As a trigger for anaphylaxis, the frequency of SIT is so high that it cannot be described by the study group including patients who were followed up in an outpatient allergy clinic.

Familial Mediterranean fever is an autoinflammatory disorder characterized by recurrent fever and serositis. We aimed to describe serum vitamin B and vitamin D levels and their correlation with self-reported sleep quality of pediatric FMF patients. Sixty-three children with FMF were enrolled to the study. Information on sleep quality was obtained using self-administration of Pittsburg Sleep Quality Index (PSQI). The patients were divided into subgroups depending on vitamin D serum concentrations: ≥ 20 and < 20 ng/ml. We also grouped patients according to their serum B concentration: ≥ 200, < 200 pg/ml. B levels were not correlated with PSQI scores, whereas significant correlation was found between vitamin D and total PSQI scores and daytime sleepiness. Total PSQI score, sleep disorders and daytime sleepiness sub-scores were statistically high in patients with serum D vitamin levels below 20 ng/ml. Sleep efficiency was found lower in patients with serum B levels below 200 pg/ml. B may have a positive role on effective sleep. More importantly, we suggest that vitamin D is protective against sleep disorders and poor sleep, it may also improve daytime activities.

Patients with autosomal recessive HIES are at an increased risk for infections and malignancies. SCC should be considered in the differential diagnosis of the patients presenting with recurrent middle ear infections and immunodeficiency.

Giriş: Deri Prik testi (DPT), aeroallerjenler, besinler, ilaçlar ile oluşan klinik reaktiviteyi doğrulamada sıklıkla kullanılır. Çalışmamızın amacı kliniğimize başvuran hastalar arasında allerjen duyarlılığının güncel dağılımını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2014-Aralık 2014 tarihleri arasında kliniğimize atopi şüphesi ile başvuran ve deri testi yapılan 2512 hastanın deri testi sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi. Ev tozu, küfler, polenler; besinlerden süt, yumurta, buğday, fıstık ve lateks ile test yapıldı. Yaşlarına göre 2 yaş ve altındakiler grup I, 3-5 yaş aralığındakiler grup II, 6-12 yaş aralığındakiler grup III, 12 yaşından büyükler grup IV olarak sınıflandırıldı. Yaş gruplarına, cinsiyete, aylara göre deri testi sonuçları incelendi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 2512 hastanın 1068'i (%42.5) kızdı. Hastalarımızın 1058'inde (%42.3) en az bir deri testi pozitifti. Kızlarda deri testinde %38.4, erkeklerde %44.8 oranında pozitiflik saptandı. Çalışmamızda çoklu allerjen duyarlılığı oranı %93 idi. Aeroallerjenlerden ev tozu akarlarını [Dermatophagoides pteronyssinus (%73.8) ve Dermatophagoides farinae (%71.6)], küf (%23.4) ve hububat-ot karışımı (%23.8) izledi. Besin grubundan en fazla yumurta (%3.8) ve süt (%3.1) ile duyarlılık belirlendi. Lateks ile reaksiyon hiçbir hastamızda saptanmadı. Yaş gruplarından en fazla grup III'te (%50.4) pozitiflik sonuç saptandı. Aylara göre değerlendirildiğinde aeroallerjenlerden polenlere daha çok Mayıs, Haziran; küflere Mayıs, Eylül ayında; ev tozlarına ise yıl boyu benzer oranlarda reaksiyon tespit edildi. Sonuç: Deri prik testi allerjen duyarlılığı belirlemede uygulanabilecek pratik bir yöntemdir.

Our results show that mutations in southeast Turkey could be different from those in the rest of the world and molecular genetic tests are an important tool for early confirmed diagnosis of XLA.