Örgütlerin itibarı kapsamında söylem, karar ve eylem tutarlılığı çok önemlidir. Örgütlerden sözleri paralelinde eyleme geçmeleri diğer bir deyişle söz verdikleri şeyleri tutmaları beklenir. Örgütlerin var olma sürecinde söyledikleri ile hayata geçirdikleri arasında tezatlıklar olabilmekte ve oluşan bu paradoksal durum örgütsel uyumsuzluk olarak tanımlanmaktadır. Örgütlerde örgütsel uyumsuzluğun istenmeyen neticelerinin bertaraf edilmesinde kullanılabilecek araçlardan biri etik davranışları yaygınlaştırmaktır. Örgütlerde etik temsilcileri olarak bilinen iç denetim birimlerinden beklenen fonksiyonlardan biri de budur. İç denetimin örgütün içinden bir birim olması onu örgütün diğer birimlerini daha kolay etkileme bakımından etkin hale getirir. İç denetçilerin veya iç denetim birimlerinin özerklikleri, tarafsız ve bağımsız çalışmaları dolayısıyla fazladır. İç denetçiler, örgütsel yaptırımlar/tehditler konusunda daha az baskı altındadır ve dolayısıyla örgütün politikalarını daha fazla etkileyebilirler. Ahlaki davranışların benimsenmesinde iç denetçilerden aktif olarak rol almaları istenir ve sessiz kalmamaları, ahlaki olmayan bir iradeyi benimsememeleri de beklenir. Bu, örgütlerde etik savunucusu olan iç denetçilerin ahlaki duruşlarıyla ilgili bir sorumluluğudur. Örgütün ahlaki aktörlerinden biri olan iç denetçiler, etik rolleri ön plana çıkararak bir kuruluşun söylem, karar ve eylemleri arasındaki çelişkileri azaltabilir. Bu makale, örgütsel uyumsuzluğun önünde bir savunma hattı oluşturabilecek iç denetim birimlerine yönelik bir yorum sunmaktadır. Örgütlerde olumsuz örgütsel davranışlar sergilenmesine neden olabilen örgütsel uyumsuzluk çerçevesinde iç denetim birimlerinin sorumluluklarına dair çalışmaların sınırlı olması nedeniyle bu kapsamda yapılacak çalışmaların alana katkı getireceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda mevcut çalışma, örgütsel uyumsuzluk modelini teorik olarak açıklamayı ve örgütsel uyumsuzluk sürecini önlemede iç denetim birimlerinin rolü ve duruşları hakkında bazı çıkarımlarda bulunmayı amaçlamaktadır.
Yönetişim, yönetimin kurumsal amaçlara ulaşmaya yönelik uygulamaya aldığı süreç ve yapıların bütünüdür ve kurumda üst yönetimin birincil ve öncelikli sorumluluklarından birisidir. Bu çalışmada, yönetişim konusundaki çeşitli çalışmalardan istifade edilerek özellikle kamu kurumlarında yönetişim olgunluk seviyesini ölçebilecek bir ölçeğin Türk kültürüne ve Türkçeye uyarlanması hedeflenmektedir. Yönetişim kavramı üzerinde araştırmalar ve tartışmaların çokça yapıldığı bir konu olmakla birlikte; yönetişim olgunluk kavramı yazında daha az ilgi çekmiş bir konudur. Yönetişim kavramı son yıllarda daha fazla incelenmesinin temel nedeni bu kavramın uygulamalarının örgütlere kattığı değerin daha fazla farkına varılmasıdır. Bir örgütte yönetişim olgunluk seviyesinin belirlenmesi sahip olduğu yapı, süreç ve sistemlerin yönetişim açısından hangi düzeyde olduğunu ortaya koymak ve gelişim için yapılabilecekleri belirlemek için son derece önemlidir. Bunu yapabilmek için örgüt bir yönetişim olgunluk modeline ihtiyaç duymaktadır. Bunun için yayımlanmış olgunluk modelleri kullanılabilir, bununla birlikte, yapılan literatür araştırmasında, Türkçe literatürde kurumların süreç etkinliğini veya yönetişimin boyutlarını ayrı ayrı inceleyen muhtelif çalışmalar olsa da, yönetişimin boyutlarına odaklanan ve doğrudan kamu kurumlarında kullanılabilecek bütünsel bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın asıl amacı, kamu kurumlarında yönetişim olgunluğunu ölçmede kullanılabilecek bir model geliştirmektir: Öncelikle kapsamlı bir literatür taraması yapılmış, ardından çeşitli olgunluk modelleri incelenerek örgütlerde yönetişim olgunluk düzeyini ölçmeye yönelik çeşitli modellerden derlenen ölçek Türk kültürüne uyarlanmıştır. Çalışmanın alana katkısı; kamu kurumlarında kurumsal yönetim olgunluk seviyelerinin daha iyi seviyeye ulaştırabilmek için yapılması gerekenler konusunda rehberlik sağlamasıdır.
Örgütlerin itibarı kapsamında söylem, karar ve eylem tutarlılığı çok önemlidir. Örgütlerden sözleri paralelinde eyleme geçmeleri diğer bir deyişle söz verdikleri şeyleri tutmaları beklenir. Örgütlerin var olma sürecinde söyledikleri ile hayata geçirdikleri arasında tezatlıklar olabilmekte ve oluşan bu paradoksal durum örgütsel uyumsuzluk olarak tanımlanmaktadır. Örgütlerde örgütsel uyumsuzluğun istenmeyen neticelerinin bertaraf edilmesinde kullanılabilecek araçlardan biri etik davranışları yaygınlaştırmaktır. Örgütlerde etik temsilcileri olarak bilinen iç denetim birimlerinden beklenen fonksiyonlardan biri de budur. Örgütün ahlaki aktörlerinden biri olan iç denetçiler, etik rolleri ön plana çıkararak bir kuruluşun söylem, karar ve eylemleri arasındaki çelişkileri azaltabilir. Bu makale, örgütsel uyumsuzluğun önünde bir savunma hattı oluşturabilecek iç denetim birimlerine yönelik bir yorum sunmaktadır. Örgütlerde olumsuz örgütsel davranışlar sergilenmesine neden olabilen örgütsel uyumsuzluk çerçevesinde iç denetim birimlerinin sorumluluklarına dair çalışmaların sınırlı olması nedeniyle bu kapsamda yapılacak çalışmaların alana katkı getireceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda mevcut çalışma, örgütsel uyumsuzluk modelini teorik olarak açıklamayı ve örgütsel uyumsuzluk sürecini önlemede iç denetim birimlerinin rolü ve duruşları hakkında bazı çıkarımlarda bulunmayı amaçlamaktadır.
Savunma ihtiyaçlarının çok farklı olması, değişen konseptler muvacehesinde giderek karmaşıklaşması, tedarikçilerinin çeşitlenmesi ve tüm bu ve buna benzer faktörlerin maliyetlere yansıması, kaynakların etkili ekonomik ve verimli kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Kaynakları etkili kullanabilmenin yolu ise ihtiyaçların doğru tanımlanmasından geçmektedir. Bir savunma projesi geliştirilirken; performans, süre ve maliyet hedeflerinin tamamı gerçekleştirilmiş olsa da ihtiyaç doğru belirlenmemişse ve tanımlanmamışsa kaynakların etkili kullanımından söz etmek mümkün değildir. İç denetim, kaynakların etkili ekonomik ve verimli kullanılması için süreçlerin risk, kontrol ve yönetişim üçlemesi perspektifinden değerlendirilmesi ve yöneticilere stratejik bakış açısı sunması ile örgüt için temel destek fonksiyonudur. Bu çalışmanın amacı; iç denetim fonksiyonunun savunma projelerinin ihtiyaç belirleme sürecini risk odaklı yaklaşım ile nasıl denetleyebileceğini ortaya koyabilmektir. Bu çalışmada öncelikle doküman analiz yöntemiyle uluslararası uygulamalardan da istifade etmek suretiyle savunma sistemleri ihtiyacının nasıl belirlendiği incelenmekte, risk odaklı iç denetim yaklaşımının özellikleri anlatılmakta müteakiben de ihtiyaç belirleme sürecinin riskleri, kontrolleri ve bu kontrollerin nasıl test edileceği sistem denetimi yaklaşımıyla analiz edilmekte, sonuç ve önerilerde bulunulmaktadır. Çalışmada ayrıca çeşitli savunma projelerinin yürütülmesi esnasında elde edilen kazanımlardan ve derslerden de istifade edilmektedir.
Purpose –The objective of this study is to apply Statistical Process Control (SPC) system to the cog wheel production. Continuous quality improvement of manufactured products is a fundamental assumption of Just in Time (JIT) manufacturing. One of the tools to achieve JIT quality through the elimination of variability is Statistical Process Control (SPC). Statistical Process Control is a powerful collection of problem-solving tools in achieving quality about process stability and improving capability through the reduction of variability.Variation can be significantly reduced by the help of statistical process control. This study is aimed at examining the added value of Statistical Process Control (SPC) in terms of quality when applied in production lines. Design\methodology\approach –The scope of this study is to examine gear wheel production process in the X jeep factory. Before this study was carried out, there was no work on SPC in this factory. First of all the main problem in the gearboxes was understood and the ways for solving the main problem was explained.Findings –It was found out that SPC is not only a simple control method to determine defectiveproduction but also it is a method for blocking defective production. Discussion –Statistical Process Control (SPC) is the most widely used and effective tool that keeps under control of variability in the process.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.