Background: Knee osteoarthritis, a chronic and degenerative joint disease, is more common among the growing elderly population. With the increasing life expectancy and obesity, the significance of knee osteoarthritis for public health has become more evident. Aim: This study was carried out to investigate the relationship between the functional status of individuals with knee osteoarthritis and their quality of life. Patients and Methods: The population of the study consisted of individuals with 1-4 s level of knee osteoarthritis diagnosed over the age of 50 who attended the physical therapy and rehabilitation polyclinic at Atatürk University hospital. The study was carried out with 129 individuals with knee osteoarthritis without sample selection. The data were collected using a demographic questionnaire and The Knee Injury and Osteoarthritis Outcome Score (KOOS) and analyzed with SPSS 22.00 statistical package program using frequency, percentage, t-test, Mann–Whitney U test, Kruskal–Wallis H test, and Dunnett T3 post hoc test. Results: According to the results, the KOOS Function and Daily Life scores showing the functional status of the participants were 46.61 ± 16.17. The Function and Sports/Leisure Activities subscale scores were 29.49 ± 23.73, and the mean scores of the Quality of Life subscale were 34.15 ± 18.11. A positive significant relationship was determined between the functional status and the quality of life in the individuals. Conclusions: As the functional status of individuals improves, the quality of life increases too.
Amaç: Bu calışmada, hemşirelerin pandemi sürecinde COVID-19 tanılı hastalar ile çalışmaya ilişkin görüşleri ve yaşadıkları zorlukların belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte planlanan çalışma, 05 Mart-10 Haziran 2022 tarihleri arasında çalışmaya katılmaya gönüllü 188 hemşire ile yürütüldü. Çalışmanın verileri Sosyodemografik Özellikler Veri Formu kullanılarak toplandı. Veriler sayı (n), yüzde (%), ortalama ve standart sapma ve ki kare testi kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Hemşirelerin %81.9’u kadın, %69.1’i önlisans/lisans mezunudur. Hemşirelerin %88.3’ünün pandemi sürecinde aile ve sosyal yaşam düzeninin değiştiğini ve çoğunlukla sosyal yaşamını kısıtlamak zorunda kaldığını ifade etti (%67.6). Katılımcılar pandemi sürecinde hemşirelerin %60.1’i hasta sayısı, %55.3’ü mesai saatleri ve %89.9’u iş yükünün arttığını ifade etti. Hemşirelerin %28.7’si hasta/yakınları tarafından sözlü şiddete maruz kaldığı belirlendi. Hemşirelerin %47.9’unun COVID-19 hastalarının tedavi gördüğü birimlerde, %57.8’inin gönülsüz olarak ve %79.3’ünün oryantasyon eğitimi almadan çalıştığı saptandı. Hemşirelerin %57.4’ü haftada 40 saat yerine 20 saat çalışılması, %54.8’i daha fazla ücret ödenmesi durumunda COVID pozitif hastalarda daha istekli çalışacaklarını ifade etti. Hemşirelerin %66’sının pandemi sürecinde maske takmayan ve sosyal mesafe kurallarına uymayan kişileri gördüğünde sağlık personeli olarak boşuna uğraştığını düşündüğünü belirlendi. COVID pozitif hastalarla çalışan hemşirelerin hasta/yakınları tarafından daha yüksek oranda sözlü şiddete maruz kaldığı belirlendi (p
Amaç: Bu çalışma, sağlık alanında eğitim gören üniversite öğrencilerinin Aile Planlaması (AP) ve Cinsel Temasla Bulaşan Hastalıklar (CTBH) ile ilgili bilgi düzeyinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini Türkiye’nin doğusunda bir şehirde sağlık alanında ön lisans eğitimi gören 304 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmanın verileri “Kişisel Bilgi Formu” ve “Cinsel Temasla Bulaşan Hastalıklar (CTBH) ile ilgili bilgi testi” kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Öğrencilerin %58,8’inin lise eğitimini sağlık alanında bir meslek lisesinde tamamladığı, %75,6’sının AP bilgi düzeyini eksik bulduğu, % 68,7’sinin cinsellikle ilgili konuları ebeveynleri ile paylaşmadığı, en sık bilinen AP yönteminin prezervatif olduğu, %65,1’inin CTBH ile eğitim almak istedikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin CTBH ile ilgili bilgi testi toplam puan ortalaması X+SS:13,24+3,08 (min:7 / maks: 22) olarak belirlenmiştir. Cinsiyet daha önce eğitim görülen lise, yaşanılan yer ve CTBH ile ilgili bilgi alma durumu ile CTBH ile ilgili bilgi testi toplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık belirlenmemiş (p>0,05); ikinci sınıfta eğitim gören öğrencilerin CTBH ile ilgili bilgi testi toplam puan ortalaması istatistiksel olarak yüksek olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Öğrencilerin AP ve CTBH ile ilgili bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu, CTBH ile ilgili bilgi testi toplam puan ortalamalarının düşük olduğu ve bu konuda eğitim almak istedikleri saptandı.
In The Humans, published in 2013, Matt Haig tells the story of a ‘commissioned’ alien sent to Earth from an extra-terrestrial planet. The extra-terrestrials have solved the mystery of prime numbers and have gone far beyond humanity in every sense. On the other hand, the humans living on Earth have just solved the secret about prime numbers that started with Pythagoras and continued for centuries. A professor named Andrew has reached the solution; with this solution, people will make significant progress in many fields, especially in areas related to technology. This transformation is seen as a danger to the world, and the extra-terrestrials try to prevent it. An alien lands on Earth and tries to eliminate Professor Andrew and the people who know this solution. At this point, the reader not only witnesses the struggle between an alien and humans, but is also confronted with an action-packed science fiction with traces of the famous philosopher and mathematician Pythagoras in the background. The author indirectly references Pythagoras’ mathematical theorem, calculations, philosophy, and thought in his narrative, which he tells as humor independent of all this intensity. This study aims to address Haig's work with Pythagoras in the background by making Pythagoras more visible. It aims to examine in detail the direct and indirect references to Pythagoras in his work, which is mathematical and philosophical.
Giriş: Yapılan pek çok eğitim ve kamu spotuna rağmen ülkemizde organ bağışı henüz istenilen düzeye ulaşamamıştır. Amaç: Bu araştırmanın amacı, sağlık alanında lisans ve önlisans düzeyinde eğitim gören öğrencilerin organ bağışı ile ilgili bilgi, tutum ve davranışlarının belirlenmesi ve birbiriyle karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya, Trabzon ilinde Trabzon Üniversitesi Tonya Meslek Yüksekokulu’nda önlisans eğitimi gören 230 öğrenci ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümü 1. ve son sınıfta lisans eğitim gören 350 öğrenci oluşturdu. Araştırmanın veri toplama araçları “Sosyodemografik Özellikler İle Organ Bağışı Genel Bilgi Formu” ve “Organ Bağışı Tutum Ölçeği”dir. Veriler tanımlayıcı istatistikler ve bağımsız gruplarda t testi kullanılarak değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.