Bankalar para fabrikasıdır; ekonomiyi finanse ederler. "Katılım bankaları"bu finansmanı "faiz"le değil "kâr-zarar ortaklığı" yoluyla sağlarlar. Dünyadaki kuramsal geçmişi 1940'lara, uygulaması ise "İslami bankacılık" olarak 1970'lere dayanan katılım bankaları, Türkiye'de eski adıyla "özel finans kurumları" (ÖFK), mali serbestleşmenin bir sonucu olarak mali kesimde bir yeniliği temsil etmektedirler. Kredi havuzu gittikçe genişleyen katılım bankaları, faizi değil faiz yasağını bir "çıpa" olarak kullanırlar. Faize karşı duyarlı kesimlerin atıl tasarruflarının faizsiz katılım fonları ve dolayısıyla en az maliyetle reel sektöre aktarılmasında aracı işlevini görürler. Bu işlevini sınıfsal ya da ideolojik bir güdüyle yapmazlar. Katılım bankacılığı, isim bazında Türkiye'ye özgüdür, ancak referansları İslam'ın buyrukları çerçevesinde evrenseldir. O nedenle sermaye yapısı ve müşteri portföyü çok-ulusluluk özelliğine sahiptir. Gelinen aşamada görünen şudur ki; katılım bankacılığı Türkiye'nin genel mali kesiminde yapıcı ve geleneksel bankalara karşı ise bir seçenekolmak iddiasındadır.
Bankası'nın uyguladığı para politalarının ülke ekonomisi üzerindeki etkilerini ve bu politikaların, ekonominin içerisine girmiş olduğu uzun süreli depresyonist eğilim ile ilişkisini çözümlemektir. Buna göre, Japonya Merkez Bankası tarafından 2001Q1-2013Q3 örneklem dönemi içerisinde uygulanan niceliksel gevşeme para politikalarının derneşik talep üzerindeki olası etkileri araştırılmıştır. Ekonometrik zaman serisi modeli reel milli gelir, parasal taban, faiz oranı, borsa endeksi ve yen/dolar paritesi içsel değişkenleri kullanılarak Johansen eşbütünleşme tahmin yöntemiyle ortaya konulmuştur. Çözümleme bulguları-değişkenlere ait bütün katsayıların istatistiksel anlamlılığı altındaparasal tabanda ve borsa endeksinde meydana gelen %1'lik bir artışın, faiz oranlarındaki %1'lik bir azalışın reel milli gelir üzerinde pozitif yönlü bir etkiye; yen/dolar paritesindeki %1'lik bir artışın ise reel milli gelir üzerinde pozitif değil negatif bir etkiye neden olduğunu göstermiştir. Yapılan çalışma Japonya ekonomisinin tanımlayıcı temel özelliklerine ait çıkarsamaları uzun dönemli bir bakış açısıyla desteklemekle birlikte, reel milli gelir ve döviz kuru arasındaki negatif ilişki tahmin bulgularımızı desteklememiştir.
Bu çalışmanın konusu ve amacı, Türkiye'de tarımsal üretimin artırılması için ihmal edilen sektörel planlamanın önemine dikkat çekmektir. Bugüne kadar tüm hükümetler, ülkemizin gıda ihtiyacını kendi kendine karşılamasını hedeflemiştir. Atatürk döneminde ekonomi, yokluk ve zorluklar içinde tarımsal ağırlıklı idi. 1923'te İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar ile tarımsal üretim için bir yol haritası çizilmiştir. 1938-1950 dönemi tarımsal devletçilik ile geçerken Çiftçiyi Topraklandırma Yasası çıkarılmıştır. Liberal 1950-1960 döneminde Marshall Yardımı kapsamında traktör ithalatı sayesinde tarımsal üretim görece artmaya başlamıştır. 1960-1980 planlı kalkınma döneminde tarımsal üretimde beş yıllık planlamalar esas alınarak ithal ikameci sanayileşmeye geçilmiştir. Tarımda kendi kendine yeterlilik belirli ölçüde sağlanmaya çalışılmıştır. 1980'de 24 Ocak Liberal İstikrar Kararları ile serbest piyasa düzenine geçilmiş ve tarım sektöründe ihracata dayalı büyüme politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Ondan sonra da beş yıllık kalkınma planlamaları yapılmaya, fakat tarımda biçimsel olarak planlanmaya devam edilmiştir. Gelinen süreçte tarımın dış dünyaya açılması sonucunda ithalatçılık artmış, tarımsal kamu işletmeleri özelleştirilmiş ve yerli üreticiler dış rekabetten korunamamıştır. Türkiye verimli topraklara ve girişimci çiftçilere sahip olmasına rağmen dışa bağımlı ve zayıf bir tarım ülkesi haline gelmiştir. Bu makroekonomik sorunu çözmenin yollarından biri etkili bir tarımsal planlama stratejisini uygulamaktır. Bu strateji bağlamında, tarım sektörüne verimli üretimi artıracak teşvikler verilmeli, ithalat eğilimi sınırlandırılmalı, yaşamsal önem taşıyan tarımsal kamu işletmeleri yeniden yapılandırılmalıdır. Böylece yerli üretim ve ucuz tüketim artarken tarımsal ithalata bağlı cari açık da azalabilecektir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.