Sağlık harcamaları; insan sağlığının korunması, geliştirilmesi, devamlılığının sağlanması ve var olan hastalıkların tedavisi için yapılan tüm harcamaları kapsamaktadır. Sağlık harcamaları toplumun sağlık düzeyini yükseltirken beşeri sermayeye yaptığı katkılarla da kalkınmayı hızlandırmaktadır. Bu çalışmada 19 Avrupa Birliği ülkesi ve Türkiye'de sağlık harcamalarına etki eden faktörler 1995-2018 dönemi verileri kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada, kişi başı sağlık harcaması, kişi başı GSYİH, 65 yaş ve üstü nüfus, doğumda beklenen yaşam süresi ve kişi başına karbondioksit emisyonu değişkenler olarak kullanılmıştır. Analizler için Westerlund (2006) panel eş bütünleşme testinden yararlanılmıştır. Buna göre, 19 Avrupa Birliği ülkesi ve Türkiye'de kişi başı gelirin sağlık harcamaları üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu; ancak 65 yaş ve üstü nüfus, karbondioksit emisyonu ve doğuşta yaşam beklentisi değişkenlerinin eş bütünleşme katsayılarının istatistiksel olarak anlamsız olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular, söz konusu 20 ülkede kişi başı gelirde %1'lik bir artışın kişi başı sağlık harcamalarını yaklaşık %0.11 arttırdığını göstermektedir. Ayrıca, 20 ülkede sağlık harcamalarını belirlemede
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Doğal kaynaklar, meraları, ormanlık alanları, doğada kendiliğinden oluşmuş yer altı ve yer üstünde yer alan yenilenebilir (güneş, rüzgâr, hidroelektrik vb.) ve yenilenemez kaynakları (petrol, doğal gaz ve mineral kaynaklar) ifade etmektedir. Geleneksel üretim fonksiyonunda doğal kaynakların emek ve sermaye gibi doğrudan üretim sürecini etkileyen önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Bu yüzden, ekonomik büyümenin analizinde, doğal kaynak faktörü olarak yenilenebilir ve yenilenemez enerji üretiminin büyümeye etkisi büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, yükselen piyasa ekonomilerinde yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynaklarının ekonomik büyümeye etkisini güncel ekonometrik yöntemlerle 1990-2015 dönemi için analiz etmektir. Ampirik bulgular, yükselen piyasa ekonomilerinde yenilenebilir enerji üretiminin ekonomik büyümeyi negatif, yenilenemez enerji üretiminin ise büyümeyi pozitif etkilediği yönündedir.
Bir ekonomide yüksek enflasyon en başta belirsizliğe neden olarak genellikle istikrarsız bir makroekonomik ortam ile ilişkilendirilmektedir. Belirsizlik ortamında firmalar yeni yatırımlardan kaçınarak üretimin azalmasına neden olabilmekte ve reel sektörle finansal sektör arasındaki ilişkiye engel olabilmektedir. Dahası, belirsizlik ortamı finansal aracılığın maliyetini yükselterek finansal gelişme sürecini sekteye uğratabilmektedir. Diğer taraftan yüksek enflasyon, sabit gelirliler aleyhine gelir dağılımını bozarak tasarrufların erimesine de neden olmaktadır. Bu durum yatırımlar için gerekli olan fonların azalması süreciyle finansal sistemi olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla konu ile ilgili ampirik literatür enflasyondaki artışın finansal gelişmeyi negatif etkilediğini, enflasyondaki azalışın da finansal gelişmeyi pozitif etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın amacı, yüksek enflasyonun finansal piyasalar üzerindeki olumsuz etkilerinden hareketle, seçilmiş yüksek ve düşük enflasyonlu ülke grubu örnekleri için ayrı ayrı enflasyon ile finansal gelişme göstergeleri arasındaki ilişkiyi, kontrol değişkenleri de kullanarak yeni nesil panel ekonometrik yöntemlerle tahmin etmektir. Elde edilen bulgular, yüksek ve düşük enflasyonlu ülke gruplarında enflasyon değişkeninin finansal gelişmeyi temsil eden göstergeleri negatif etkilediğini ve bu etkinin yüksek enflasyonlu ülkelerde daha belirgin olarak ortaya çıktığını işaret etmektedir. Politika yapıcıların, finansal gelişmenin önünde engel teşkil eden yüksek enflasyonun düşürülmesi yönünde adımlar atmaları önem arz etmektedir.
Mortgage krizi gibi olaylar ülkeleri farklı ekonomik stratejilere itmiştir. 1960'lı yıllarda bazı ülkelerin serbest ticaret ile yüksek büyüme hızları elde etmesi ve 1980 sonrası yeni küreselleşme dönemi ile beraber ticaretin ve sermayenin önündeki kısıtlamaların en aza inmesiyle yüksek büyüme hedeflemeleri özellikle gelişmekte olan ülkelere cazip gelmiştir. Bu dönemde birçok ülkede ithal ikameci politikaların yerini ihracata dayalı büyüme politikaları almıştır.Bu çalışmada seçilmiş 14 gelişmekte olan ülke için ihracata dayalı büyüme modeli 1967-2017 dönemi yıllık verileri ile dinamik panel veri metodu ile sınanmıştır. Panel nedensellik testlerinden olan Konya nedensellik testi kullanılarak yapılan analizde bulgular hem ihracattan ekonomiye büyümeye hem de ekonomik büyümeden ihracata doğru nedensellik ilişkisinin mevcut olmadığını göstermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.