Tarihte olduğu gibi günümüzde de milyonlarca müslüman, gayrimüslimlerin hâkimiyeti altında yaşamaktadır. Ancak günümüzde bu, geçmişle karşılaştırılması mümkün olmayan bir niceliğe ulaşmıştır. Müslümanlar, refah içinde özgürce yaşadıkları ülkelere sahip oldukları dönemlerde, değişik gerekçelerle gayrimüslimlerin hâkimiyetini meşru görmeye yanaşmamışlar; ancak tarihsel gerçeklik siyasi ve ekonomik açıdan onlardan yüz çevirmeye başladıkça, onlar da bunun bazı İslami prensiplere riayet etmek şartıyla mümkün olabileceğini düşünmeye başlamışlardır. Makalemizde, konunun fıkıh literatüründe nasıl ele alındığını incelemek suretiyle gayrimüslim ülkelerde yaşayan müslümanları bir nebze olsun aydınlatmayı ve problemin çözümüne katkı sağlamayı umuyoruz.
Bilindiği üzere, istikbâl-i kıble namazın şartlarından biridir. Allah Teâlâ Bakara sûresinin 144. âyetinde "
Bazı hadislerde sadakaların Hz. Peygamber'e ve âline helal olmadığından söz edilmiş; yine aynı rivayetlerin bir kısmında "Sadakalar ancak insanların kirleridir" denilerek sadakaların kir olduğu ifade edilmiştir. Bu iki hususun bir arada zikredilmesini dikkate alan pek çok âlim, sadakaların Hz. Peygamber ve âline "kir olduğu için" haram kılındığını savunmuş; buna karşın, kir olan bir şeyin herkese değil de sadece Hz. Peygamber ve âline haram kılınmasının izah edilemeyişi bu âlimleri şeref ve kire liyakat bakımından insanları sınıflara ayırmaya sevk etmiştir. Anlamlarından birisi "temizlik" olan zekat da verilmesinin dini bir vecibe oluşu itibariyle diğerlerinden ayrılan bir sadaka türüdür. Bu açıdan bakıldığında temel iki problem ortaya çıkar: Birinci problem, zihnin sadaka ile kir arasında bir irtibat kuramayışıdır. İkinci problem, şeref ve üstünlüğü herkesin kazanıp kaybedebildiği bir özellik olarak objektif kriterlere bağlayan İslam ile; kazanılamayan ve kaybedil(e)meyen bir özellik olarak kana bağlayan kültürel şeref anlayışının bağdaştırılamamasıdır. Sadaka ile kir arasında hakiki manada bir ilişkinin kurulamayışı, sadakanın kir olduğuna dair ifadelerin Hz. Peygamber tarafından hangi anlamda ve ne maksatla kullanıldığının tespitini gerekli kıldığı kadar; zekatın helalliği ve haramlığı gibi fıkhî bir hükmün ortaçağ Arap kültüründe görülen üstünlük anlayışına bağlanmasının ne kadar makul ve meşru olduğunun tespitini de gerekli kılmaktadır. İslam hukuk literatürü, mezkur görüş kadar öne çıkmayıp kenarda kalan ama sorunu problemsiz ve çelişkisiz bir şekilde çözen içtihatlara sahiptir. Makalemizde konuyla ilgili görüşler karşılaştırılarak zekatın kir olmadığı, dolayısıyla sözde kir olan zekata liyakat açısından insanları tasnif etmenin ve Hz. Peygamber'in soyundan gelenler için onun vefatından sonra özel hükümler benimsemenin anlamsız ve gereksiz olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Öz Mezhep değiştirme İslam tarihinde zaman zaman karş laş lan bir olgudur. S radan kimselerin mezhep değiştirmesinin çoğu zaman sadece kendilerini ilgilendiren birtak m sonuçlar olurken yöneticilerin mezhep değiştirmesinin sadece kendilerini değil yönettikleri devleti ve toplumu da ilgilendiren sonuçlar olur. Eyyûbî Hanedan 'na mensup olan el-Melikü'l-Muazzam İsa'n n, ailesinin mezhebi olan Şafiiliği terk ederek Hanefîleşmesi de bu bak mdan üzerinde durulmas gereken bir süreçtir. el-Melikü'l-Muazzam' n neden, ne zaman ve hangi saiklerle Hanefi mezhebine geçtiği ya da bu geçişten sonraki sürecin nas l tecelli ettiğiyle ilgili kaynaklarda doyurucu ve somut bilgiler mevcut değildir. el-Melikü'l-Muazzam' n Hanefiliği tercih etmesi ailesinin yan nda diğer mezheplere mensup bilginler taraf ndan da hoş karş lanmam ş; bu tepkisel durum, onun Hanefîleşme serüveninin yanl ş alg lanmas na sebep olduğu gibi, Hanefilere göre meşru olan baz icraatlar n n da "taassup" olarak gösterilmesini beraberinde getirmiştir. Hanefi mezhebinde devlet başkan na tan nan yetkilerin daha geniş olmas ndan faydalanarak savaş dönemlerinde ek vergiler koymas , Hanefilerce caiz görülen baz içki türlerinin içilmesini ve al n p sat lmas n serbest b rakmas , yapt ğ atamalarda ve açm ş olduğu yeni medreselerde Hanefiler lehine tav r koymas onun tart ş lan icraatlar ndan baz lar d r. Bu makalede onun Hanefîleşmesindeki en önemli etkenler üzerinde durulacak ve taassup olarak gösterilen baz tav r ve icraatlar n n gerçekten böyle olup olmad ğ irdelenecektir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.