Gebeliğinde major travma yaşayan kadınlarda hem maternal hem de fetal mortalite artmıştır. Ancak gebelikteki minör travma ile kötü perinatal sonuçlar arasında ilişki olup olmadığı bilinmemektedir. Bu çalışmada gebelikte minör travmaya maruz kalma sıklığı ve gebelikte minör travmaya maruziyetin gebelik sonuçlarına etkisi araştırıldı.Yöntemler: Ocak 2013-Aralık 2014 tarihleri arasında Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi kadın doğum acil servisine başvuran 105727 hasta verisi incelendi. Hastalardan gebe olan ve gebeliğinde minör travma öyküsü olan 283 (%0,3) gebe çalışmaya dahil edildi. Gebelerin demografik özellikleri tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerle belirlendi. Çalışma grubumuzdaki gebelerden hastanemizde takip edilen ve doğum yapan 188 hastanın bilgilerine ulaşıldı. Bu gebelerin antenatal komplikasyonlar ve gebelik sonuçları incelendi.Bulgular: Çalışma periyodunda hastanemiz acil servisine başvuran 105727 kadından 283'ü (%0,3) gebe ve acile başvuru nedeni minör travma idi. Sıklık sırasına göre minör travmalar ev içi kazalar (%81,3), aile içi şiddet (%9,9) ve trafik kazaları (%8,8) olarak bulundu. Bu gebelerden hastanemizde takip edilen ve doğuran 188 hastanın verileri incelendiğinde en sık saptanan komplikasyon preterm doğum olarak bulundu (%15,4). Sonuç: Ev içi kazalar ve aile içi şiddet gebelikte minör travmaların en sık nedenleridir. Gebelerde özellikle 2. trimesterde minör travma riski daha fazla bulunmuştur. Gebeliği sırasında minör travmaya maruz kalan gebelerde preterm doğum riski artmıştır. Bu gebeler preterm eylem ve doğum riski konusunda bilgilendirilmeli ve gebelik takiplerini daha dikkatli yaptırmaları önerilmelidir.

Cinsel saldırı mağdurlarının sosyodemografik özellikleri, saldırı çeşidi, adli muayene bulguları ve aralarındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Çalışmada, Etlik Zübeyde Hanım Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi Acil Servisi'ne 1 Ocak 2014-30 Kasım 2017 tarihleri arasında adli makamlarca cinsel saldırı şüphesiyle gönderilen 18 yaş ve üzerindeki bireylerin geriye dönük bir şekilde incelenmesi esas alınmıştır. Hasta dosyaları ve adli raporları araştırmacılar tarafından tasarlanan bir form aracılığıyla değerlendirilmiştir. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Çalışma kapsamında bildirilen 92 bireyden, araştırmacılar tarafından belirlenen kriterleri sağlayan 80 olgu çalışmaya dâhil edilmiştir. Bildirilen bireylerin tamamının kadın olduğu, %31,3'ünün ise bekâr olduğu saptanmıştır. Minimum yaşın 18, maksimum yaşın 68 ve ortalama yaşın 28,21±10,15 yıl olduğu belirlenmiştir. Cinsel saldırıların %56,2'sinin failin evinde veya aracında gerçekleştiği, bireylerin %32,5'inin saldırıdan 48 saat sonra bildirim yaptığı görülmüştür. Bireylerin %70'inde failin tanıdık, %10'unda failin birden fazla olduğu saptanmıştır. Mağdurların %85'i ile muayene öncesinde psikolojik ilkyardım görüşmesinin yapıldığı belirlenmiştir. Bu çalışmanın bulguları, evli mağdurların daha fazla tekrarlayan saldırıya, bekâr mağdurların ise daha yüksek düzeyde penetrasyon bulgusuna sahip olduğunu ortaya koymuştur. Yabancıya göre tanıdık saldırgan mağduru olmanın daha yüksek düzeyde tekrarlayan saldırı ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Mağdurun yaşının cinsel saldırı çeşidi ve muayene bulgularıyla ilişkisiz olduğu belirlemiştir. S So on nu uç ç: : Cinsel saldırı vakalarının gözden kaçırılması, mağdura ihtiyacı olan yardımı sunamama, şiddetin tekrar etmesine hatta dozajının artmasına neden olabilmektedir. Acil servisler cinsel şiddeti belgelendirme ve önlemede kilit role sahip kurumlardan biridir. Bulgular, cinsel saldırılarda faillerin sıklıkla mağdurların tanıdığı kişiler olduğunu, evli mağdurların bekârlara göre daha yüksek oranda tekrarlayan saldırıya maruz kaldığını ortaya koyması açısından önemlidir. Adli muayene işleminin multidisipliner yaklaşımla ele alınması, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanmasının yanı sıra muayene sonrası mağdurun yaşamını planlamasına yardımcı olacaktır.