Amaç: Gelişebilecek komplikasyonlar nedeniyle tiroid disfonksiyonu olan hastaların anestezi yaklaşımı ve ameliyatı önemlidir. Çalışmada tiroid bozukluk prevalansını, tiroid fonksiyon testlerinin peroperatif dönemde anestezi bakımından öneminin belirlenmesini ve rutin olarak çalışılmasının gerekliliğini değerlendirmeyi amaçladık.Yöntemler: 2011-2013 yılları arasında ameliyat için başvuran 10.600 hasta taranarak kayıt edildi. Aşikâr hipotiroidi serbest tiroksin (sT4) <0,7 ng dL -1 ve tiroid stimulant hormon (TSH) >4 mIU mL -1 olarak, subklinik hipotiroidi ise serbest hormon düzey-leri normal iken TSH>4 mIU mL -1 olarak tanımlandı. Aşikar hipertiroidi sT4>1,7 ng dL -1 ve TSH<0,1 mIU mL -1 olarak, subklinik hipertiroidi ise serbest hormon düzeyleri normalken TSH<0,1 mIU mL -1 olarak tanımlandı. Verilerin analizi SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 17,0 istatistik paket programı kullanılarak yapıldı. Gruplar arasında fark olup olmadığını karşılaştır-mak için Independent Samples t testi (bağımsız gruplarda t testi) ve One-Way ANOVA (Varyans Analizi) Testi kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılanların; %8,5'inde hipotiroidi, %2,5'inde hipertiroidi olduğu, %3,5'ine tedavi uygulandığı ve %2,5'inin ertelendiği bulundu. Kadın hastaların hipotiroidi olma oranlarının istatistiksel olarak erkeklerden daha yüksek olduğu fakat hipertiroidi bakımından fark olmadığı saptandı.Sonuç: Bölgesel faktörlerden dolayı tiroid fonksiyon testlerinin (TFT) çalışılmasının önemli olduğu düşüncesindeyiz. Fakat maliyetler göz önünde bulundurulduğunda, yaş arttıkça tiroid disfonksiyon riskinin artması nedeniyle, muayane bulguları normal olan genç hastalar için TFT'nin rutin olarak çalışılmasının mutlak gereksinim olmadığı kanısına vardık.Anahtar Kelimeler: Tiroid fonksiyon testi, hipotirodi, hipertiroidi, iyotObjective: An anaesthetic approach and surgery are important treatment strategies in patients with thyroid dysfunction due to potential complications. We investigated the prevalence of thyroid disorders, the significance of thyroid function tests (TFTs) with respect to anaesthesia in the preoperative period and the need for routine examinations.Methods: A total of 10,600 patients who were admitted to the anaesthesiology outpatient clinic for surgery were retrospectively screened and enrolled between 2011 and 2013. Evident hypothyroidism was defined as free tetra-iodothyronine (fT4) <0.7 ng dL −1 and thyroid-stimulating hormone (TSH) >4 mIU mL −1 , and subclinical hypothyroidism was defined as TSH >4 mIU mL −1 with normal free hormone levels. Evident hyperthyroidism was defined as fT4 >1.7 ng dL −1 and TSH <0.1 mIU mL −1, and subclinical hyperthyroidism was defined as TSH <0.1 mIU mL −1 with normal free hormone levels. Statistical analysis was conducted using the Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) version 17.0. Independent samples t-test and one-way analysis of variance were used to compare the difference between groups.Results: Of the participants, 8.5% were found to have hypothyroidism, 2.5% had hyperthyroidism, ...
Severe breathing problems arise in multiple rib fractures. As a result, many advantages of the surgical stabilization of the chest wall have been reported. Especially, shortening mechanical ventilation, along with a decrease in the duration of intensive care unit stay, is important for the prevention of possible infection complications. In this study, the dramatic improvement of the breathing pattern, as well as the reduction in ventilator duration after rib fixation time, of a 36-year-old patient with severe respiratory distress who had multiple rib fractures due to a road traffic accident was discussed. Due to this fact, it is concluded that patients could be discharged from the hospital earlier and uncomplicated as a result of fixation of the rib with the right indications.Key Words: Intensive care, rib fracture, rib fixation Çoklu kot kırıklarında çok ciddi solunum sorunları ortaya çık-maktadır. Bu nedenle cerrahi olarak göğüs duvarı stabilizasyonun bir çok avantajı bildirilmiştir. Özellikle mekanik ventilasyonun kısalıp, yoğun bakımda kalış süresinin azalması enfeksiyon gibi komplikasyonların önlenmesi bakımından önemlidir. Burada 36 yaşında trafik kazası nedeniyle çoklu kot fraktürü olup ciddi solunum sıkıntısı olan hastanın kot fiksasyonu sonrası soluma şeklinin dramatik olarak düzelip ventilatör süresinin kısaldığı tartışılmıştır. Bu olgu sonucunda doğru endikasyon ile kosta fiksasyonu yapılan hastaların daha erken ve komplikasyonsuz olarak taburcu olduğu kanısına vardık.Anahtar Kelimeler: Yoğun bakım, kot fraktürü, fiksasyon Özet / Abstract Giriş K ünt toraks travmaları %35-40 gibi oranda kot fraktürleri barındırmaktadır (1). Bu oran azımsanmayacak ölçüde yüksektir. Çoklu kot kırıklarında çok ciddi solunum sorunları ortaya çıkmaktadır. Hastalarda yoğun ağrı, dispne ve yetersiz inspirasyon sebebi ile pulmoner komplikasyonlarda ve özellikle atelektazide artma meydana gelmektedir. Bu da hastanın hastanede kalma süresinin artmasına, uzun yoğun bakım izlemine ve morbiditenin artmasına, sonuçta yüksek hasta maliyetine yol açmaktadır (2). Yelken göğüs olgularında da erken entübasyon, agresif ağrı kontrolü ve mekanik ventilasyon ile efektif akciğer ventilasyonu sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu durumlarda yoğun bakım ve hastane yatış süreleri uzamakta, sepsis ve barotravma meydana gelebilmektedir (3-7).Cerrahi olarak göğüs duvarı stabilizasyonun bir çok avantajı bildirilmiştir. Bunlar mekanik ventilasyon süresinde azalma, hospitalizasyon ve yoğun bakımda kalma süresinde kısalma, sonuçta soluma işlev bozukluğu oranının azalması ve postür deformitesinin azalmasıdır (8-10). Bu yazımızda, ciddi göğüs deformitesine sahip çoklu kot fraktürü olan bir olguya erken dönemde uygulanan kot fiksasyonunun pulmoner komplikasyonları azaltmadaki başarısının ve sonuçta yoğun bakımda kalma süresinin azalmasına etkisinin sunulması amaçlandı. Olgu SunumuTrafik kazası nedeniyle 36 yaşında erkek hasta, Giresun Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi acil servise getirildi. Hastanın beyin bilgisayarlı tomografisi (BT) ve abdominal BT...
Background Although pulse oximetry technology, which is considered the standard of care to ensure optimum oxygenation, is indispensable in clinical practice, especially in the detection of hypoxemia, it has some limitations in the detection of hyperoxemia. Oxygen Reserve Index (ORi™, Masimo Corp., Irvine, CA, USA) can provide clinicians with a crucial pathway in detecting and preventing hyperoxia, noninvasively. Our aim in this study is to determine the hyperoxia detection ability of ORi and to investigate the effectiveness of ORi and SpO2-guided FiO2 titration in preventing hyperoxia. Material and Methods In this prospective, randomized study, patients who would undergo major abdominal surgery were divided into two groups as the control group and the SpO2 + ORi group. In the SpO2 + ORi group, FiO2 titration was performed by trying to maintain the ORi between 0.00 and 95%<SpO2 ≤ 98%. In both groups, patients' SpO2, ORi, PaO2, PaCO2, PEEP, FiO2, and hemodynamic parameter values were recorded before induction, 10 minutes after intubation, and every hour during the operation. Results In the Ori + SpO2 group, a high level of positive linear relationship of 75.8% was found between PaO2 and ORI (p < 0.001). While moderate hyperoxia was observed in six people in the control group, it was not observed in the ORI + SpO2 group (3rd hour). In ORI + SpO2 group with FiO2 titration, PaO2 values decreased significantly over time (p < 0.001). The optimal cut-off ORi value, which can detect PaO2 ≥ 150 mmHg, was found to be 0.23 (Sensitivity = 100% Selectivity = 72.2%). Conclusion The combined use of SpO2 and ORi has been demonstrated to successfully guide FiO2 titration for optimal oxygenation and reduce hyperoxia.
Mnemonics are word formulations that aid physicians in recalling instances hidden among typical applications and may be neglected due to workload. Mnemonic abbreviations that benefit not only physicians but the entire care team are widely used throughout the world. Given that palliative care is the work of a multidisciplinary team, these mnemonics become even more significant. The aim of this study is to introduce the acronym “SAFE HUGS IN PC” (Sleep patterns, Analgesia, Feeding, Environment, Hospital Discharge-Home Care, Ulcer, Gastrointestinal, Social Support-Spiritual, Infection, Need of Religion, Physiotherapy-Psychotherapy, Goals of Care), which we believe will meet the requirements in the palliative care. The following databases were searched: CINAHL, Cochrane, Embase, MEDLINE, and Pubmed for studies exploring experiences of palliative care. With this mnemonic, which we use in our own clinic, patients’ and patients’ relatives’ satisfaction and end-of-life quality have increased. We believe this simple mnemonic will encourage teamwork and help improve the quality of life on palliative care.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.