No abstract

Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan prematüre bebeklerin gereksinimleri doğrultusunda ciltlerine tespit/sabitleme gerektiren entübasyon, orogastrik sonda, damar yolu katateri gibi çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Farklı yapışkan özellikte malzemeler ile cilde yapılan sabitlemeler prematüre bebeklerin yeterince gelişmemiş olan cildinin hasar görmesine neden olabilmektedir. Tespite bağlı ciltte oluşan hasarın azaltılması ya da önlenmesine yönelik uygulamalar hemşirelik bakımında önemli yer tutar. Amaç: Bu çalışmada, bir yenidoğan yoğun bakım ünitesinde (YYBÜ), prematüre bebeklerin ciltlerinin tespite bağlı hasarlardan korunması için amprik olarak başlamış ve rutin haline gelmiş olan şeffaf cilt örtüsünün kullanımının etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Örnekleme dahil edilme kriterlerini karşılayan prematüre bebekler çalışma ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış, her iki gruptaki bebeklerin cildi tüp tespit işleminden önce ve tespitten 24 sonra Yenidoğan Cilt Durum Skalası (Neonatal Skin Condition Scale-NSCS) ile değerlendirilmiş, sadece çalışma grubunda yer alan bebeklerin ciltlerine şeffaf koruyucu uygulanmıştır. Bulgular: Şeffaf cilt koruyucu uygulanan çalışma grubundaki bebeklerin uygulama sonrası NSCS puanlarının kontrol grubuna göre daha düşük olduğu saptanmıştır. (p<0,05). Prematüre bebeğin doğum haftası azaldıkça cilt hasar oranının her iki grup içinde arttığı belirlenmiştir. Cilt hasarı puanı çalışma ve kontrol gruplarında doğum kilosu, gestasyon haftası, cinsiyet ve invazif/noninvazif solunum desteği uygulanması durumuna göre değişiklik göstermemiştir (p>0,05). Sonuç: Orogastrik tüp ya da endotrakeal tüpün cilde sabitlenmesi öncesinde şeffaf cilt örtüsü uygulanmasının prematüre bebeklerin cildinin korunmasında etkili bir yöntem olduğu görülmüştür.

Amaç: Sezaryen sonrası vajinal doğumda mekanik dilatasyon amacıyla balon kateter kullanımına yönelik 2011-2021 tarihleri arasında yayınlanmış randomize kontrollü retrospektif ve prospektif deneysel çalışmaları gözden geçirmek ve elde edilen verileri sistematik biçimde incelemektir. Gereç-Yöntem: Konu ile ilgili ‘’Pubmed’’ veri tabanı kullanılarak 116 çalışmaya ulaşıldı. Çalışmaların tümü gözden geçirilerek dahil edilme kriterlerini karşılayan 10 yayın çalışma kapsamına alındı. Ulaşılan çalışmalar, yöntemleri ve bulguları açısından sistematize edildi. Bulgular: Çalışmalar incelendiğinde sezaryen sonrası vajinal doğumda mekanik dilatasyon amacıyla yoğunlukla tek balonlu kateter uygulandığı ve sıvı volümünün ortalama 30-50 ml olduğu görülmüştür. Foley balon kateter kullanımı ile ilk 24 saatte servikal Bishop Skoru’nda artış olduğu ve vajinal doğum oranının %57, sezaryen doğum oranının %43 olduğu belirlenmiştir. Servikal olgunlaşma sağlandıktan sonra eylemin devamlılığı için düşük doz oksitosin desteğine ihtiyaç olabileceği belirtilmiştir. Medikal indüksiyona kıyasla artmış maternal ve fetal komplikasyon görülmemektedir. Sonuç: Sezaryen sonrası vajinal doğum indüksiyonunda foley-balon kateter kullanımı güvenli ve etkili bir yöntemdir. Artış eğiliminde olan sezaryen oranlarını azaltmak için foley-balon kateter kullanımının yaygınlaştırılması konusunda klinisyenler teşvik edilmelidir. Kateter seçimi için serviks mutlaka değerlendirilmelidir. Anahtar Sözcükler: Sezaryen sonrası vajinal doğum, önceki sezaryen, balon kateter, foley, servikal olgunlaşma.