Amaç: Boy kısalığı olan çocuklarda etiyolojik neden sıklıkla normalin varyantı boy kısalıklarıdır. Bununla birlikte, büyüme hormonu eksikliği (BHE) çocukluk çağında boy kısalıklarının nadir ancak önemli bir nedenidir. Bu çalışmada BHE tanısı ile takip edilen çocukların klinik özellikleri ve tedavi yanıtlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Büyüme hormonu eksikliği tanısı konulan 152 hastanın dosya kayıtları incelendi. Büyüme hormonu eksikliğine neden olan tanı, antropometrik ölçümler, laboratuvar incelemeler, büyüme hormonu (BH) uyarı testleri ve recombinant BH (RBH) tedavisine alınan yanıtlar kaydedildi. Bulgular: Büyüme hormonu eksikliğinin en sık nedeni idiopatik büyüme hormonu eksikliği (İBHE) iken, çoklu hipofiz hormon eksikliği (ÇHHE) ikinci en sık nedendi. İdiopatik büyüme hormonu eksikliği en sık erkek çocuklarda tespit edildi. Büyüme hormonu eksikliği saptanan olgularda en sık radyolojik patoloji empty cella idi. Ortalama serum IGF-1 ve IGFBP3 düzeyleri sırasıyla 110.8±73 ng/ml ve 2.98±1.51ng/ml bulundu. Ortalama RBH dozu 0.03±0.004 mg/kg/gün idi. Yıllık büyüme hızı (YBH)’ndaki en büyük artış RBH tedavisinin birinci ve altıncı yıllarında saptandı. Çoklu hipofiz hormon eksikliği saptanan hastaların RBH tedavisi altında YBH SDS değerleri anlamlı düzeye ulaşmamakla birlikte, İBHE’li olgulara gore daha yüksekti. Rekombinant BH tedavisi sırasında en sık gözlenen yan etki baş ağrısı idi. Sonuç: İdiopatik büyüme hormonu eksikliği erkek çocuklarda daha sıktır. Büyüme hormonu eksikliği saptanan tüm olgularda diğer hipofiz hormonları denetlenmeli ve olası hipotalamohipofizer patolojilere yönelik radyolojik görüntüleme yapılmalıdır. Çoklu hipofiz hormon eksikliği saptanan hastaların RBH tedavisi altında YBH SDS değerleri anlamlı düzeye ulaşmamakla birlikte, İBHE’li olgulara göre daha yüksektir.
Amaç: Karpal Tünel Sendromu (KTS) elde duyusal ve motor kayıplar ile ortaya çıkan bir tuzak nöropatisidir. KTS ile hastaların azalan kas kuvvetleri ve enduransları fonksiyonel aktivitelerde yetersizliklere neden olabilir. Bu çalışma KTS'li hastalarda kas kuvvet ve enduransının üst ekstremite fonksiyonelliği üzerine olan etkisini araştırmak amacı ile planlandı. Yöntem: Çalışmaya KTS tanısı alan 45 kadın hasta (yaş=49,44±9,04 yıl) dahil edildi. KTS olan hastaların biateral üst ekstremite kas enduransı desteksiz kol testi (birinci ve ikinci diagonal paternde) ile, bilateral üst ekstremite kas kuvveti ve bilateral kavrama kuvveti el dinamometresi ile, bilateral parmak kavrama kuvveti digital pinçmetre ile ölçüldü. Üst ekstremite fonksiyonelliğini değerlendirmek için ise Kol, Omuz ve El Yaralanmaları Anketi (DASH) kullanıldı. Sonuçlar: KTS olan kadın hastaların etkilenen taraf omuz internal rotasyon kuvveti, el bileği fleksor kas kuvveti ve endurans testi birinci diagonal tekrar sayısında etkilenmeyen tarafa göre istatistiksel olarak anlamlı azalma olduğu bulundu (p<0,05). Hastaların DASH skorları ile üst ekstremite omuz fleksor, ekstansor, abduktor, eksternal rotator, dirsek fleksor-ekstansor ve tüm parmakların pinç kuvvetleri arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu belirlendi (p<0,05). Hastaların DASH skorları ile üst ekstremite desteksiz kol testi (birinci ve ikinci diagonal paternde) sonuçları arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu bulundu (p<0,05). Tartışma: KTS olan hastalarda kas enduransı ve kas kuvveti azaldıkça üst ekstremite fonksiyonları azalmaktadır. Buna bağlı olarak, üst ekstremite fonksiyonelliği olumsuz etkilenmektedir. KTS olan hastalarda üst ekstremite fonksiyonelliğinin artırılması için, kas kuvvetinin yanında özellikle kas enduransının değerlendirilmesi ve bu parametrelere yönelik fizyoterapi programı uygulanması etkili olabilir.
ABSTRACT CLINICAL FEATURES AND FOLLOW-UP RESULTS OF CHILDREN WITH HYPERTHROIDISM Objective: Hyperthyroidism is a rare clinical condition in childhood that can cause serious problems. Information on the epidemiological features, follow-up and treatment of pediatric patients with hyperthyroidism is quite limited. In this study, clinical and laboratory findings and follow-up results of children with hyperthyroidism are presented. Materials and Methods: The data of children with hyperthyroidism between 2005-2022 at Atatürk University and Erzurum Health Sciences University Pediatric Endocrinology clinics were retrospectively analyzed. Results: 43 (81.1%) female and 10 (18.9%) male patients aged 2-18 years (14.05±3.0) were included in the study. Graves' disease (GD) in 36 (67.9%) patients, Hashimoto's thyroiditis (HT) in 14 (26.4%) patients, subacute thyroiditis in 2 (3.8%) and hyperactive thyroid nodules in 1 (1.9%) were detected. The most common symptoms were palpitations (75.5%), sweating (60.4%), tremors in the hands (49.1%), heat intolerance (45.3%) and weight loss (32.1%). Mean SD values of height, body weight and body mass index at the time of diagnosis were -0.05±1.16, -0.67±1.20 and -0.77±1.25, respectively. Goiter and exophthalmos were present in 69.8% and 30.2% of the cases, respectively. At the time of diagnosis, mean serum thyroid stimulating hormone (TSH), free tri-iodothyronine, free tetra-iodothyronine, thyroglobulin, anti-thyroid peroxidase, anti-thyroglobulin and TSH receptor antibody levels were 0.03±0.09 mIU/L, 13.0.34±7.07 pg/ml, 3.30±1.70 ng/dl, 101.93±180.35 ng/ml, 600.30±858.58 IU/ml, 322.82±644.08 IU/ml, and 12.41 ±14.37 IU/L, respectively. While 42 (79.2%) patients were treated with propranolol and methimazole, 3 (5.7%) patients with propranolol and propylthiouracil, and 4 (7.5%) patients with propranolol, 4 (7.5%) patients were not treated. The mean duration of treatment was 14.67±17.51 months. The mean time to euthyroid after starting antithyroid drug (ATD) was 24.80±14.33 days. While no serious drug-related side effects were detected in any patient, urticaria rash developed in 1 (1.9%) patient in the 1st month of treatment. Total thyroidectomy was performed in 3 cases with GD and 1 case with hyperactive thyroid nodules. Radioactive iodine treatment was not given to any of the cases. The remission rate in patients with GD was 46.7% at the early stage of treatment and 16.7% during the whole follow-up. The recurrence rate was 71.4%. At the last visit, 15 (28.3%) patients were euthyroid, 1 (1.9%) hyperthyroid, and 5 (9.4%) hypothyroid. While 21 (39.6%) of the cases were still using antithyroid medication, 11 (20.8%) were excluded from follow-up. Conclusion: The first and second most common causes of hyperthyroidism in children and adolescents are GH and HT, respectively. TRAb positivity, thyroid scintigraphy findings and clinical follow-up can distinguish between GH and HT. ATD therapy is effective and safe in keeping GH in remission. Key Words: Hyperthyroidism, Graves' disease, Hashimoto thyroiditis, Hashitoxicosis, Thyrotoxicosis
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.