BackgroundThe primary aim of the present study was to compare temperament and character traits and levels of alexithymia between patients with panic disorder and healthy controls.MethodsSixty patients with panic disorder admitted to the psychiatry clinic at Fırat University Hospital were enrolled in the study, along with 62 healthy age-matched and sex-matched controls. The Structured Clinical Interview for DSM-IV axis I (SCID-I), Temperament and Character Inventory (TCI), Toronto Alexithymia Scale (TAS-20), and Panic Agoraphobia Scale (PAS) were administered to all subjects.ResultsWithin the temperament dimension, the mean subscale score for harm avoidance was significantly higher in patients with panic disorder than in controls. With respect to character traits, mean scores for self-directedness and cooperativeness were significantly lower than in healthy controls. Rates of alexithymia were 35% (n=21) and 11.3% (n=7) in patients with panic disorder and healthy controls, respectively. The difficulty identifying feelings subscale score was significantly higher in patients with panic disorder (P=0.03). A moderate positive correlation was identified between PAS and TAS scores (r=0.447, P<0.01). Moderately significant positive correlations were also noted for PAS and TCI subscale scores and scores for novelty seeking, harm avoidance, and self-transcendence.ConclusionIn our study sample, patients with panic disorder and healthy controls differed in TCI parameters and rate of alexithymia. Larger prospective studies are required to assess for causal associations.
Olanzapin kullanımına bağlı saç dökülmesi: Bir olgu sunumu İlaca bağlı alopesi; yaygın saç dökülmesi şeklinde olup, sorumlu ilacın kesilmesiyle geri dönüşümlü olan bir yan etkidir. Psikotrop ilaçlar içerisinde bu yan etkiden dolayı en çok, valproik asit ve lityum suçlanmıştır. Ancak atipik antipsikotiklere bağlı saç dökülmesi ile ilgili yayın sayısı oldukça kısıtlıdır. Yazımızda olanzapin tedavisine başladıktan sonra ortaya çıkan ve sadece tedavinin sonlandırılmasıyla düzelen, yaygın saç dökülmesi olan bir olguyu sunmayı amaçladık.
Olguların sosyodemografik özellikleri, gönderilme sebepleri belirlenmiştir. Çalışmamızda vakaların büyük bölümünü oluşturan suça sürüklenen (n=80) ve cinsel istismar mağduru çocuklar (n=31) üzerine odaklanılmıştır. Bulgular: Suça sürüklenen çocukların yaş ortalaması 13.72 ± 0.94 olup, % 93.8'i erkek cinsiyettir (n=75). Olguların % 63.9'u ilköğretime devam etmekte ve % 93.7'si şehir merkezinde yaşamaktadır. En sık hırsızlık suçu (% 37.5, n=30) sebebiyle gönderilen olguların, % 75'ine işlendiği iddia edilen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu şeklinde rapor verilmiştir. Cinsel istismar kurbanı çocukların % 71'inin kız cinsiyette olduğu ve % 65.6'inin maruz kaldığı cinsel istismar sonucunda ruh sağlığının bozulduğu tespit edilmiştir. Sonuç: Sayısı gün geçtikçe artan suça sürüklenen çocukların, suç işlemeye yatkınlığını arttıran faktörlerin belirlenmesi ve bu konulara yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir. Cinsel istismar kurbanı olguların çocuk psikiyatrisi polikliniklerinde takip ve tedavilerinin sürdürülmesi, gelecekte ortaya çıkabilecek ruhsal rahatsızlıklara karşı önlem alınması önem arzetmektedir. Anahtar Kkelimeler: Cinsel istismar, çocuk psikiyatrisi, suça sürüklenen çocuklar ABSRACT Purpose: This study's aim is to investigate child and adolescent cases referred for forensic examination to our child and adolescent psychiatry outpatient clinic. Material end Methods: File informations of 121 cases who referred to Adiyaman University Training and Research Hospital, child psychiatry clinic between 01 June 2012 and 31 May 2013 were reviewed retrospectively. Sociodemographic characteristics of the children and reasons for referral determined. The study was focused on delinquent children (n=80) and victims of sexual abuse (n=31) that made up the vast majority of forensic cases. Results: The mean age of the delinquent children was 13.72 ± 0.94, 93.8% were male (n = 75), 63.9% continued to primary education and 93.7% lived in the city center. The most frequent crime was theft (37.5%, n=30) and 75% of the Araştırma Makalesi / Research Article 280
Background: Given that on the one side considerable similarities between hypochondriasis and obsessive- compulsive disorder (OCD) by means of sharing a number of features, including intrusive thoughts and repeated checking (Barsky, 1992), on the other side similar structural neuroimaging data that found hypochondriac patients to have significantly smaller mean left and right OFC, and greater left thalamus volumes compared to those of healthy controls. Aims: We considered to investigate the hippocampal neurochemicals, found changed in OCD patients, in hypochondriac patients. Methods: Fifteen patients with hypochondriasis, recruited from our out- or in-patient clinics, were compared with 15 healthy control comparisons in regard to proton magnetic resonance spectroscopy (1H-MRS) imaging of hippocampus. Results: The patients with hypochondriasis had lower right and left NAA/CHO, and NAA/CRE, and near-significant lower right CHO/CRE hippocampal ratios than healthy matched comparison subjects. Conclusion: The data of the present investigation in patients with hypochondriasis provide preliminary evidence of lower right and left NAA/CHO, and NAA/CRE, near-significant lower right CHO/CRE hippocampal ratios, revealing neurochemical alterations in hippocampus and a further support the notion that hypochondriasis shares a variety of neurobiological similarities with OCD.
Araştırma Makalesi / Research Article 34Ya z›fl ma Ad re si/Cor res pon den ce Ad dress: Dr. Murat Kuloğlu, Fırat Üniversitesi Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Elazığ, Türkiye Gsm: +90 533 413 9 897 E-posta: kuloglum@yahoo.com Ge liş ta ri hi/Re cei ved: 15.08.2011 Ka bul ta ri hi/Ac cep ted: 08.03.2012 © Nö rop si ki yat ri Ar şi vi Der gi si, Ga le nos Ya yı ne vi ta ra f›n dan ba s›l m›fl t›r. / © Arc hi ves of Neu ropsy chi atry, pub lis hed by Ga le nos Pub lis hing. ÖZET Amaç: Bu çalışmada bir grup Multipl Skleroz (MS) hastası ve kontrol bireyinin mizaç ve karakter özellikleri ile aleksitimi düzeyinin karşılaştırılması amaçlandı. Yöntem: Çalışmaya Fırat Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Kliniğine başvuran ve çalışma ölçütlerini karşılayan 60 MS hastası ile yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş 60 sağlıklı birey kontrol grubu olarak alındı. Hasta ve kontrol grubuna Mizaç ve Karakter Envanteri (MKE), Toronto Aleksitimi Ölçeği (TAÖ-20) ve Genişletilmiş Özürlülük Durum Skalası (GÖDS) ile klinik-sosyodemografik özellikleri sorgulayan yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulandı. Bulgular: Mizaç ve karakter bileşenleri açısından MS grubunda; zarardan kaçınma (ZK) skoru yüksek, kendi kendini yönetme (KY) ve sebat etme (SE) skorları ise düşük saptandı. Alt ölçek analizinde ise MS grubunda düzensizlik ve çabuk yorulma skorları yüksek, beceriklilik ve sosyal onaylama skorları ise düşük saptandı. Aleksitimi düzeyi açısından ise MS grubunda; duygularını tanıma zorluğu, dışa dönük düşünce ve aleksitimi toplam skorları yüksek saptandı. MS grubunun TAÖ toplam skorları KY ile negatif (r=-0,307, p=0,017), kendini aşma (KA) ile pozitif (r=0,291, p=0,024) korelasyon gösterdi. Sonuç: Araştırmamızın sonuçları MS hasta grubu ile kontrol grubu arasında MKE parametreleri ve aleksitimi düzeyi açısından farklılıklar gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu farklılıkların MS hastalığıyla nedensel ilişkisini saptamaya yönelik daha fazla sayıda çalışmaya gereksinim vardır. (Nö rop si ki yat ri Ar fli vi 2013; 50: 34-39) Anah tar ke li me ler: Multipl Skleroz, aleksitimi, mizaç, karakter, kişilik Çıkar çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. ABS TRACTObjective: In this study, we aimed to compare temperament and character traits and levels of alexithymia between multiple sclerosis (MS) patients and healthy individuals. Methods: Sixty patients with MS who were admitted to Fırat University Hospital, Neurology Clinic and sixty age-and sex-matched healthy controls were enrolled in the study. Each participant met the inclusion criteria. The Temperament and Character Inventory (TCI), Toronto Alexithymia Scale (TAS-20), the Expanded Disability Status Scale (EDSS), and a semi-structured interview which investigated the clinical and socio-demographic features of the participants were administered to both patients and healthy individuals. Results: In terms of temperament and character components, scores of harm avoidance (HA), self-directedness (SD) and persistence (P) were found to b...
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.