Edward Said, Oryantalizmi, Doğu-Batı arasında ontolojik ve epistemolojik karşıtlığa dayalı sistematik bir düşünce biçimi olarak tanımlamaktadır. Said, söylemlerini, "Şarkiyatçılık" isimli kitabında gerekçelendirmiş ve ardından oryantalizm kavramı ideolojik bir içerik kazanmıştır. Oryantalist bir bakış içerisinde beliren "öteki" algısı Batı'nın sömürge anlayışının gerekçelerinden biri olmuştur. Bunu oluşturmak için Batı çevirinin hem ideolojik hem de kültürel boyutlarından faydalanılmıştır. Bu yazı, öteki algısını, oryantalizm kapsamında ele almak ve kültürlerarası iletişim aracı çevirinin öteki algısının oluşturulmasındaki rolünü resmetmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Avrupa Birliği son zamanlarda göç, sığınmacı, ve iltica konularında kendi kurumları, organları ve ajansları arasında yetkilendirme sorunu ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu çalışmanın amacı AB'de yetkilendirme, göç yönetişiminin Avrupalılaşması ve AB hukuku kapsamında "yetki ikamesi" ile "orantılılık" ilkelerini ayrıntılı olarak açıklamaktır. Araştırmanın hedefi AB hukuku çerçevesinde belirlenen yetki dağıtımı ile AB'nin yatay ve dikey ilişkiler yoluyla görevlendirilmesi düşünülen AB kurumları, organları ve ajanslarına yetki aktarımının veya eğer gerekli ise yetki paylaşımının ne şekilde gerçekleştirildiğini göstermektir. Aynı şekilde, araştırmada yetkilendirmenin göç yönetişimine anlamlı bir etkiye sahip olduğunu vurgulamaktır. Bu kapsamda, "sınırlandırılmış bireysel yetkiler verme ilkesi", "zımni yetkiler" ve "ucu açık yetkiler" öğretileri, "münhasır yetkiler" ile paylaşılmış yetkiler AB hukuku boyutuyla irdelenmiştir.Yetkilendirme, AB hukukunun temel prensiplerinden olan "yetki ikamesi ilkesi" ve "orantılılık" ilkeleri ile doğrudan ilişkilidir. Ayrıca, AB'nin uluslararası kuruluşlar ile (örneğin; Birleşmiş Milletler çatısı altındaki kuruluşlar -Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Göç Örgütü vb.) çok katmanlı düzeylerde dayanışma ve işbirliği içerisinde olması AB'nin daha güçlü ve etkili bir aktör olabilmesini sağlayabilmektedir.AB'nin kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları aktörleri ve temsilcileri, hükümet-dışı organizasyonlar, üniversiteler ve araştırma kurumları, dernekler ile etkileşimleri göç yönetişiminde bilgi ve iletişim ağını oluşturmaktadır. Bu nedenle, göç yönetişiminde bilgi ve iletişim ağının iyi koordine edilmesi ve işlevsel bir yapı kazanması AB için hayati bir husustur. Bu bağlamda, AB'nin göç yönetişiminde faal olan aktörlerin, kurumların ve ajansların AB hukuku sistemine göre ulusalüstü düzeyde meşruluğunun ve etkililiğinin arttırılması gerekmektedir. Aynı şekilde, bu aktörlerin, kurumların ve ajansların AB normları, standartları, prensipleri ve değerlerine göre yapılandırılmaları ve eğitime tabi tutulmaları çok önemlidir. Bu çalışmada, araştırma metodolojisi bakımından yapısalcı ve normatif yaklaşımlar uygulanmıştır. Recently, the European Union has been tackling with the issue of competence amongst its institutions, bodies and agencies in migration, refugee and asylum matters. The aim of this study is to clarify in details the competence in the EU, the Europeanisation of migration governance, subsidiarity and proportionality principles in frame of EU law. The objective of this study is to illustrate how the distribution of competence determined within the framework of EU law and the transfer of competence and/or shared competence -if necessary -to EU institutions, bodies and agencies that are supposed to be authorised through horizontal and vertical relations. Likewise, the investigation highlights that competence has a significant effect on migration governance. In this context, the principle of conferral, implied powers and open-ended powers the...
ARTICLE INFO ABSTRACTJEL Classification Code: F22, K1, K33, K37, K42, O15The aim of this study is to proof the argument -i.e. 'there are significant linkages amongst tolerance, hybrid identities and migration.' These linkages can be comprehended by means of conceptualising extensions of hybrid identities in aggregate trans/inter-migration processes. It can be put forward that arising hybrid identities are embedded in a blurring structure of thoughts, beliefs, states of affairs, facts, belongings and so forth. From multiculturalism and cosmopolitanism viewpoints, it is argued that tolerance and migration ought to be analysed in frame of sociology of law, human rights, international migration law, and of course the European Union law. So far, normative arguments and soft law approaches are very much well integrated with social aspects of migration, tolerance, identity and culture. In this context, the study examines to what extent cultural and human components are protected by law in multiple levels from an interdisciplinary perspective. In this framework, it is crucial to raise the research enquiries: What are possible criteria for the limits of tolerance? To what extent tolerance is related to human rights and morality? What ought to be the limit of tolerance towards hybrid identities in multicultural and cosmopolitan societies? In a consistent manner, the criteria and standards developed by some leading scholars were reconstructed and discussed throughout this paper. These criteria and standards are both moral (part of a universal system of morality) and legal (international, supranational, or nationali.e. constitutional). In order to apply such standards their validity was discussed (i.e. the respective normative power has the norms at the various levels). In the case of morals, their difference to particular ethnic systems was established (i.e. criteria by which the two can be distinguished). Then the research argument was elaborated on whether and how the legal standards comply with the moral standards, how national standards comply with supranational or international standards. Likewise, the study highlights the crucial contributions of "World Society and World System Paradigms" that are associated with social space, global civil society, cosmopolitanism, ethnic diversity, cultural hybridity, human rights activism and public sphere. Recent debates in Refugee Studies (e.g. Syrian Refugee Crisis, Dual and Multiple Citizenship Issues and so forth) highlight the fact that the European Union needs to consider new aspects of tolerance for hybrid identities and tolerate cultural rights of hybrid identities, create cohesion in communities and establish intercultural dialogue amongst home-states and host-states. Sanguinely, the efforts of hybrid identities are strengthening the relations between home-host states and these ought to attract some considerable attention. The authors of this study hope that their endeavours may contribute somewhat towards that.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.