OBJECTIVE:In the present study, we aimed to compare serum irisin levels in patients with fibromyalgia syndrome (FMS) and healthy control subjects and also investigate the relationship between irisin, disease activity and inflammation markers in patients.METHODS:A total of 84 women, including 48 patients who were diagnosed with FMS and 36 healthy controls, were included in this study. The demographic characteristics of the patients and control group were recorded. VAS for pain and the Fibromyalgia Impact Questionnaire for the assessment of the physical function of the patients, SF36 was used for quality of life, and accompanying Beck Depression Inventory to assess depression was used. Blood samples were taken for analysis that irisin, and inflammatory markers of the erythrocyte sedimentation rate (ESR), C-reactive protein (CRP), high-sensitivity C-reactive protein (hs-CRP) and neutrophil/lymphocyte ratio (NLO). Serum irisin levels were determined using the Enzyme-Linked Immunosorbent Assay (ELISA) method.RESULTS:Serum irisin level of the patients with FMS had no significant differences compared with the healthy control group. When we compared the values of ESR, CRP, hsCRP, NLO with FMS patients and healthy controls, there was no significant difference found between them (p>0.05). There was no significant correlation between inflammatory markers and level of serum irisin (p>0.05). In patients, there was no significant correlation between inflammatory markers and level of serum irisin (p>0.05).CONCLUSION:Irisin, which is a myokine, was determined to have no significant role in the pathogenesis of FMS. Irisin had no association with disease activity and inflammatory markers. Also, the inflammation hypothesis was not supported, which suggested in FMS.
ÖZAğrı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Birliği tarafından "vücudun belli bir bölgesinden kaynaklanan, doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan bireyin geçmişteki deneyimleriyle ilgili istenmedik bir duysal, emosyonel ve hoş olmayan bir duyum ya da davranış şekli" olarak tanımlanmıştır. Ağrı için farmakolojik ve nonfarmakolojik tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Nonfarmakolojik ağrı tedavi yöntemleri; ağrı eğitim programları, egzersiz tedavileri, transkutanöz elektrik stimülasyonu, kognitif-davranışsal terapiler, akupunktur, masaj teknikleri, sıcak-soğuk uygulamalar ve relaksasyon egzersizlerini içermektedir. Ağrı yönetiminde kullanılan bilişsel-davranışsal stratejiler; hipnozu, relaksasyon tekniklerini ve distraksiyonu içermektedir. Kahkaha yaklaşımı ise ağrı yönetiminde kullanılan distraksiyon tekniklerinden biridir. Çalışmalarda kahkahanın, romatizmal hastalıklar, diabetes mellitus, alerjik yanıtlar, bağışıklık sistemi, kardiyopulmoner rahatsızlıklar, kanserler, yaşlılıkla gelişen problemler ve ağrı üzerine iyileştirici etkileri incelenmiştir. Ağrı yönetiminde kullanılan non-farmakolojik tedavi yöntemlerinden biri de kahkaha terapisidir. Ancak ülkemizde literatüre göre kahkaha terapisinin ağrı yönetimindeki yeri ve önemini açıklayan yeterli çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle derlemenin amacı; ağrı ve kahkaha terapisi kavramları ile kahkaha terapisinin ağrı yönetiminde kullanımını ve ağrı üzerindeki etkilerini incelemektir.
Çalışmamızın amacı fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine kas-iskelet sistemi ağrısı ve sağlık kurulu için başvuran 18 yaş ve altı hastaların demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda Haziran 2019-Haziran 2020 tarihleri arasında kas iskelet sisteminde ağrı şikayeti ve engelli sağlık kurulu için başvuran 18 yaş ve altı hastalara ait veriler kesitsel ve retrospektif araştırma modeli şeklinde incelendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri kaydedildi. Kas-iskelet sistemi ağrısıyla başvuran hastaların ağrı etiyolojisi ve bölgesi, ağrı süresi, ailede romatolojik hastalık öyküsü ve uygulanan tedavileri kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya 1000 hasta dahil edildi. Hastaların %23,4'ü kas iskelet sisteminde ağrı şikayetiyle, %67,8'i engelli sağlık kuruluna başvurmak amacıyla ve %8,8'i ise fizyoterapi için gerekli olan sağlık raporuna başvurmuştu. Kas iskelet sistemi ağrısıyla başvuran hastaların %57,3'ü kız, %42,7'si erkekti ve yaş ortalaması 13,42±4,36 idi. En sık ağrı etiyolojisi enflamatuvar artritlerdi (%42,3). En fazla başvuru şikayeti el bilek ve el eklemlerinde ağrı (%23,9) ve bel-sırt ağrısı (%22,6) idi. Hastaların %51,3'ünde akut, %48,7'sinde kronik ağrı vardı. Ailede romatizmal hastalık öyküsü hastaların %8,1'inde mevcuttu. %50,9 medikal tedavi, %31,2 ev egzersiz programı, %9,4 medikal tedavi ve ev egzersiz programı, %7,3 fizyoterapi ve %1,3 konservatif tedavi uygulandı. Sonuç: Çalışmamızda çocukluk çağı kas iskelet sistemi ağrı şikayetinin en sık nedeni enflamatuvar artritler olarak tespit edildi. Çocuk hastaların daha çok fizyoterapi alabilmek, sosyal ve eğitsel haklardan yararlanmak amacıyla polikliniğe başvurduğu saptandı. Bu nedenle ülkemizde çocuklarda kas-iskelet sistemi ağrısı ve engellilik ile ilgili çok merkezli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Tıp fakültelerinde uygulanan entegre eğitim-öğretim sisteminde öğrencilerin kazanımlarını ölçmek için genellikle çoktan seçmeli sınavlar uygulanmaktadır. Bu sınavlarda soruların güvenli ortamlarda hazırlanarak arşivlenmesi temel ihtiyaçlardan biridir. Bunun yanında, eğitim-öğretimin kalitesini artırmaya yönelik olarak madde analizlerinin yapılması, soruların ayırt edicilik ve güçlük düzeylerinin incelenmesi önem göstermektedir. Soruların ve kitapçıkların hazırlanması, arşivlenmesi ve değerlendirilmesi için kolay ulaşılabilir ve kullanıcı dostu sistemler kullanılması, zaman ve işgücü desteği yanında eğitim-öğretim sürecinin kalitesine de katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde sınav bilişim sistemi kurulması ve öğretim üyelerinin süreçten memnuniyetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Sistem kurulumundan önce anket çalışması yapılarak öğretim üyelerinin sınav sürecinde yaşadıkları zorluklar ve çok zaman harcadıkları durumlar tespit edilmiş, sınav ve soru hazırlama süreçlerinde önem verilen özellikler incelenmiştir. Sistemin kurulmasından sonra yine anket çalışmasıyla öğretim üyelerinin sınav sürecinde yaşadıkları zorluklar, iş gücü ve zaman kaybı konusunda sistemden memnuniyet düzeyleri değerlendirilmiştir. Öğretim üyelerinin oldukça büyük bir çoğunluğu (%77,4 ile %100) sistemin sınav sürecine yaptığı katkılardan memnun olduğunu ifade etmiş, sınav ve soru hazırlama süreçlerinde önem verilen konuların sistem tarafından büyük bir oranda karşılandığı görülmüştür. Sınav sorularının hazırlanması, biçimsel olarak düzeltilmesi ve kitapçık oluşturulması gibi birçok konuda zaman ve iş gücü desteği sağlaması planlanan sınav bilişim sisteminin bu fonksiyonu yerine getirdiği saptanmıştır. Sınav bilişim sistemi sayesinde Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan sınavların güvenliği yüksek, hata düzeyi düşük ve kullanımı kolay bir ortamda yapıldığı, ölçme-değerlendirme uygulamalarının işlevsellik kazandığı ve öğretim üyelerinin memnuniyetinin oldukça yüksek olduğu görülmüştür.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.