ÖzetAmaç: Penil eğriliğin en sık nedeni olan peyronie hastalığı için hala en etkili tedavi yöntemini cerrrahi müdahaleler oluşturmaktadır. Fonksiyonel ve kozmetik sonuçları olan peyronie cerrahisinde hasta memnuniyetine etki eden faktörleri araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: 2012-2019 yılları arasında peyronie hastalığı tanısı konulmuş ve peyronie cerrahisi önerilmiş hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. 1. yıl kontrollerinde hastaların erektil kapasite, rezidüel / tekrarlayan penil deformite, penil uzunluk ve potansiyel komplikasyonlar açısından preoperatif kayıtları ile birlikte değerlendirildi ve memnuniyet düzeyleri ölçülerek etki eden faktörler araştırıldı. Bulgular: Plikasyon cerrahisi (Grup 1) geçiren 27 hasta, İnsizyon safen ven greft cerrahisi (Grup 2) geçiren 21 hasta saptandı. Grup 1'de hasta memnuniyet %83,33, Grup 2'de %67,14 saptandı. Grup 2'de penil kısalma miktarı (2,71±1,41 cm) Grup 1'e (1,14±0,91 cm) göre daha fazla gözlendi. Hastaların memnuniyetine etki eden parametreler incelendiğinde; penis boyu kısalmasıyla (p=0,036), cerrahi öncesi erektil disfonksiyon varlığını belirtmekle (rho-,375, p=0,009), plak varlığıyla (p=0,002), eşlik eden komorbid hastalık varlığıyla (p<0,001), şikayet tekrarı varlığıyla (p=0,006) hasta memnuniyeti arasında negatif korelasyon saptandı. Sonuç: Peyronie hastalığında cerrahi yöntemler en etkili tedavi yöntemleri olarak önerilmektedir. Hastaların postoperatif penil kısalma ve kurvatür rekürrensi açısından preoperatif iyi bir bilgilendirme yapılması hasta memnuniyetlerini arttırabilir.
The purpose of this paper is to present the outcomes of three buccal mucosal graft (BMG) urethroplasty techniques in female patients with urethral strictures. Methods: We included all patients who had BMG urethroplasty for female urethral strictures (FUS) disease between January 2015 and June 2020. Patient age, comorbidities, stricture etiology, stricture length, the number of previous treatments, preoperative and postoperative uroflowmetry data, postvoid residual volumes, and the operation and postoperative course details were documented. Results: A total of 34 patients were included in this study. There were 8 patients in vaginal-sparing inlay BMG, 12 for ventral onlay BMG, and 14 for Aybek-Zumrutbas (AZ) technique groups. The mean age of the study population was 56.1 years. The length of urethral strictures varied between one and 4.5 cm. All patients had a previous history of endoscopic treatment or dilatations. The preoperative mean maximal flow rate (Qmax) was 6.9 ml/s. The median postoperative follow-up time was 24.6 months. Twelve months after surgery, the mean Qmax was 25 (range: 14-32) ml/s. There were no significant complications in any patients. The success rates were 83.3% for ventral onlay BMG, 87.5% for vaginal-sparing, and 100% for AZ technique. Conclusions: All three BMG urethroplasty techniques applied in this study had a success rate of over 80% in a median follow-up of approximately 2 years. In females, urethroplasty with BMG provided high rates of cure, and the recently described two techniques (vaginal-sparing inlay BMG, and AZ technique) showed promise in FUS treatment.
Makale bilim dalı: Üroloji Makale başlığı: Transperitoneal laparoskopik radikal nefrektomi uygulanan büyük ve küçük renal kitlelerin sonuçlarının karşılaştırılması. Kısa başlık: Renal kitlelerde boyut ve laparoskopik cerrahi. Özet Amaç: Laparoskopik radikal nefrektomi (LRN) uygulanan 8 cm veya daha büyük renal kanserler (RK) ile 8 cm altı RK'lerin perioperatif ve postoperatif sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Hastanemizde 2018-2020 yılları arasında, tek bir cerrah tarafından, LRN uygulanan 35 hasta gözden geçirildi. Etik kurulu onayı sonrasında, patoloji raporu temel alınarak, tümör büyüklüklerine göre, kitleler küçük boyutlu (tümör boyutu <8 cm) ve büyük boyutlu (tümör boyutu ≥8 cm) olarak 2 gruba ayrıldı. Demografik özellikler, ameliyat süreleri, yatış süreleri, komplikasyonlar ve açık cerrahi gereksinimleri her grup için ayrı ayrı değerlendirildi. Bulgular: Küçük boyutlu RK grubu (Grup 1) ve büyük boyutlu RK grubu (Grup 2) sırasıyla 19 ve 16 hastadan oluşmaktaydı. İki grup yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi açısından karşılaştırıldı ve benzer bulundu (sırasıyla 0,960; 0,612 ve 0,203). Grup 1 hastalarında anlamlı olarak daha az kan kaybı (sırasıyla, 80,7±56,57; 126,87±66,3; p=0,002) ve daha kısa ameliyat süresi (sırasıyla 87,36±15,21; 103,12±11,38 dakika, p=0,001) izlendi. Sonuç: Verilerimiz LRN ile büyük boyutlu renal tümörlere de güvenle cerrahi uygulanabileceğini göstermiştir. Laparoskopik deneyime sahip ürologlar LRN endikasyonlarını genişletmeyi düşünmelidir.
''Çok düşük riskli mesane kanseri'' Kas-invaziv olmayan mesane kanserlerinde gerçekten yeni bir alt grup mu? 'Is ''Very-low-risk'' really a new subgroup of bladder cancers that are non-muscleinvasive bladder cancer?
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.