No abstract

No abstract

Uluslararası siyasetin ana temalarından biri, kimin en fazla gücü elde edebileceğine dair rekabettir. Zamanla, hedefleri gerçekleştirmek ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gücünü artırmak için farklı diplomasi biçimleri veya araçları ortaya çıkmıştır. Süper güçler ile küçük ada ülkeleri arasında kalan ve orta şiddette güce sahip ülkeler ise bu konuda yaratıcı olmak zorundadır. Gastrodiplomasinin doğduğu nokta da tam olarak burasıdır. Bir ulusun mutfağı ve kültürel öğeleri aracılığıyla yabancı bir ülkeyi ve toplumu etkileme çabası şeklinde açıklanması mümkün olan gastrodiplomasi, aynı zamanda rakipler tarafından taklit edilmesi oldukça zor bir markalaşma stratejisidir. Bu çalışmada ülke/ şehir pazarlamasında gastrodiplomasinin bir araç olarak kullanıldığı örnekler incelenmiş ve mevcut literatür bağlamında değerlendirilmiştir. Sonuç olarak bir şehir veya ulusa önemli rekabet gücü kazandırma potansiyeli olan gastrodiplomasinin tıpkı tüketici davranışlarına yönelik geliştirilen stratejiler gibi değerlendirilebilmesinin, bütüncül bir yaklaşımla ve tutarlılıkla sürdürülebilmesinin önemli başarılı sonuçlar için önemli olduğu tespit edilmiştir.

Marketing research, dedicated to comprehending consumer behavior and purchasing practice, comprises methodical gathering, analysis, and interpretation of related data. Since the understanding of consumer behavior is a comprehensive and complicated task, the contemporary marketing studies argue that traditional marketing research should be supported by neuromarketing methods to explore consumers' psychology, motivation, and behavior. In this chapter, the advantages and disadvantages of traditional marketing and neuromarketing research methodologies and the differences between them are discussed. The traditional market research methods are explained through their qualitative and quantitative dimensions. The most commonly used grouping scheme of techniques in neuromarketing research is presented, namely, neurometric, biometric, and psychometric techniques. The marketing research supported by neuromarketing approaches enables us to look at the consumers' mind as closely as we have never experienced before and opens up new horizons in understanding consumer and marketing relationship.

Kaynakların kısıtlılığının göz ardı edilerek sınırsız bir üretim ve tüketim yaklaşımının benimsenmesi yeni bir eğilim olmasa da "sürdürülebilirlik" kavramı ve bu doğrultuda oluşturulan küresel politikalarla yeniden tartışılmaya başlanması henüz oldukça yakın bir tarihe dayanmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Brundtland Raporu (1987), tüm dünya ülkeleri için "ortak geleceğimiz" teması ile sürdürülebilirlik ve temelinde sürdürülebilir tüketim/ sürdürülebilir üretim dengesine değinmiştir. İlgili tarihten günümüze kadar farklı bilim dalları tarafından pek çok kez araştırmalara konu edilen, yeni uygulamalar, politikalar geliştirilmesini ve sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesini mümkün kılan bu kavramın, küresel ekonomi ve dinamikleri karşısında hala yeterli güce ve yaptırıma sahip olmadığı görülmektedir (Howes vd., 2017).Tüm bu yetersiz uygulamalara yönelik yapılan eleştirilere karşın sürdürülebilirlik konusunda gerçekleştirilen çalışmaların en önemli amaçlarından biri olarak kabul edilen, "farkındalık" odaklı yürütülen çalışmaların (Herremans ve Reid, 2002; Cogut vd., 2019) büyük ölçüde başarılı olduğunu ve dünya genelinde bir bilinç oluşturulmasına katkı sağladığını öne süren önemli bir literatür olduğu görülmektedir (Susilawati ve Al Surf, 2011;Borawska, 2017; Khatibi vd., 2021). Toplumsal farkındalığın geliştirilmesine yönelik kat edilen bu ilerleme göz önünde bulundurulduğunda tüketim ve üretime konu tarafların kararlarını etkileyen diğer dinamiklerin daha yakından