Gelişen teknoloji ve pazar ortamı, işletmelerin rekabet koşullarında geri kalmamak amacıyla maliyetleme sistemlerine verdikleri önemi arttırmıştır. Geleneksel maliyetleme sistemleri otomasyonun artmasıyla birlikte yeterli bilgiyi işletme yöneticilerine sağlayamamıştır. Bu sebeple 1980lerden itibaren yeni maliyetleme yöntemi arayışına girilmiştir. Faaliyete Dayalı Maliyetleme (FDM) sistemi bu arayışın parçalarından birisidir. Ancak daha sonra FDM'nin bazı eksiklikleri nedeniyle Alman Maliyet Muhasebesi (Grenzplankostenrechnung-GPK) ile "Faaliyete Dayalı Maliyetleme" sistemlerinin birleşmesiyle, maliyet dağıtımında kaynaklara odaklanan ve atıl kapasiteyi dikkate alan "Kaynak Tüketim Muhasebesi" (KTM) ortaya çıkmıştır. Çalışmamızda seramik üretimi yapan bir işletmede faaliyete dayalı maliyetleme ve kaynak tüketim muhasebesinin uygulanarak ortaya çıkan maliyetler karşılaştırılmıştır. Böylece üretilen ürünlerin gerçek maliyetleri belirlenmeye çalışılmıştır. Analizler sonucunda üretilen ürünler incelendiğinde atıl kapasite farkının en çok yer karosunda ortaya çıktığı belirlenmiştir.
ÖZSon yıllarda yaşanan denetim skandalları muhasebe eğitiminin önemini ortaya koymuştur. Muhasebe dünyasında yalnızca kayıt tutan çalışanlardan çok, iyi eğitimli, sektörü bilen, etik değerlere bağlı, donanımlı işgücüne ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye'de lisans seviyesinde İktisadi ve İdari Bilimler fakülteleri ve İşletme fakültelerinde verilen muhasebe eğitimi uygulamadan uzak teorik şekilde yapılmaktadır. Yükseköğretimdeki yeni eğitim kurumlarından olan Uygulamalı Bilimler Yüksekokulları belirli alanlarda öğrenci yetiştiren, ağırlıklı yabancı dil eğitimi ve zorunlu yaz stajları ya da iş başında eğitim programı ile sektörle işbirliği halinde pratik eğitim almış öğrenciler yetiştirmektedir. Bu çalışmanın amacı; Uygulamalı Bilimler Yüksekokulları (UBYO) ve Uygulamalı Bilimler Fakültelerinde (UBF) Muhasebe bölümlerindeki ders programları incelenerek, muhasebe derslerinin ders kredisi ve ders sayısı açısından yeterliliğini ölçmek ve uluslararası muhsebe eğitimi standartları bağlamında muhasebe eğitimine katkısını ortaya koymaktır. ABSTRACTIn recent years audit scandals have revealed the importance of accounting education. In the world of accounting there is a need for a well-educated, sector aware, ethically-equipped, well-trained labour force rather than employees keeping records. Accounting education at bachelor's level is given at the faculty of economics and administrative sciences or faculty of business administration in universities in Turkey. The School of Applied Sciences, which are one of the new educational institutions in higher education, educates students who train students in certain fields and who have received practical training in cooperation with the sector through predominantly foreign language education and compulsory summer internships or on-the-job training program. The aim of this study is to examine the curriculum of Accounting Departments of the Schools of Applied Sciences (UBYO) and Faculties of Applied Sciences (UBF), to measure the adequacy of accounting courses in terms of course credits and number of courses and to reveal its contribution to accounting education in the context of international accounting education standards.
Çalışmanın amacı Uşak'ta mali müşavirlik yapan kadınların hayat anlatılarından yola çıkarak taşradaki farklı kadınlık hallerini, farklı iktidar ilişkisellikleri açısından değerlendirmektir. Taşra gündelik hayatın dar bir alana hapsolduğu, bu nedenle mikro-iktidar ilişkilerinin daha hissedilir olduğu bir mekâna tekabül etmektedir. Toplumsal hafıza ise mekân, grup ve zaman arasındaki etkileşimin ürünüdür. Çalışma kapsamında hegemonik erkeklik değerlerinin taşrada farklı kadınlıkları nasıl inşa ettiği sorusundan hareketle Uşak'ta mali müşavir olan beş kadınla yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Çalışma mali müşavir kadınların meslekte ilerleyebilmek için erkek hegemonyasının ürettiği dili benimseme yöntemini tercih ettikleri sonucuna ulaşmıştır.
ÖzBu çalışmada Borsa Đstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi'nde (XKURY), endeksin hesaplandığı 2007 yılından bu yana işlem gören beş şirketin 2007-2014 yılları arasındaki finansal performansları, kurumsal derecelendirme notlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda, işletmelere ait finansal oranlar (likidite oranları, mali yapı oranları, faaliyet oranları, karlılık oranları) hesaplanmıştır. Đşletmelerin finansal performansları Gri Đlişkisel Analiz (GĐA) yöntemi kullanılarak sıralanmıştır. Elde edilen bulgular, beş şirketin kurumsal derecelendirme notlarındaki sıralamaları ile karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda; söz konusu şirketlerin kurumsal yönetim notları sıralamaları ile finansal performans sıralamaları arasında bir bağıntı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. AbstractIn this study, the aim is to measure and compare financial performance of five companies with corporate governance ratings in Đstanbul Stock Exchange Corporate Governance Index between the years of 2007-2014. In this context, financial ratios of companies (liquidity ratios, financial structure ratios, operational ratios and profitability ratios) were calculated. Financial ratios of companies were aligned using Grey Relational Analysis. Results were compared to aligned corporate governance ratings of five companies. As a result of this study; it has been reached there was no correlation between corporate governance ratings rankings and financial performance rankings of these five companies.
With the effect of globalization, businesses need to survive by becoming resistant to competition. Traditional costing methods have been insufficient in the face of needs of businesses to increase their profitability. The purpose of the constraints theory that emerged for these reasons, is to identify and eliminate the constraints that will prevent businesses from operating efficiently. In this context, the theory of constraints is discussed and the basic principles of this theory are emphasized in the study. In this study, it is aimed to determine the optimum production amount by using the constraints theory. Thus, the current profitability of the business is observed after the constraints theory is applied. In practice, the production process of a wine producing enterprise has been examined and analyzed with the basic principles of constraints theory. As a result of the study, it was determined that the optimum product mix of the enterprise is 3000 bottles of white and 836 bottles of red wine according to the constraints theory. While the company made a profit of 93.736 TL with this production method, it was determined that the profitability of the enterprise increased according to the traditional approach.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.