de kültürel mirasın korunmasına katkı sağladığı gibi küresel ölçekte tanınmasına ve popüler turizm rotalarına dahil edilmesine olanak vermektedir. Mimari mirası ele alan bu süreçlerde, gerekli koruma kararları kadar yapıların tanımlı ve objektif bir çerçevede bilimsel açıdan anlamlandırılması gerekmektedir. Buna karşın koruma döngüsünde, mimarlık tarihi ve bağlantılı disiplinlerin ilgisindeki bilimsel araştırmalara kimi zaman gerekli özen gösterilmemektedir. Bu durum, güncel akademik yazında çelişkiler doğurmanın yanında söz konusu mimari eserlerin popüler algıda yanlış kimliklerle bilinmesine sebep olmakta, hatta güncel UNESCO kararlarına kadar yansıyabilmektedir.
UNESCO Dünya Miras Listesi gibi küresel bilinirliğe sahip bir listeleme, mimari mirasın korunma sürecini olumlu etkileyebileceği gibi anıtların uluslararası tanınırlıkta birer kültür destinasyonu haline gelmesini de sağlayabilmektedir. Mimari mirasın korunması için elzem düzenlemelerin yapılması yanında, bu anıtların tarihi yönden tanımlayıcı tematik ilgide değerlendirilip nitelikli ve belirli bir mimari bağlama oturtulması da büyük önem arz etmektedir. Lakin mimarlık ve bağlantılı bilimsel disiplinlerin kapsamındaki incelemeler koruma sürecinde arka planda kalabilmektedir. Bu da literatürde muğlaklıklara neden olmakta ve hatta ilgili anıtların tutarsız tematik kimliklerle hatalı tanımlanmasına neden olarak UNESCO sürecine dahi yansıyabilmektedir. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'nun başvurusuyla Çeşme Kalesi 2020'de "Ceneviz Ticaret Yolu'nda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri" başlıklı dosyaya dahil edilerek UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır. Buna karşın tema ile anıt arasında mimarlık tarihi açısından kritik tutarsızlıklar söz konusudur. Bu araştırmada Çeşme Kalesi UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi bağlamında birincil kaynaklar yoluyla etraflıca ele alınarak bilimsel olarak günümüze değin varsayımdan öteye geçememiş, iddia konusu "Ceneviz" kimliğine dair metodolojik bir irdeleme ortaya konmuştur. Bulgular, Çeşme Kalesi'ne yönelik Ceneviz ilgisinde somut hiçbir verinin bulunmadığını göstermekte ve yalnızca Osmanlı dönemini işaret etmektedir.
Geç Ortaçağ’da giderek zayıflayan Bizans hakimiyeti ve aynı dönemde verilmiş ticari imtiyazlar sonucu Batı Anadolu kıyıları boyunca deniz ticareti ve ulaşımında İtalyan denizci devletleri etkili olmaya başlamıştır. Bu esnada bölgede Cenevizliler tarafından yerleşik koloniler kurulmuş, artan ticari ilişkiler ilerleyen süreçte Türklerle de devam etmiştir. Çağdaş kroniklerin yanında özellikle de arşiv belgeleri, birincil kaynaklar olarak Geç Ortaçağ’da Batı Anadolu kentleriyle limanlarındaki İtalyan varlığına ilişkin detaylı bilgi sağlamakta; yapılan anlaşmalara, alınıp satılan mallara ve şehirlerin genel görünümüne değinmektedir. Benzer şekilde, denizcilere yönelik harita ya da düz yazı formatındaki ayrıntılı kartografik çalışmalar olan portolanlar yardımıyla liman kentleri, coğrafi özellikleriyle kronolojik sırada takip edilebilmektedir. Anadolu genelindeki Ceneviz kolonileri güncel olarak çeşitli bilimsel araştırmalara konu edilmekte olup ayrıca UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi ilgisindedir. Yine de akademik yazında, arşiv belgeleri ve portolanlardaki birtakım liman kentlerinin, mevcut yerleşmeler veya kalıntılarla eşleştirilmesinde önemli eksiklikler vardır. Bu çalışmada, XIV. yüzyıl Ceneviz arşiv belgelerinde rastlanan ve önceden yüzeysel şekilde Birgi, Ödemiş olarak lokalize edilen bir dönem Ceneviz kullanımındaki “Cristo”, ilgili arşiv kayıtları ve portolanlar yoluyla tekrardan değerlendirilmiştir. Bulgular, meçhul Cristo’nun Geç Bizans Dönemi’nde “Chrysonea” ismine sahip Kyme’ye denk geldiğini göstermektedir. Buranın, daha önceden var olan kentsel altyapıyı bölgedeki Türk hakimiyeti esnasında devralarak başta şap nakliyesi için kullanmış tahkimli bir liman ve nispeten ikincil bir ticaret merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.