All healthcare professionals, especially nurses, are affected psychosocially due to reasons such as uncertainty and work intensity experienced during the COVID‐19 pandemic. In this descriptive study, it was aimed to determine the stress, depression and burnout levels of front‐line nurses. Data were obtained from 705 nurses who worked at hospitals during the COVID‐19 pandemic between May and July 2020, using a Personal Information Form, the Perceived Stress Scale, Beck Depression Inventory and Maslach Burnout Inventory. The data collection tools were sent online to nurse managers, requesting front‐line nurses to answer the forms and scales. The nurses were mostly women and had bachelor’s degrees, single and worked as nurses for between 1 and 10 years. They had high levels of stress and burnout and moderate depression. Those who were younger and had fewer years of work experience felt inadequate about nursing care and had higher levels of stress and burnout. More burnout was detected in nurses who had a positive COVID‐19 test and did not want to work voluntarily during the pandemic. The authors suggest that preventive and promotive interventions in mental health should be planned and implemented to improve the mental health and maintain the well‐being of front‐line nurses during the pandemic, and to prepare nurses who may work during pandemics in the future.

BackgroundProvision of up-to-date information and skills training related to basic life support practices is very important for nursing students' professional development and practitioner and education related roles.ObjectiveThe purpose of the study was to examine the effectiveness of basic life support training on knowledge and practices among nursing students.MethodsA non-randomized quasi-experimental design (One group pre-test-post-test) was used in this study. The study was conducted in the laboratory of an undergraduate nursing school. The sample consisted of a convenience sample of 1st-year students enrolled in the undergraduate nursing class. The study sample consisted of 65 nursing students. Basic life support training included both theoretical and practical components. The students' knowledge and practices were assessed before basic life support training. Data were collected using the knowledge assessment questionnaire. The practical skills for basic life support were observed and assessed using a checklist. The pre- and post-assessment practice scores were compared.ResultsAfter basic life support training, level of knowledge and practical skill scores were higher compared to pre-training scores (t= -12.442, p=0.000; t= -22.899, p=0.000). There was a significant and moderate association between the adult basic life support Knowledge Form scores and the adult basic life support practice assessment form scores obtained after the training (r = 0.39, p<0.01).ConclusionThe study showed that basic life support training improved knowledge and skills related to basic life support practices in nursing students. Periodic basic life support training is very important for competency in this area among nursing students.

No abstract

Lise son sınıf öğrencilerinin sınav kaygı düzeyleri ile uyku kalitesi arasındaki ilişki K aygı, bireyin belirli dönemlerde yaşadığı evrensel bir duygu ve deneyimdir. Bireyi fazlasıyla etkileyen bu durum ergenlik döneminde de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ergenin normal yaşamını etkileyebilen ve çoğu kez tedirgin edebilen bir duygu olan kaygı, ergenin davranış ve hareketlerine yansıyarak, çoğunlukla uyumsuzluğa neden olur. [1] Baltaş (2002)'a [2] göre kaygı, eğitim alanında yapılan çalışmalarda sıklıkla yer alan değişkenlerden biridir. Ergenlerin en yoğun kaygı yaşan-dığı dönemler, sınav dönemleridir. Sınav kaygısı, sınavlarda, testlerde ya da diğer formal değerlendirme becerilerinde zayıf performansa yol açan korku olarak tanımlanmaktadır. Bu noktada sınav kaygısı, özel bir kaygı çeşidi olup bireyin değerlendirilmesi söz konusu olduğunda hissedilen korkuyla karışık bir tedirginlik duygusudur. [3,4] Öğrencilerde çok sık rastlanan sınav kaygısı, sınav öncesi başlayan fiziksel ve psikolojik değişimlerle devam eden, kişinin sınav esnasında performansını ve aka-Amaç: Bu araştırma, lise son sınıf öğrencilerinin sınav kaygı düzeyleri ile uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla tanımlayıcı, kesitsel ve ilişki arayıcı araştırma tipinde gerçekleştirildi. Gereç ve Yöntem: Araştırma verileri, İstanbul'da bir lise de 1-31 Ocak 2017 tarihleri arasında toplandı. Araştırmanın evrenini İstanbul il sınırları içerisinde bulunan bir lisenin son sınıfında öğrenim gören 120 öğrenci oluşturdu. Araştırmada örneklem hesabı yapılmamış, araştırmaya katılmayı kabul eden tüm öğrenciler örnekleme dahil edilmiştir (n=104). Geri dönüş oranı %86.6'dır. Veriler, Bilgi Formu, Sınav Kaygısı Envanteri ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesi SPSS paket programında yapıldı. Bulgular: Öğrencilerinin %55.8'i kız, yaş ortalaması 17.27 idi. Öğrencilerin %77.9'u üniversite sınavının çok önemli olduğunu, %74.8'inin üniversite sınavına hazırlanmaya başlamadan önce uyku problemi yaşamadıklarını ifade ettiler. Öğrencilerin öznel uyku kalitesi ile Sınav Kaygısı Envanterinin Kuruntu alt boyutu arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.258; p<0.01); Duyuşsal alt boyutu arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.259; p<0.01); Sınav kaygısı toplam puanı arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.272; p<0.01) bulundu. Uyku bozukluğu ile kuruntu alt boyutu arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.210; p<0.05); duyuşsal alt boyut arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.291; p<0.01); sınav kaygısı toplam puanı arasında pozitif yönde zayıf ilişki (r=0.273; p<0.01) bulundu. Öğrencilerin hem kuruntu boyutu (p>0.05) hem de duyuşsal boyutu (p>0.05) düzeyi öznel uyku kalitesini etkilememektedir. Öğrencilerin kuruntu düzeyi uyku bozukluğu düzeyini etkilemez iken (p=0.701 >0.05), duyuşsal düzeyi uyku bozukluğu düzeyini arttırmaktadır (ß=0.028). Sonuç: Araştırma verileri, lise son sınıf öğrencilerinin sınav kaygılarının olduğunu ve bu durumun da uyku kalitesini olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. Bu nedenle, öğrencilerin sı...

Aim The aim of this study is to investigate the effect on health, well‐being and weight loss of a motivational support programme provided for adolescents who were overweight and obese. Methods This was a randomized controlled trial. Sixty‐four adolescents (39 girls and 25 boys) who were overweight and obese and consulted at our polyclinic from January 2015 to February 2016 comprised the study population. The sociodemographic characteristics, well‐being levels and physical parameters of the adolescents were evaluated. Routine follow‐ups were practiced for both groups. The adolescents in the experimental group had motivational interviews and were sent reminder messages over a 6‐month period, and education programmes were conducted with the parents. Results After 6 months, the body mass index values had decreased in the experimental group compared with baseline, with no decrease in the controls. Scores for the Paediatric Quality of Life total scale and physical health and psychosocial health subscale points were increased in experimental and control groups, but the quality of life scale points of the experimental group were higher than the control group. In the experimental group, aspartate aminotransferase, alanine aminotransferase, insulin, homeostasis model assessment of insulin resistance (HOMA‐IR) and total cholesterol were decreased. Conclusion The motivational support programme affected the adolescents' health positively and can be recommended as a routine nursing intervention.