Su ve buhar enerjisinin mekanik üretim tesislerinde kullanılması ile başlayan endüstri devriminin ilk aşaması, dünyada köklü bir değişim yaratmakla birlikte diğer yeniliklerin de kapısını aralamıştır. 19. yüzyılın başlarında elektrik enerjisi ile kitlesel üretimin gerçekleşmesi sonucunda endüstri devriminin ikinci basamağı ortaya çıkmıştır. Üçüncü basamak ise 1970"lerden sonra bilgi teknolojilerinin hayatımıza girmesi ile var olmuştur. 21. YY"a gelindiğinde siber ve fiziksel sistemlerin bir arada kullanılması ile endüstri devriminin dördüncü basamağı yani ""Endüstri 4.0"" aşamasına geçilmiştir. Endüstriyel gelişimler beraberinde bazı avantaj ve dezavantajları da birlikte getirmiştir. Bu çalışmada, Endüstri 4.0"ın aşamaları, konu ile ilgili literatür, etkileri ve bu süreçten etkilenen unsurlara yer verilmiştir. Ayrıca Türkiye ekonomisine yönelik endüstri 4.0 kapsamında değerlendirilebilecek teknolojik ürün türleri, dış ticarete etkileri ve yaratılan ekonomik değerin diğer ülkeler ile kıyasına da yer verilmiştir. Son olarak, Ar-Ge faaliyetleri ve Eğitimin Teknolojik değişim ve dönüşüm üzerindeki etkileri vurgulanmıştır.
The middle income trap describes countries that have not been able to accomplish sustainable economic growth and have been stuck in the level of income per capita for many years. In this study, countries located in OECD have been analyzed by using savings rate, R&D expenditures and high technology export data and investigated effect on sustainable economic growth. The variables have been analysed by applying dynamic CCEGM model. Positive results have been obtained as expected. In addition, while variable of R&D expenditures have highest impact on the growth performance of 20 countries, variable of domestic savings have highest impact on the growth performance of middle income countries such as Turkey. In this context, since investments to increase R & D expenditures will affect growth in the long run, middle income countries should be produce priority policies aimed at increasing domestic savings.
ÖzEndüstrileşme kavramı, bir taraftan gelişen teknolojilerin kullanımı ile artan verimliliğin GSYH'a yansımalarını nitelerken diğer taraftan ülkelerin iktisadi olarak refahının yanı sıra sosyal alanlarda da değişimini ifade etmektedir. Endüstrileşmenin itici gücü olan mekanik ve elektronik değişimler bilgi toplumunu, iletişim teknolojileri ve bilgisayarların sürece entegre edilmesi ise enformasyon devrimini gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, günümüzde Endüstri 4.0 olarak bilinen son sanayi devrimi, akıllı üretim sistemlerinin ve gelişmiş bilgiiletişim teknolojilerinin endüstrileşmede yarattığı değişim ve dönüşümleriyle oldukça önemli hale gelmiştir. Solow büyüme modeli uzun dönemde ekonomik büyümenin temel kaynağının sermaye, emek ve işçi başına sermaye birikiminin yanı sıra dışsal faktörler olarak kabul edilen teknolojik gelişmeler ve inovasyon olduğunu savunmaktadır. Bu kapsamda, Endüstri 4.0 sürecine entegre olmayı başaran ve/veya uyum noktasında gerekli reformları yapmayı başarmış yenilikçi ülkelerin gelişimlerine en çok etki eden faktörleri irdelemek bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaca uygun olarak dinamik panel veri modellerinden "Sistem GMM" tahmincisi kullanarak seçilmiş 16 ülkenin; Ar-Ge harcamaları, yüksek teknoloji ürün ihracatları, beşeri sermaye endeksi, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve patent başvurularının ekonomik büyümeye etkisi incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar yüksek teknoloji ihracatı ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının kişi başına GSYH'a pozitif etki ettiğini göstermektedir.
The aim of this study is to empirically analyze the impact of macroeconomic variables on South Korea's economic growth with the transition to free-market economy. In this context; the impacts of capital stock, employment, human capital level, total factor productivity, openness, government spending and household consumption have been empirically analysed on growth. The effects of variables on growth were observed separately by time-series regression analysis by using data between 1965 and 2017. According to the results, South Korea's openness coefficient is statistically insignificant on growth, while other independent variables have a positive impact on growth. In other words, the variables; total factor productivity, labor, and capital have the greatest impact on South Korea's economic growth while public expenditures, consumption expenditures, and human capital have the smallest impact.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.