ÖZ Demirci Manisa'nın bir ilçesi olup, il merkezine 160 km. mesafede bir yerleşim yeridir. Lale Devri'nden itibaren Avrupa mimarisinin barok ve rokoko üsluplarının ülkemize girmesiyle sanatımızda yenileşme süreci başlamıştır. Bu üsluplar Avrupa'da olduğu gibi aynen kullanılmamış Osmanlı sanatkârlarınca Türkiye'ye özgü bir üslup meydana getirilmiştir. Batılılaşma hareketleri ilk olarak saray ve çevresinde başlamış, zamanla Anadolu'nun pek çok yerinde özellikle camilerde kendini göstermiştir. Osmanlı Devleti'nde Batılılaşma döneminde yaygınlaşan sanat dallarından biri de duvar resimleridir. 18. yüzyıldan itibaren Türk mimari süsleme sanatında görülmeye başlanan duvar resimleri sivil ve dini birçok yapıda karşımıza çıkmaktadır. Demirci, Kışlak Eski Camii ile Ahatlar Camii'nin iç mekânları da yeni bir üslup anlayışını yansıtan duvar resimleriyle bezenmiştir. Değişik formlardaki vazolardan çıkan çiçek demetleri, ağaçlar, natürmortlar ve sembolik motifler seçilen konular arasındadır. Bu resimler 19. Yüzyılda Anadolu'da örneklerini gördüğümüz ortak bir resim programını yansıtmaktadır. Bu makaleyle de, Batılılaşma etkisiyle yaygınlaşan duvar resimlerine sahip Demirci, Kışlak Eski Camii ile Ahatlar Camii'nin taşradaki diğer dini yapı örnekleriyle karşılaştırılması yapılarak, bezemelerin benzer örnekler içindeki yeri ve Türk mimari süsleme tarihine kattığı anlam ve önemin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Afyonkarahisar'da ilk Mevlevihane'nin Arif Çelebi zamanında 14. yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edildiği düşünülmektedir. Ahşap malzemeden yapıldığını düşündüğümüz ilk Mevlevihane'nin yerine, Abâ Pûş-i Bâlî tarafından yenisi inşa edilmiştir. Mevlevihane yapı kompleksi 20. yüzyıl başına kadar çok sayıda yangın ve onarım geçirmiştir. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar Mevlevihane olarak işlev gören yapının türbe, semahane, mescit, şerbethane ve son cemaat yeri mekânlarının tümünü kapsayan alan, günümüzde Mevlevi Türbe Camii olarak adlandırılmaktadır. 2008 yılında orijinale uygun olarak onarılan yapı günümüzde hala faaliyet göstermektedir. Caminin merkezi kubbe altında toplanan harim bölümü, semahane ve türbe kısmından oluşmaktadır. Merkezi kubbenin taşıyıcısı büyük kemer, duvara bitişik dörtgen formda mermer malzemeden profilli sütun başlıkları üzerine oturmaktadır. Mihrap önü mekânı ve şerbethane (kadınlar mahfili) olarak adlandırılan bölüm 5 küçük kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yerinin konik üst örtüsü iç kısımda dört bölümden meydana gelen iki çapraz tonozdan oluşmaktadır. Kubbe içleri, tonozlar, kemerler ve pencere üzerleri birbirinin tekrarı rumiler ve kıvrım dallardan oluşan bitkisel kalem işi süslemeler ile bezenmiştir. Son dönem Osmanlı cami ve sivil mimari örneklerinin karakteristik özelliklerini taşıyan yapının süslemeleri neoklasik üslup ve eklektik üslup arası geçiş dönemine ait batılı, yerel süsleme özellikleri ile dikkat çekmektedir. Çalışmamızda Mevlevi Türbe Camii ayrıntılı bir biçimde tanıtılarak değerlendirilmiş ve Anadolu Türk mimarisi içerisindeki yeri ve önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Titus Burckhardt, 1908 yılında Floransa"da dünyaya gelen Alman asıllı İsviçreli bir sanat tarihçisi ve akademisyendir. Basel'e yerleşen aristokrat bir ailenin mensubu olarak kültür ve sanat çevrelerinin içinde yer almıştır. Heykeltıraş bir babanın ve ressam bir annenin çocuğu olması onu erken yaşlardan itibaren resim ve yontu çalışmalarına sevk etmiştir. Yirmili yaşlarında ilgi duyduğu doğu kültürü ve sanatları üzerine araştırmalar yapmak üzere Fas'a gitmiş ve uzun bir süre bu ülkede yaşamıştır. Bu tecrübe nihayetinde ihtida ile sonuçlanmıştır. İslâm kültür ve sanatını yakından tanıma imkanı bulan Burckhardt, sanatların özünde bulunan kadim ilkelerin vahiyle olan bağlantısını ortaya koymaya çalışmıştır. Elbette yalnızca Doğu ve İslam sanatlarına değil aynı zamanda Batı'nın geleneksel sanatlarının incelenmesine de önem veren yazar, çalışmalarının temeline kutsal sanat kavramını yerleştirmiştir. Sanata holistik bir bakış açısı olan yazar, eserlerinde kutsal ve aşkın olanın peşindedir. Kutsal olanı Gelenekselci Ekol çatısı altında arayan Burckhardt, ekolün diğer kurucuları olan René Guenon, Ananda K. Coomaraswamy ve Frithjof Schuon gibi önemli isimlerle fikir birliği içerisindedir. Çalışmalarında sanatın evrensel ve aşkın yönüne vurgu yapan yazar, tüm geleneksel sanatların kutsal olanın mesajını ilettiğini savunmaktadır. Bu makalede Titus Burckhardt'ın, eserlerinde kutsal sanatı, özellikle İslâm sanatını aşk(ın)cı bir bakışla nasıl tanımladığı ve ele aldığı tartışılacaktır.
Lale Devri’nden itibaren Avrupa mimarisinin barok ve rokoko üsluplarının ülkemize girmesiyle sanatımızda yenileşme süreci başlamıştır. Batılılaşma hareketleri ilk olarak saray ve çevresinde başlamış, zamanla Anadolu’nun pek çok yerinde özellikle camilerde kendini göstermiştir. Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma döneminde yaygınlaşan sanat dallarından biri de duvar resimleridir. 18. yüzyıldan itibaren Türk mimari süsleme sanatında görülmeye başlanan duvar resimleri sivil ve dini birçok yapıda karşımıza çıkmaktadır. Manisa ilinin Demirci ilçesi merkezinde bulunan Ağa Camii’nin iç mekânları da yeni bir üslup anlayışını yansıtan duvar resimleriyle bezenmiştir. Deniz ve kır manzaraları ile manzara içerisine serpiştirilmiş çeşme, cami, ev, kale gibi mimari ögeler içeren kompozisyonlar ile natürmort resimleri seçilen konular arasındadır. Bu resimler Geç Dönem Anadolu Tasvir Sanatının konu ve üslup özelliklerini yansıtmaktadır. Bu makaleyle de, Batılılaşma etkisiyle yaygınlaşan duvar resimlerine sahip Ağa Camii’nin taşradaki diğer dini yapı örnekleriyle karşılaştırılması yapılarak, yapının benzer örnekler içindeki yeri ve Türk mimari süsleme tarihine kattığı anlam ve önemin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Anadolu topraklarında Türk-İslâm sanatlarının görsel belgeleri sayılabilecek pek çok mimari eser bulunmaktadır. Bu eserlerin motif ve kompozisyonları Türk kültürünün ve İslâm inancının harmanlanmış birer yansıması olmuştur. İslâm tasavvufundaki “Vahdet” inancı, ilim, bilim ve sanatta her daim var olmuş, Türkler’in İslamiyet’i kabul edişi ve tasavvufla tanışmaları Türk-İslâm sanat anlayışını özgün bir üsluba kavuşturmuştur. Bu çalışmada ulaşılan bu özgün üslubun bir parçası olan yazıdan yola çıkarak, Anadolu Selçuklu Döneminde mimari süslemelerde yer alan kompozisyonların içerisindeki Kûfi harf motiflerini tespit ederek, bunlara dair değerlendirme ve incelemelerde bulunduk. Bu harfler yazı şeritlerinin dışında, Anadolu Selçuklu mimari süslemelerinde birer motif olarak yer almaktadır. Çalışmamızın konusu olan mimari süslemelerdeki kufi harfler, Anadolu Selçuklu Dönemi sanat anlayışının özgünlüğünü ve kompozisyon gelişimini gözler önüne sermektedir. Biz bu çalışma ile Kûfi harflerin birer yazı elemanı olmaları dışında, mimari bir süslemenin kompozisyon bütünlüğü içerisinde görülebilir hale gelmesini ve Türk-İslâm sanatları konusunda yapılan araştırmalarda daha kapsamlı bir bakış açısına ulaşılabilmesini hedefledik.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.