After he 2008 Global Crisis, the FED implemented unconventional monetary policies along with conventional monetary policies. FED policies are generally thought to have spillover effects on emerging market economies. This article compare effects of FED monetary policies between January 2008 -December 2019 on fragile five countries'(Brazil, India, Indonesia, South Africa and Turkey) two-year bond yields stock prices and exchange rates with panel VAR model. The monetary policies implemented by the FED between 2008-2019 have been analyzed in three sub-periods as the 2008-2012 QE (Quantitative Easing) period, the 2013-2015 Tapering period (reduction of bond purchases) and the 2016-2019 normalization period. It has been revealed that the non-traditional monetary policies implemented by the FED between 2008-2019 are more effective than traditional policies. This difference was even greater between 2008-2012. It has been observed that unconventional monetary policies initially led to a depreciation and then an increase in the exchange rates of fragile five countries. It has been observed that conventional and unconventional monetary policies in 2008-2012 period have a much more impact on the stock market index, exchange rates and bond interests than the other two periods. Tapering announcements between 2013-2015 caused the effect of monetary policies to diminish and to change direction, although the expansion of FED balance sheet continued. In the normalization period it was observed that the interest rate hike and the tightening of the FED balance sheet did not have as strong effects as in the QE period.
Bu çalışmada Türkiye için enerji tüketimi, enerji verimliliği, sermaye birikimi, Ar-Ge harcamaları ile ekonomik büyümeyi temsil eden Reel GSYH(gayrisafi yurtiçi hasıla) ve nüfus arasındaki ilişki 1985-2018 dönemlerini kapsayan yıllık verilerle incelenmiştir. VECM (Vector Error Correction Model-Vektör Hata Düzeltme Modeli) metodunun kullanıldığı bu çalışmada; uzun dönemli nedensellik testi sonuçları değerlendirildiğinde, enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında, teknolojik gelişim ile ekonomik büyüme arasında, nüfus ile ekonomik büyüme arasında ve enerji tüketimi ile teknolojik gelişim arasında çift yönlü nedensellik ilişkilerinin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Nedensellik testi sonuçları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki çift yönlü nedensellik ilişkisinin hem kısa hem de uzun dönemde geçerli olması enerji tasarrufuna yönelik olarak uygulanacak bir politikanın ekonomik aktivitelere zarar verebileceği görülmüştür. Benzer şekilde ekonomik göstergelerdeki olumsuz bir gelişmenin de enerji tüketimini azaltabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda Ar-Ge harcamalarının henüz ekonomik büyümeye katkı sağlayabilecek boyutlara ulaşmadığı, sermaye stokunu arttırıcı yatırımların GSYH üzerinde pozitif bir etki oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Doğumda beklenen yaşam süresi tüm dünyada artarak devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki beklenen yaşam süresi, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla iken, kadınların beklenen yaşam süresi de erkeklere oranla daha yüksektir. Çalışmamızın amacı; üst ve üst orta gelir grubu ülkelerde erkeklerde beklenen yaşam süresini etkileyen olası faktörlerin incelenmesidir. Bu amaçla kişi başı gelir, kişi başına yapılan toplam, devlet ve özel sağlık harcamaları ile 1000 kişi başına düşen doktor sayısının doğumda beklenen erkek yaşam süresi üzerindeki etkileri incelenmiştir. 10 ülkenin 2000-2018 yıllarına 19 yıllık verilerinin analiz edildiği çalışmada; bağımsız değişkenler ile doğumda beklenen erkek yaşam süresi arasında istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki elde edilememiştir. Bununla birlikte Dumitrescu Hurlin Nedensellik Testi sonuçlarında 2. ve 3. gecikmede kişi başına yapılan toplam sağlık harcamaları ile kişi başına yapılan devlet sağlık harcamalarının, 3. gecikmede de, kişi başı milli gelir ve kişi başına yapılan özel sağlık harcamalarının doğumda beklenen erkek yaşam süresinin nedeni olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
The aim of this study is to determine whether the factors affecting life expectancy differ between countries with different income groups. For this purpose, the data of a total of 15 countries selected from three different income groups between the years 2000-2017 were analyzed. In the study, the effects of the ratio of public health expenditures among public expenditures, infant mortality rate, unemployment rate, CO2 emissions and Gini coefficient variables on life expectancy were investigated. According to the collected panel results, a 1% increase in infant mortality rate and Gini coefficient decreases life expectancy by 0.142% and 0.034%, respectively, while a 1% increase in unemployment rate and public health expenditures increases life expectancy by 0.016% and 0.030%, respectively.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.