Son birkaç yıldır popüler hale gelen “gösterişçi duyarlılık”, aslen sinyal teorisinden türetilmiştir ve güvenilir olmayan sinyallerle ilişkilendirilen gösterişçi bir davranışa işaret etmektedir. Ağırlıklı olarak olumsuz bir ima ile vurgulanan bu terim, birey ya da kuruluşların, gerçek hayatta sahip oldukları şaibeli olan iyi niyetli düşünce ve inançlarını genellikle toplum nezdinde duyarlı, erdemli ve sorumlu bir şekilde algılanma amacı güderek, yüz yüze veya çeşitli medya araçları kanalıyla kolay yoldan çevrelerine duyurma davranışıdır. Bu çalışmada, gösterişçi duyarlılık kavramını etraflıca tanımlamak; bu kavramın çeşitli uygulamalarda nasıl sergilendiğini tespit etmek, böylelikle yerli literatürü genişletmek ve gelecekte yapılacak çalışmalara altyapı oluşturmak amaçlanmıştır. Çalışmada literatür taraması tekniğine başvurulmuştur. Araştırma sonucunda gösterişçi duyarlılık davranışının bireysel, örgütsel ve siyasal olmak üzere üç ana kategori altında gerçekleştirilen yaygın birçok faaliyet aracılığıyla sergilendiği anlaşılmıştır. Gösterişçi duyarlılık kavramı, Türkçe’ye argo bir kullanım olan “duyar kasma” şeklinde geçmiştir. Bu çalışmada hem günlük yaşamda hem de akademik alanda kullanımının daha uygun olduğu öngörülen, ayrıca Türk dilinin özenli kullanımına gölge düşürmeyecek bir kavram olan “gösterişçi duyarlılık” söz öbeğinin, “duyar kasma” söz öbeği yerine kullanılması önerilmektedir. Yeni bir terim olması sebebiyle bu konuda yapılmış çalışmaların kapsamı sınırlıdır. Türkçe literatürde ise bu terimi kapsamlı ele alan çalışmalara rastlanmamıştır. Derleme olarak hazırlanan bu çalışmanın, yerli literatüre katkı sunması beklenmektedir.
This study sought to reveal discourse characteristics in speeches made by the Minister of Health, Fahrettin Koca, pertaining to Covid-19 rather than ideological or political matters. Koca has been the most prominent actor in managing the risk and fear caused by Covid-19.The speeches in question were delivered after Scientific Committee meetings during the period from 11 March 2020, when the first case of Covid-19 appeared in Turkey, to May 11, 2020, when controls on social life were first applied. A total of 15 press statements were analyzed and were divided into individual sentences to obtain 1,801 individual pieces of data. The data were examined using qualitative and quantitative content analysis in the context of the "Five Canons of Rhetoric" and Aristotle's "Three Modes of Persuasion." They were then coded into SPSS for analysis, which allowed frequency (N) and cross tabulations (CrossTabs) to be calculated. Analysis based on Aristotle's three modes of persuasion demonstrated that logos was the most prominent persuasion component. The apparent goal of convincing the public with justifications and evidence rooted in logos reflects the need to engender trust during the pandemic crisis and to control the spread of panic. Analysis based on the five canons of rhetoric showed that speeches were structured with clear sections. Narrative sections and explanations were included predominantly to provide sufficient information to contextualize the topics under discussion, and the use of sub-components of persuasion was tailored to the context of the subject in each relevant section. A preference for plain and short sentences was also identified, but ornamentation was also present and the speaker used body language effectively.Considering that the speeches addressed all of Turkey and frequently included medical explanations, they were clearly structured carefully. The use of plain language was likely designed to reduce potential semantic accidents, while elements of ornamentation helped to sustain public interest and to enliven the discourse. These findings indicate that rhetorical elements are widely present in press statements.
Toplumsal cinsiyet ve mitler bağlamında kadın konusu, 20. yüzyılın sonlarındaki feminist hareketler nedeniyle yeniden canlanmıştır. Mitlerde yer alan kadın karakterlerin nahoş özelliklerini çoğunlukla görmezden gelen feministler, bunun yerine onların bağımsızlığına ve özerklik arzusuna odaklanmışlardır. Araştırma kapsamında teoloji, mitoloji ya da tarih yazımına ilişkin okumalardan ziyade mitlerdeki kadın imgesinin toplumsal cinsiyetin inşasına ilişkin etkisi sanat eseri örnekleri ile ortaya konulmaktadır. Mitler, zamanla zenginleşip gelişen, örtük gerçekliklerdir. Araştırma kapsamında tarihte kadının konumlandırılışı, seçilen ya da seçilmeyen figür haline getirilmesi, kutsallaştırılması ya da edilgin hale getirilmesi ve mitlere kaynaklık ediş biçimi iki mit üzerinden ele alınmıştır: Lilith ve Pandora. Bu anlamda Lilith ve Pandora mitleri, 'kurmaca' yönünden ziyade 'yaşayan mitler' olarak ve erkek egemen sistemin mitler üzerinden kurgulanış biçimleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Burada mitlerin sosyolojik bağlamından, bilinçli olarak toplum kurallarının yaratılmasından ve hayata fon değerinde bir zemin oluşturulmasından söz edilmektedir. Bu çalışma, nitel bir araştırmanın ürünüdür ve Lilith ve Pandora mitleri üzerinden toplumsal cinsiyet konusuna ve ilgili sanat eserlerine odaklanmaktadır. Pandora miti ve Lilith'in otorite karşıtı tavrı ile toplumsal cinsiyet ilişkisini kurarak yeni bir bakış açısı elde etmeyi amaçlamıştır. Toplumsal cinsiyet rollerinin sistem tarafından nasıl yapılandırıldığı, metaforik ögeler ve mitler aracılığıyla ele alınmaktadır. Lilith ve Pandora örneklerinin seçilmesinin temel nedeni, karşılaştırmalı bir araştırma ortaya koymaktan ziyade onların mitlerde kadın konusu bağlamında başlangıç noktası olmalarından kaynaklanmaktadır. İkincil konumunu reddeden Lilith kaçmış, içindeki kötülüğü kucaklamış ve bir iblise dönüşmüştür. Pandora gibi Lilith de itaatsizliğin cezbedici durumuna karşı koyamamıştır. Bir mite göre bir kutu açılır, başka bir mitte ise otoriteye karşı konulur. Her ikisinin de sonucu, cennetin sonu ve kötülüklerin başlangıcıdır.
Araştırmada, halkla ilişkiler profesyonellerinin hangi teknoloji, araç ve yazılımları kullandıkları, bu araçları kullanım sıklıkları, teknoloji, araç ve yazılımların halkla ilişkiler süreçlerine etkilerini nasıl değerlendirdikleri, yapay zekâyı bir fırsat mı yoksa bir tehdit olarak mı gördükleri ile kendilerini teknolojik dönüşüme hangi ölçüde hazırladıklarını tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, güncel gelişmeleri ve teknolojik yenilikleri takip ederek iş akışlarına dahil etme performansı yüksek olarak kabul edilen Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) üyesi İstanbul merkezli 77 halkla ilişkiler ajansı oluşturmaktadır. Veriler, örneklemi oluşturan katılımcılardan, 1 Şubat -1 Nisan 2021 tarihleri arasında, nicel veri toplama aracı olan "anket" aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarıldıktan sonra SPSS 16.0 veri analiz programına kodlanmış; frekans dağılımı ve yüzde olarak tanımlayıcı istatistikler ile değerlendirilmiştir. Elde edilen verilere göre, katılımcıların büyük çoğunluğunun çeşitli teknoloji, araç ve yazılımlardan en az birini kullandığı; en fazla kullanılan teknoloji, araç ve yazılımların analitik, görüntü yönetimi, kampanya yönetimi, sosyal medya yönetimi, yazma, araştırma, planlama ve ölçme kategorilerinde yer aldığı; teknoloji araç ve yazılımların iş süreçlerini olumlu yönde desteklediği; yapay zekânın halkla ilişkiler süreçlerini hızlandırarak etkisini artırmak ve rekabet avantajı kazanmak için bir fırsat olarak görüldüğü ve bir tehdit unsuru olarak algılanmadığı; son olarak katılımcıların büyük çoğunluğunun, yapay zekâ teknolojileri aracılığıyla gerçekleşecek dönüşüme çeşitli şekillerde hazırlandığı tespit edilmiştir. Halkla ilişkiler ve yapay zekâ ilişkisini araştıran kapsamlı çalışmalar 2018 yılından bu yana hızlanmıştır. Türkiye'de de bu amaçla yapılmış çalışmaların kapsamı sınırlıdır. Gerçekleştirilen bu araştırmanın, teknolojik dönüşüme adaptasyon ve yapay zekâ teknolojileri konusunda halkla ilişkiler sektöründeki farkındalığı artırmak açısından önem arz ettiğini ve bu nedenle alana katkı sunacağını söylemek mümkündür.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.