Background:Oxidative stress has been implicated in the pathogenesis of non-alcoholic fatty liver disease (NAFLD). Plasma thiols are major defense mechanisms against oxidative stress and undergo oxidation to form disulfides under oxidative conditions. This study was conducted to investigate thiol-disulfide homeostasis in NAFLD patients.Methods:Thirty patients with biopsy proven non-alcoholic steatohepatitis (NASH), 40 patients with simple steatosis and 50 healthy controls were included in the study. Serum total and native thiol concentrations and serum disulfide concentration were measured using the Erel and Neselioglu’s method.Results:The mean serum total thiol concentrations in the NASH, simple steatosis and control groups were 415±64 μmol/L, 447±38 μmol/L and 480±37 μmol/L, respectively (p<0.001). The mean serum native thiol concentrations in the NASH, simple steatosis and control groups were 378±62 μmol/L, 416±41 μmol/L and 451±36 μmol/L, respectively (p<0.001). The mean serum disulfide concentrations in the NASH, simple steatosis and control groups were 18.5±6.3 μmol/L, 15.5±4.8 μmol/L and 14.9±3.6 μmol/L, respectively (p=0.005). The native thiol/total thiol ratio was significantly lower and the disulfide/total thiol and disulfide/native thiol ratios were significantly higher in the NASH group than in the simple steatosis and control groups.Conclusions:Thiol-disulfide homeostasis is disturbed and shifted toward disulfide side in NAFLD and NASH patients.

No abstract

No abstract

Pankreas kanseri oldukça kötü prognozlu bir hastalık olup, insidansı giderek artmaktadır. Bu hastalıkta birden fazla prognostik belirteç bulunmaktadır. Bu çalışmadaki amaç kliniğimizde pankreas kanseri tanısı alan hastaların yaşam süresini etkileyen prognostik faktörleri saptamaktı.Yöntemler: Kliniğimize Ocak 2011-Haziran 2020 tarihleri arasında başvuran ve pankreas kanseri tanısı konulan 127 hastanın demografik ve klinik özellikleri, laboratuvar sonuçları, kontrastlı abdomen tomografisi bulguları ve tedavilere cevapları retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 85'i (%67) erkek 42'si (%33) kadın olup, yaş ortalaması 62,6±12,5 (27-90) yıl, ortalama sağ kalma süresi 11,6±1,3 ay; 1 yıllık ortalama sağ kalım oranı %31 ve 5 yıllık ortalama sağ kalım oranı %0,9 idi. Pankreas kanseri prognozu ile cinsiyet, tümör çapı, tümör lokalizasyonu, DM varlığı, patolojik LAP varlığı, vasküler invazyon, kemoterapi alınması, serum CA 19-9 ve CA125 seviyesi arasında anlamlı ilişki saptanmazken, ileri yaş (p=0.01), karaciğer metastazı (P=0.016) ve yüksek serum CEA düzeyinin (p=0.013) kötü prognostik faktör ve cerrahi rezeksiyon yapılmasının (p=0.039) iyi prognostik faktör olduğu saptandı.Sonuç: Pankreas kanseri tedavisi sırasında hastalığın prognozunu etkileyen faktörlerin göz önünde bulundurulması faydalı olabilir.

Favipiravir is an antiviral drug used in the treatment of SARS-CoV2 infection. The main side effects of this drug are teratogenicity and hyperuricemia. Limited information is available on other side effects. Here, we aimed to present our toxic hepatitis case with prolonged jaundice after favipiravir treatment.