Objective: The purpose of this study was to evaluate compliance with guidelines in surgical prophylaxis (SP) procedures in Turkey. Materials and Methods:A point prevalence study involving 4 university, 5 education and research and 7 public hospitals was performed assessing compliance with guidelines for antibiotic use in SP. Compliance was based on the "Clinical Practice Guidelines for Antimicrobial Surgery (CPGAS) 2013" guideline.Results: Sixteen centers were included in the study, with 166 operations performed at these being evaluated. Parenteral antibiotic for SP was applied in 161 (96.9%) of these. Type of antibiotic was inappropriate in 66 (40.9%) cases and duration of use in 47 (29.1%). The main antibiotics used inappropriately in SP were ceftriaxone, glycopeptides and aminoglycosides. No significant difference was observed between secondary and tertiary hospitals in terms of inappropriate selection. Duration of prophylaxis was also incompatible with guideline recommendations in approximately half of surgical procedures performed in both secondary and tertiary hospitals, however statistical significance was observed between institutions in favor of tertiary hospitals. ÖzAmaç: Bu çalışmanın amacı, ülkemizdeki cerrahi proflaksi uygulamalarının rehberlere uygunluğunun değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem:Bu amaçla, 4 üniversite, 5 eğitim-araştırma ve 7 devlet hastanesini içine alan bir nokta prevalans çalışması yapılmıştır. Cerrahi proflaksideki uygunluğunun değerlendiril-mesinde "Clinical Practice Guidelines for Antimicrobial Surgery (CPGAS) 2013" rehberi baz alınmıştır. Bulgular:Toplam 16 merkez çalışmaya katılmış olup, bu merkezlerdeki 166 operasyon değerlendirilmiştir. Bunların 161'inde (%96,9) cerrahi proflaksi amacıyla parenteral antibiyotik uygulanmıştır. Olguların 66'sında (%40,9) kullanılan antibiyotiğin türü, 47'sinde (%29,1) ise süresi uygunsuz bulunmuştur. Cerrahi proflakside uygunsuz kullanılan antibiyotikler olarak en çok; seftriakson, glikopeptidler ve aminoglikozitler dikkati çekmektedir. İkinci ve 3.basamak sağlık kuruluşları arasında antibiyotik seçimindeki uygunsuzluk açısından anlamlı bir fark görülmemiştir. Cerrahi uygulamaların yaklaşık yarısında proflaktik antibiyotiklerin süresi rehber önerileriyle uyumlu bulunmamış olmakla birlikte; istatistiksel olarak 3.basamak hastanelerinin lehine bir durum olduğu görülmüştür.
ÖZETAmaç: Çalışmada Devlet Hastanesi'nin Beydağı Kampüsü'nde Demodex türlerinin toplu yaşanılan ve kapalı alan olan hastanelerde uzun süre kalanlarda, görülme oranının tespiti, amaçlanmıştır. Yöntemler: Hastane çalışanlarından laboratuar çalışanları, mutfak personeli, temizlik işçisi ve hemşirelerde parazit oranının belirlenmesi için Standart yüzeyel deri biyopsisi yöntemi ile yüzden örnek alınmış ve parazitoloji labooratuvarında incelenmiştir. Bulgular: Alınan 95 örneğin %74.7'sinde Demodex spp. görülmüştür. Yapılan istatistiki değerlendirmede meslekler, yaş ve cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir. Ayrıca araştırma kapsamındaki kadınların %75.4'ünün, erkeklerin ise %73.7'sinin Demodex sonucunun pozitif olduğu gözlenmiştir. Pozitif çıkan personelin alınan anemnezlerinde rosesae tanısı aldıklarını ve bazı dönemlerde yüzlerinde kaşıntı ve kızarıklık olduğunu bildirmişler ancak bununla ilgili herhangi bir tahlil yaptırmadıkları, saptanmıştır. Parazit bulunanlar ilgili kliniğe yönlendirilmişlerdir. Sonuç: Araştırmada parazitin yüksek bir oranda görülmesi, Demodex spp. konusunda personelin yeterli bilgisinin olmamasına bağlanmıştır. Methods: In order to determine the parasite prevalence among staff working in the Beydağı State Hospital, including laboratory and kitchen staff, cleaning workers and nurses, defi ned as risk groups by the infection experts and hospital administration, specimens were collected from their faces using standardized surface skin biopsy (SSSB) and analyzed in parasitology laboratories. Demodex spp. was found in 74.7% of the 95 specimens. The statistical analysis did not reveal any signifi cant differences by jobs, age and gender variables. Results: Moreover, it was observed that positivity was 75.4% for women, and 73.7% for men. Demodex spp. positive staff reported in their histories that they had been diagnosed with rosacea and had pruritus and blushes on their faces from time to time, for which they had not received any medical analyses. Subjects with Demodex spp. were referred to the relevant clinic. Conclusion: It was concluded that the high prevalence of the parasite among the hospital staff is associated with inadequate information about Demodex spp. among the staff. (Turkiye Parazitol Derg 2010; 34: 164-7)
Introduction: In this multicenter study, we analysed the magnitude of healthcare worker (HCW) [infection control practitioner (ICP), nurses and others] workforce in hospitals participated in the study. Materials and Methods: This study was performed in 41 hospitals (with intensive care units-ICU) located in 22 cities from seven regions of Turkey. We analysed the ICP workforce, nursing and auxiliary HCW (AHCW) workforce in ICUs, number of ICU beds and occupied beds in four different days [two of which were in summer during the vacation time (August 27 and 31, 2016) and two others in autumn (October 12 and 15, 2016)]. The Turkish Ministry of Health (TMOH) requires two patients per nurse in level 3 ICUs, three patients per nurse in level 2 ICUs and five patients per nurse in level 1 ICUs. There is no standardization for the number of AHCW in ICUs. Finally, one ICP per 150 hospital beds is required by TMOH. Results: The total number of ICUs, ICU beds and ICPs were 214, 2377 and 111, respectively in he 41 participated centers. The number ICPs was adequate only in 12 hospitals. The percentage of nurses whose working experience was <1 year, was; 19% in level 1 ICUs, 25% in level 2 ICUs and 24% in level 3 ICUs. The number of patients per nurse was mostly <5 in level 1 ICUs whereas the number of patients per nurse in level 3 ICUs was generally >2. The number of patients per other HCW was minimum 3.75 and maximum 4.89 on weekdays and on day shift while it was minimum 5.02 and maximum 7.7 on weekends or on night shift. When we compared the number of level 1, 2 and 3 ICUs with adequate nursing workforce vs inadequate nursing workforce, the p value was <0.0001 at all time points except summer weekend night shift (p=0.002). Conclusion: Our data suggest that ICP workforce is inadequate in Turkey. Besides, HCW workforce is inadequate and almost ¼ of nurses are relatively inexperienced especially in level 3 ICUs. Turkish healthcare system should promptly make necessary arrangements for adequate HCW staffing.
Amaç: Bu çalışmada COVID-19 Yoğun Bakım Ünitesi’nde (YBÜ) takip edilen hastalarda kan transfüzyonu karakteristiklerini, ilişkili faktörleri ve sonuçlarını tespit etmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: COVID-19 tanısıyla 21 Mart 2020 ve 01 Haziran 2020 tarihleri arasında COVID-19 YBÜ’nde takip edilen, 48 saatten uzun süre YBÜ’de kalan hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik verileri, laboratuvar verileri (hemogram, koagülasyon parametreleri, inflamatuvar markerlar, arteriyel kan gazı parametreleri), kalp hızı, arteriyel kan basıncı, kanama bulguları, yaygın intravasküler koagülasyon (DIC) gelişimi, vazopressor ihtiyacı ve kan transfüzyonu ihtiyacı kaydedildi. Bulgular: Kan transfüzyonu uygulanan hastaların yoğun bakımda kalış süreleri [27 (4-65) gün], uygulanmayanlara göre [5 (0-30) gün] anlamlı şekilde yüksekti (p0.05). Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) oranlarının kan transfüzyonu uygulananlarda anlamlı şekilde yüksek olduğu (%33,3 vs %0,0) tespit edildi (p=0.026). Kan transfüzyonu uygulanan grupta fatalite hızı %44,4, transfüzyon uygulanmayan grupta fatalite hızı %21,1 saptandı (p=0.371). Sonuç: Çalışmamız sonucunda COVID-19 YBÜ’de KOAH tanısı olan, ağır kliniğe sahip olup entübasyon, mekanik ventilasyon gereken, uzun süre yoğun bakımda yatan hastalarda daha çok anemi geliştiği ve kan transfüzyonu yapıldığı, transfüzyon yapılan hastalarda ise mortalitenin yüksek olduğu tespit edilmiştir
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.