The aim of the study includes whether the relationship between the fear of missing out and social media addictions due to the use of social media during the COVID-19 process of undergraduate students at the university differs significantly according to the variables of gender, age, faculty, duration of social media use and social media use purposes. In this study, which is based on the relational scanning model, the sample group consisted of 589 undergraduate students studying at various universities in Turkey in the 2020-2021 academic semesters, and data were collected through an online questionnaire. From data collection tools; The Fear of Missing out Scale (SSDS) adapted to Turkish by Aydın, Ünal, and Metintaş (2016) and the Social Media Addiction Scale-Adult Form (SMBÖ-YF) developed by Şahin and Yağcı (2017) were applied. In data analysis; "T-test", "Spearman Correlation", "Mann-Whitney U", "Kruskal-Wallis H" and "Tamhane's T2" tests and descriptive statistical analysis were used. As a result of the findings, it was determined that there is a positive significant relationship between students' fear of missing out on social media developments and their social media addictions. According to the research findings, conclusions and recommendations were given.

Programs focusing on health and nutrition help ensure children’s early development. Nutrition knowledge of families and teachers has a significant impact on children’s eating habits and dietary patterns. Recently, there is an increase in the number of daycare schools in North Cyprus, offering services between 8 AM to 6 PM and provide two main meals and two snacks during the day. This study was carried out to understand the nutrition-related knowledge of kindergarten teachers and mothers of children aged 2-5 and their attitudes towards nutrition, and find the deficiencies in the knowledge and attitude of both groups as they significantly impact dietary habits of children. The 121 participants from the Kyrenia District, Turkish Republic of North Cyprus were enrolled, 79 were educators in the kindergarten and 42 were mothers. It was observed that there is no statistically significant difference between mothers' and teacher's knowledge and attitude of the nutritional content of foods. Our study also showed that though mothers were educated and possessed knowledge of nutrients yet their attitudes did not reflect it. Our study revealed that the current knowledge status of teachers and caregivers, as well as their attitudes towards various aspects of diet, are not sufficient to lay the foundation of healthy eating.

Bu çalışmada, özel bir üniversitede çalışanların ortoreksiya nervoza eğilimlerinin antropometrik ölçümlerine etkisi incelenmiştir. Gereç ve Yöntemler: Araştırma evrenini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Girne ilçesinde özel bir üniversitede çalışan 25-65 yaş arasındaki bireyler oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi ise evreni temsil edecek 400 kişi (200 kadın, 200 erkek) ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma verileri Eylül-Aralık 2020 tarihleri arasında yüz yüze görüşülerek elde edilmiştir. Katılımcıların anket formu ile genel demografik bilgileri, ortorektik davranış değerlendirmesi için Ortoreksiya-15 (ORTO-15) Ölçeği kullanılmıştır. Taşınabilir vücut analiz cihazı ile antropometrik ölçümleri alınmıştır. Ayrıca esnemeyen mezür ile boy uzunluğu, bel çevresi ve kalça çevresi ölçümleri alınmıştır. Verilerin analizi için SPSS 26.0 paket programı kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların, ORTO-15 Ölçeği'nden aldıkları puan ortalamaları kadınların 36,6±3,4 puan ve erkeklerin 32,8±2,4 puandır. ORTO-15 kesim puanına göre kadınların %75,8'i, erkeklerin %72,2'si ortorektiktir. Kadın ve erkeklerin beden kitle indeksi (BKİ) ortalamalarına bakıldığında sırasıyla 28,68±2,05 kg/m 2 , 23,26±5,01 kg/m 2 'dir. Ortorektiklerin BKİ ortalaması 24,65±4,28 kg/m 2 'dir. Ortoreksiya eğilimli bireylerin, sağlıklı olan bireylere göre BKİ, bel çevresi, kalça çevresi, kas kütlesi ve sıvı miktarı daha düşük olmakla birlikte bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Katılımcıların antropometrik ölçümleri ile ORTO-15 puanının korelasyonuna bakıldığında; ORTO-15 puanı ile BKİ arasında pozitif yönde korelasyon bulunmuştur (r=0,102, p=0,035). Yağ yüzdesi ile ORTO-15 puanı arasında pozitif yönlü korelasyon bulunmuştur (r=0,056, p=0,049). Kas yüzdesi ORTO-15 puanı arasında negatif yönlü korelasyon bulunmuştur (r=-0,055, p=0,230). Sonuç: Bireylerin ortorektik davranışları arttıkça BKİ'leri azalmaktadır. Aynı zamanda kas kütleleri de azalmaktadır. Bu da kişilerde yeme davranışı bozukluğuna ve obsesif davranış eğilimine sebep olabilmektedir. Anah tar Ke li me ler: Obsesif davranış; beslenme bozuklukları; vücut ağırlıkları ve ölçüleri; üniversite çalışanları ABS TRACT Objective: In this study, the effect of orthorexia nervosa tendencies on anthropometric measurements of those working at a private university was investigated. Material and Methods: The population of the research consists of individuals between the ages of 25-65 working at a private university in the Kyrenia district of the Turkish Republic of Northern Cyprus. The research sample was carried out with 400 people (200 female, 200 male) to represent the universe. Study data were obtained through faceto-face interviews between September-December 2020. The general demographic information of the participants, Orthorexia-15 (ORTO-15) Scale were used to evaluate orthorexic behavior. Anthropometric measurements were made with a portable body analyzer. Also, height, waist circumference, and hip circumference measurements were taken with the non-stretch measure. SPSS 26.0 was used for d...

62 t has turned out to be clear as of late that the human intestinal microbiota assumes a critical part of keeping up wellbeing and in this way is an alluring focus for clinical medications. Researchers and clinicians have turned out to be progressively intrigued by surveying the capacity of probiotics and prebiotics to improve the wholesome status of malnourished kids, pregnant ladies, the elderly, and people with non-transmittable ail-Probiotics A AB BS S T TR RA AC CT T Probiotics contain microorganisms, the vast majority of which are microscopic organisms like the useful microbes that happen normally in the human gut. Probiotics have been generally examined in an assortment of gastrointestinal sicknesses. The most-contemplated species incorporate Lactobacillus, Bifidobacterium and Saccharomyces. Be that as it may, an absence of clear rules on when to utilize probiotics and the best probiotic for various gastrointestinal conditions might mistake for family doctors and their patients. Probiotics have an essential part in the upkeep of immunologic balance in the gastrointestinal tract through the immediate association with invulnerable cells. Probiotic adequacy can be species-, dosage, and sickness particular, and the term of treatment relies upon the clinical sign. There is astounding proof that probiotics are compelling for intense irresistible the runs, anti-microbial related the runs, Clostridium difficile-related looseness of the bowels, hepatic encephalopathy, ulcerative colitis, crabby gut disorder, util-itarian gastrointestinal issue, and necrotizing enterocolitis. On the other hand, there is proof that probiotics are not successful for intense pancreatitis and Crohn infection. Probiotics are alright for babies, youngsters, grown-ups, and more seasoned patients, however alert is prompted in the immunologically powerless populace. K Ke ey yw wo or rd ds s: : Probiotics; prebiotics; microorganism; supplement; nutrition; health Ö ÖZ ZE ET T Probiyotikler mikroorganizmalar içerir; büyük çoğunluğu normalde insan bağırsağında oluşan faydalı mikroplar gibi mikroskobik organizmalardır. Probiyotikler genellikle gastorointestinal hastalıklar için incelenmiştir. En çok bakılan türler Lactobacillus, Bifidobacterium ve Saccharomyces'i içerir. Probiyotiklerin ne zaman kullanılacağına dair net kuralların olmaması ve çeşitli gastrointestinal durumlar göz önüne alındığında probiyotikler, aile hekimleri ve hastaları için zararlar ortaya çıkarabilir. Probiyotikler, gastrointestinal sistemdeki immünolojikden genin korunması için yenilmez hücrelerle hemen birleşerek önemli bir rol oynamaktadır. Probiyotik uygunluğu, türlere, doza ve hastalıklara özel olabilir ve tedavisi süresi klinik belirtilere dayanır. Probiyotiklerin yoğun kullanımında, koşullara karşı anti-mikrobiyal, bağırsakların Clostridium ile ilgili gevşekliği, hepatic ensefalopati, ülseratif kolit, huzursuz bağırsak sendromu, yararlı gastrointestinal sorun ve nekrotizan enterekolisi için zorlayıcı olduğuna dair şaşırtıcı kanıtlar vardır. Öte yandan yoğun pankreati...