Turkish nationalism became an element of the Ottoman political scene in the late nineteenth century. Although its roots can be traced back to the Hamidian period (1876–1909), Turkish nationalism emerged as one of the most important political ideologies during the Constitutional Regime. Wars that the Ottoman State participated in from 1911 to the end of the empire in 1918 resulted in population and land losses. Especially, following the Balkan Wars, most of the lands that were populated by non-Muslim and non-Turkish subjects were lost. Within this context, Turkish nationalism came to be seen as the most dominant ideological tool intended to save the Empire. This article argues that Turkish nationalism emerged as a reactive ideology that addressed Ottomanism and Islamism, which were the two other dominant state ideologies during the late Ottoman State, due to the changing political context. In this article, Türk Yurdu, a well-known and influential periodical, is used as the primary source of reference to demonstrate the basic features of Turkish nationalism in its infancy.
İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya Üçüncü Dünya halklarının uyanışına doğdu. Yüzyıllar boyunca "gelişmiş" Batı ülkelerinin hâkimiyetinde yaşamış halklar savaş sonrası silahsızlanma, barış, ekonomik adalet, gibi söylemlerle bezenmiş bir Üçüncü Dünya projesine yoğun ilgi gösterdiler. Bu makale Üçüncü Dünya projesinin tarih yazımını incelemektedir. Bu anlamda çalışma mevcut tarih yazımına toplumsal hareketler düzeyi, devletler düzeyi ve uluslararası düzey olmak üzere, üç düzeyde odaklanacaktır. Söz konusu üç düzeyde makale ilk olarak halkların dünyanın farklı coğrafyalarında verdiği mücadeleleri konu alacaktır. İkinci olarak, milliyetçi hükümetlerin anti-emperyalist mücadelelerini konu alan eserlere odaklanılacaktır. Son olarak ise, uluslararası düzeyde antiemperyalist ve anti-kolonyalist mücadele veren Bağlantısızlar Hareketi masaya yatırılacaktır.
AbstractAfter 1945, Western countries witnessed the awakening of the Third World. People of underdeveloped countries, who had been subjected to domination by developed Western countries, showed an interest towards a project of the Third World; the underlying motto of which was shaped by disarmament, peace, and social and economic justice. This project aimed to embody a radical break from the economic, political, social, and cultural paths which were devised in the West and then imposed on the rest of the world. This paper will analyze the historiography of this project. In this context, this paper will approach such literature from the lenses of social movements that emerged in the Third World, of nation states and of international relations. Through social movements, it will firstly focus on the people's struggles in the different regions of the so-called Third World. Secondly, the paper will analyze academic works whose main subject is the anti-imperialist struggles of different nationalist governments. And lastly, it will criticise scholarly works on the Non-Alignment Movement, which Dr. Öğr. Üyesi, Abdullah Gül Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, balk9720@mylaurier.ca Özgür BALKILIÇ
64Akademik İncelemeler Dergisi Cilt 13 -Sayı 2 (Ekim 2018) pursued an anti-imperialist and anti-colonialist political agenda at the international level.
1960-1980 arasında yeni bir toplu sözleşme düzenine geçilmesiyle ve kalkınma, sosyal adalet, ücret eşitsizlikleri gibi konularda kamusal tartışmaların gittikçe yoğunlaşmasıyla birlikte sermaye sahiplerinin en önemli gündemlerinden birisi sınai karlılıklarını gizlemek/arttırmak ve bunu yaparken de emek süreçleri üzerindeki denetimlerine özellikle örgütlü emeğin rızasını almaktı. Bu anlamda, özellikle 1945 sonrası dünyaya yayılan Amerikan işletme ideolojisi burjuvazinin/işletme yöneticilerinin bir yandan kapitalist karları gizlemek ve diğer yandan emek üzerindeki denetimi sağlamak hususunda rızanın üretilmesinde en önemli araçlardan birisi oldu. Bu çalışma, burjuvazinin örgütlü emeğin rızasını almak için kullandığı en önemli ideolojik mekanizmalardan birisi olan işletme ideolojisinin Türkiye'ye gelişine, yayılmasına ve özel olarak bu ideolojinin önemli bir boyutu olan ücret tartışmalarına odaklanmaktadır. Makalede sermaye sahiplerinin/yöneticilerin karlarını gizlemek-arttırmak ve emek üzerinde denetimi sağlamak için öne sürdüğü ücretler-verimlilik ilişkisi ve ücret sistemlerine örgütlü emeğin sendikal yapısı ve stratejileri nedeniyle rıza göstermediği öne sürülecektir. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı 1960-1980 arasının emek-sermaye çatışmasını incelerken emek süreçlerini büyük oranda ihmal eden mevcut literatüre katkı koymaktır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.