Amaç: Konjenital diyafragma hernisi (KDH), diyafragmanın gelişimsel kusuru olup nadir görülmektedir. Batın içi organların göğüs boşluğuna fıtıklaşmaıs sonucu gelişen akciğer hipoplazisinin şiddeti hastaların prognozunda temel etkendir. Biz bu çalışmamızda, son 10 yıllık süreçte KDH vakalarımızla ilgili deneyimimizi ve mortalite ile ilgili faktörleri değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Ocak 2012-Aralık 2021 tarihleri arasında KDH tanısı ile yatırılan hastaları retrospektif olarak inceledik. Hastaların demografik özellikleri ile klinik izlem bilgilerini değerlendirip, mortalite üzerinde etkili olan faktörleri inceledik.
Bulgular: Toplam 37 KDH’li hastamızdan, 22’sinin exitus olduğun tespit ettik. 19 hastamız başka merkezlerde doğup, tarafımıza sevk edilmişti. Ayrıca 19 hastamızın prenatal tanısı yoktu. Hastalardan 12’si opere edilmeden ilk saatlerde exitus oldu. Exitus olan grupta ek anomali oranı [n=13 (%59.1), n=1 (%6.7) sırasıyla (p=0.002)] istatiksel olarak daha fazlaydı. Opere edilen 25 hastamızdan 15’i taburcu edildi. Opere edilenlerden exitus olan grupta, pulmoner hipertansiyon gelişen hasta sayısı [n=9 (%90), n=4 (%26.7) sırasıyla (p=0.005)] istatiksel olarak daha fazlaydı.
Sonuç: Pulmoner hipertansiyon ve ek anomali KDH hastalarında mortalite ile ilişkilidir. Bu hastaların doğumlarının uygun merkezde olması ve deneyimli ekiplerce takip ve tedavilerinin yapılması da önemlidir.
Objective:
We aimed to evaluate the efficacy of combined (ibuprofen+paracetamol) medical therapy in cases of persistent haemodynamically significant patent ductus arteriosus that are resistant to standard medical monotherapy (ibuprofen and/or paracetamol) in this retrospective multi-centre study.
Methods:
The combined therapy included the administration of 15mg/kg/dose of paracetamol every 6 h for 3 days and ibuprofen at an initial dose of 10mg/kg/dose followed by 5 mg/kg/dose every 24 h. After 2 days following the administration of the last dose, the researchers evaluated the efficacy of combined treatment by conducting an echocardiographic examination.
Results:
Of all 42 patients who received combined therapy, 37 (88.1%) patients exhibited closure of the haemodynamically significant patent ductus arteriosus without requiring surgical ligation. Patients who did not respond to combined therapy had a higher mean birth weight and gestational age compared to those who responded (p < 0.05).
Conclusion:
The researchers believe the success of ibuprofen and paracetamol in haemodynamically significant patent ductus arteriosus treatment may be due to their synergistic efficacy and inhibition of the prostaglandin synthesis pathway through different enzymes. The results of our retrospective trial suggest that combination therapy with paracetamol and ibuprofen can be attempted when monotherapy is unsuccessful in treating haemodynamically significant patent ductus arteriosus, especially in centres without a surgical department.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.