Erken Modern Çağ uluslararası diplomasisinin pratiklerinden biri, sarayların ka- lem dairesi tarafından üretilen ve bir başka saraya gönderilen nâmelerde hükümranlık gücünün Tanrı’nın lütfuyla kullanıldığına (kutsal hak) işaret etmek ve sahip ve/veya sahiplik iddiasında olunan mülkleri tadat etmektir. Çok sayıda dilde mâkes bulan bu pratik, dayanılan kutsiyetin ve hükümran olunan arazinin farklı olduğu gerek Hıris- tiyan gerekse Müslüman devletlerce XV. yüzyıldan itibaren yaygın bir şekilde kulla- nılmaya başlanmış ve XIX. yüzyıla kadar sürmüştür. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yoğunluk kazanmış olan Osmanlı-Prusya diplomatik ilişkilerinin göstergesi olan dö- nemin belgelerinin yukarıdaki pratiği ne ölçüde yansıttığı, bu makalenin araştırma konusunu oluşturur. Bunun için Prusya Devleti’ni Avrupa’nın büyük güçlerinden biri hâline getiren Büyük Friedrich tarafından 1758-1762 yılları arasında Bâbıâlî’ye gönderilmiş ve söz konusu pratiği tarihî seyrinin bir devamı olarak hâmil Latince beş nâme incelenmektedir. Ayrıca nâmelerde tadat edilen mülkler, tarihî coğrafya sahasında neşredilmiş olan çağdaş Alman kaynaklarından hareketle yüz ölçümü ve nüfus bakımından ele alınarak Osmanlı Devleti’ne ait verilerle mukayese edilmektedir.
With the inclusion of Buda in 1541 as a province of the Ottoman Empire, the Ottomans and the Austrian Habsburgs became neighbors and after the Peace of Zsitvatorok ( 1606) the diplomatic traffic between the two powers increased. Among the basic sources for studying the Ottoman-Habsburg diplomatic relations from their beginnings at the end of the XVth century are the Austrian State Archives. Besides the politically important documents, there are also numerous documents that shed light on the increasing number of accommodations of various Ottoman delegations who stayed in Vienna as guests (XVII th -XVIII th centuries). Until the Treaty of Sistova (1791) that ended the Ottoman-Habsburg military confrontations definitely, approximately ninety Ottoman legations were sent to Vienna. In the present study, the focus is on the delegations sent between the years 1634 to 1774 and on the question of how and where they were accommodated by the Habsburg institutions as well as who was their responsible host. In this paper, an endeavor is made to conduct a study of Ottoman-Habsburg diplomatic history by combining the data revealed so far with information from some pertinent documents of the Austrian State Archives.
1740 yılında tahta geçtikten sonra babası VI. Karl'ın imzaladığı 1739 Belgrad Antlaşması'nın Osmanlılarla teyid ve tecdid edilmesini, 1745'ten itibaren I. Franz ismiyle Kutsal Roma Alman İmparatoru olan zevci de Toskana Arşidükü olarak bir dostluk ve barış antlaşmasının akdedilmesini isterler. İstanbul' daki Avusturya daimî elçisi Heinrich von Penkler, bu amaçla Babıali ile özellikle 1746 yılı içerisinde yoğun temaslarda bulunur ve 1747 yılında görevini başarıyla tamamlar. Bu doğrultuda iki araç kullanır: Osmanlı devlet adamlarıyla sahip olduğu iyi ilişkiler ve casusları vasıtasıyla başta Fransızlar olmak üzere çeşitli hasımlarının faaliyetlerinden haberdar olmak. Penkler'in faaliyetleri, Belgrad Antlaşması'nın 1747 yılında kalıcı olarak uzatılmasını sağlar.Bu makale, söz konusu süreci aktaran Penkler'in raporu ışığında, Avusturya ve Türk devlet arşivlerinden yararlanılarak yaşananları mercek altına almaktadır. Çalışmada Penkler'in muhtasar biyografisine, görevi sırasında başvurduğu yollara ve karşılaştığı sorunlara değinilmektedir.
Bâbıâlî tarafından Aralık 1714’te Venedik Cumhuriyeti’ne karşı ilân edilerek başlayan ve 1715-1718 yılları arasında fiilen cereyan eden Osmanlı-Venedik-Habsburg Savaşı, Osmanlılara ilk safhada Venedik’e karşı askerî zaferler sağlamışsa da Habsburgların savaşa dâhil olmasıyla Tuna’nın kuzeyinde beklenmedik kayıplar yaşattı. Savoy Prensi Eugen idaresindeki Habsburglar ile 5 Ağustos 1716’da Petervaradin’de karşılaşan Osmanlı ordusu, Serdar-ı Ekrem Ali Paşa’nın şehadetiyle birlikte ağır bir yenilgi aldı. Savaşın devamında Osmanlılar, evvela 164 yıldır hâkimiyetinde bulundurduğu Temeşvar (13 Ekim 1716) ve akabinde Orta Avrupa’nın en önemli askerî üssü konumundaki Belgrad Kalelerini, Habsburglara vire ile teslim etmek durumunda kaldı (18 Ağustos 1717). Osmanlı-Venedik-Habsburg Savaşı’nı resmen sonlandıran Pasarofça Antlaşması'na (21 Temmuz 1718) giden diplomatik yolu açan Sâbık Belgrad Muhafızı Mustafa Paşa’nın 1717 Eylül’ündeki mektubundan barış akdine kadar geçen yaklaşık on aylık zaman diliminde Osmanlı ve Habsburg saraylarınca oluşturulmuş diplomatik belgeler ele alındığında, her iki tarafın ortak bir paydada buluşmak adına devamlı olarak müdârâ ettiği gözlenmektedir. Bu makale, Pasarofça Antlaşması’nı tarafları için zorunlu kılan nedenler üzerine mukayeseli bir analizi içermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.