Öz Mevlânâ"nın Mesnevî eseri üzerine şimdiye kadar çok sayıda çalışma yapıldığı açıktır. Bu konuda yapılan çalışmalar daha çok Mevlânâ"nın anlattığı hikâyeler üzerinden onun varlığa, hayata, insana, aşka, tasavvufa, ölüme ve benzeri birçok felsefî ve tasavvufî kavrama bakışı üzerinde yoğunlaşmıştır. Anlatıcı olarak Mevlânâ"nın Mesnevî"de poetik bir bakışının olup olmadığı konusu üzerindeyse çok az durulmuştur. Bu çalışma ile Mesnevî"de şairin kendi eserini tanımlaması, onu tenkit edenlere karşı savunması, anlatıcının okuyucu ve dinleyicileri karşısında takındığı tavır gibi konular üzerinde durulmuştur. Mesnevî"de çok sayıda poetik unsurun bulunduğu, klasik dönemde de şair ve yazarların bugünün anlayışıyla "eser savunması" yapmak durumunda kaldıkları gerçeği onun eserinde tespit edilen beyitlerle ortaya konmuştur.
ÖzMesnevî"nin ilk on sekiz beytinin bizzat Mevlânâ tarafından yazıldığı kabul edilir. Eserin geri kalan kısmı ise, farklı zamanlarda ve farklı mekânlarda Mevlânâ tarafından söylenmiş ve Hüsameddin Çelebi tarafından da yazıya geçirilmiştir. Yazıya geçirilen kısım daha sonra Mevlânâ"nın kendisi tarafından da düzenlenmiştir.Mevlânâ üzerine şimdiye kadar Türkçe olarak yapılan çalışmalar daha çok onun gönül adamlığı tarafına yoğunlaşmıştır. Mevlânâ"nın eserlerinin edebî özelliklerine ilişkin çalışmalar ise daha az sayıda olmuş ve onun bu özelliği geri planda kalmıştır.Mevlânâ, kendisinden önceki yazılı ve sözlü birikimden yararlanmış bir kimse olduğundan, onun Mesnevî"si bir bakıma anlatı geleneğimizin hafızası konumundadır. Mesnevî"de anlatılan hikâyelerin, daha önce bilinen hikâyeler olması, bu eserin özgünlüğü açısından bir kusur sayılamaz. Bir anlatıcı olarak Mevlânâ, çoğunlukla aşina olduğumuz hikâyeleri kendi bakışıyla yeniden yorumlayarak anlatır. Onun anlattığı hikâyeler içerisinde, daha önce kitaplara geçmiş olanlar bulunduğu gibi halk arasında sözlü kültür olarak anlatıla gelenler de vardır.Bir eserin daha iyi anlaşılabilmesi için, o eserin kaynaklarının da bilinmesi gereklidir. Mesnevî"nin kaynakları arasında başlıca Kur"an-ı Kerim, Hz. Peygamber"in hadisleri, İslâm tasavvuf geleneği, Yunan, Hint, Arap, Fars ve Türk hikâye gelenekleri bulunmaktadır. Mevlânâ"nın kendisi hikâye ederken bu kaynakların bazılarını doğrudan dile getirmektedir. Onun eseri üzerine çalışma yapanların dikkat çektiği önemli hususlardan birisi şudur: Çok az edip onun kadar halk diline yakınlaşmıştır. AbstractThe first eighteen of the Masnawi are considered to be written by Mevlânâ. The rest of the work was told by Mevlana at different times and in different places and written by Husameddin Celebi. The article was later edited by Mevlana.The studies conducted on Mevlana so far in Turkish mostly focused on his volunteer side. Studies on the literary characteristics of Mevlana's works were less numerous, and this feature remained in the background.Mevlana's Masnawi is in a sense, the memory of our tradition of narrative, as he is a beneficiary of the previous written and oral accumulation. The fact that stories told in Masnawis are previously known stories cannot be considered a defect in terms of the authenticity of this work. As a narrator, Mevlana describes the stories we are often familiar with in his own view. Among the stories he narrates, there are some who have been mentioned in oral texts as well as those who have passed books before.In order for a work to be understood better, it is necessary to know the sources of that work. Among the sources of Masnawi are the Quran, the hadiths of the Prophet, Islamic sufi tradition, Greek, Indian, Arab, Persian and Turkish story traditions are available. Mevlana himself narrates some of these resources while narrating himself. One of the important points that draw attention to those who study on his work is: Very little like her approached folk language.
Bu yönüyle bu şiiri okuduğumuzda her birimiz kendi çocukluğumuzu görebiliriz.
Öğrencileri ve onunla tanışan kişilerin "sert mizaca sahip bir kişi" olarak tarif ettikleri Mehmet Nazif Şahinoğlu, 1936 yılında Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinin Güney (Esentepe) Köyünde dünyaya gelmiştir. İlkokulu İstanbul'da dışarıdan okuduktan sonra, sırasıyla 1959 yılında Pertevniyal Lisesinden ve 1960 yılında da İmam-Hatip Lisesinden mezun olmuştur. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Arap-Fars Filolojisinden mezun olduktan sonra İstanbul'da seçkin hocalardan dini ilimler konusunda dersler almıştır. 1964 senesinde, akademik hayatının 29 yılını geçireceği Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde göreve başlamıştır. Doktorasını burada tamamlamış ve askerlik vazifesinden sonra bir yıl İran'da, iki yıla yakın Fransa'da kalmıştır. 1979'da Amerika Birleşik Devletleri'nde Michigan Üniversitesi'nde altı ay süreyle görev yapmıştır. Otuzu aşkın ansiklopedi maddesi kaleme alan Nazif Şahinoğlu Hoca, 1983 yılında profesör olmasına rağmen bu kadroya ataması ancak üç yıl sonra yapılmıştır. Şahinoğlu, Atatürk Üniversitesi'nden ayrıldıktan sonra 1994 yılında Kırıkkale Üniversitesi'ne geçti. Türkiye'de siyasette, akademide ve toplumsal hayatta acı hadiselerin yaşandığı 28 Şubat postmodern darbesi döneminde Kırıkkale Üniversitesi rektörü Beşir Atalay'ın emekliliğe mecbur edilmesi sonucunda, Nazif Şahinoğlu da 1999 yılında emekliliğe ayrılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.