makalede balina avcılığına ilişkin uluslararası düzenlemelerle, Uluslararası Adalet Divanı'nın ilgili uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak vermiş olduğu bu karar incelenecektir.
Özİnsanlardan kaynaklanan faaliyetler sonucunda okyanuslarda önemli oranda kirlenme ve yıkım oluşmuştur. Bu geniş ekosistem içerisinde insan kaynaklı kirlenmenin, yıkımın ve iklim değişikliğinin boyutları okyanus yaşamı ve onunla bağlantılı olarak yeryüzündeki yaşam üzerinde büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Gerekli koruma faaliyetleri yapılmadığı sürece bu etkinin artması kaçınılmazdır. Bu bağlamda deniz çevresinin korunması kavramı son otuz yıl içerisinde önemli bir dönüşüm geçirmiştir. Kirliliğin önlenmesi ve kontrolüne odaklanan geleneksel yaklaşımın yerine büyük ölçüde daha geniş bir koruma yaklaşımını içerisinde barındıran, her bir deniz alanının kendine özgü niteliklerini dikkate alan bütün bir deniz ekosisteminin korunmasını amaçlayan ekosistem temelli bir yaklaşım ön plandadır. Devletlerin kendi deniz ülkelerinin deniz çevresinin korunmasına yönelik düzenlemelerle bu alanlara yönelik koruyucu tedbirler aldıkları görülmekle birlikte, kendi ulusal yargı yetkilerinin dışındaki açık deniz alanlarında bu korumanın yetersiz olduğu görülmektedir. Deniz yaşamına yönelik karşılaşılan bu sorunların çözümü noktasında kapsamı ve büyüklüğü farklı olmakla birlikte deniz koruma alanları bu işlevin yerine getirilmesi noktasında önemlidir. Deniz koruma alanlarının öncelikli hedefi okyanuslardaki biyolojik çeşitliliğinin korunmasıdır. Deniz koruma alanları bilim insanları tarafından, ilgili deniz alanının özelliklerinin dikkate alınarak, koruma alanının uygun bir şekilde planlanması ve etkili bir şekilde yönetilmesi halinde hassas ekosistemlerin korunması açısından uygun araçlar olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Dünya'nın en büyük ortak kullanım alanı olan açık denizler konusunda çok daha etkin koruma rejimlerinin oluşturulması, yaşanan ve ileride yaşanılacak yıkım düşünüldüğünde acil bir sorun olarak insanlığın karşısında durmaktadır.
• • • Öz "Koruma sorumluluğu" kavramı soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları, etnik temizlik gibi uluslararası hukukun en ağır ihlalleri karşısında devletlerin vatandaşlarını koruma konusunda öncelikli sorumluluğu esasına dayanır. Kavramın içeriği itibarıyla uluslararası toplumun sorumluluğu ise devletlerin bu görevi yerine getirmediği bütün durumlarda söz konusudur. Sri Lanka"da özellikle 2009 yılının ilk yarısında Sri Lanka devleti tarafından Tamil Kaplanları ile mücadele gerekçesiyle bölgede yaşayan Tamil Halkına yönelik topyekûn bir savaş başlatılmıştır. Bunun sonucunda binlerce insan öldürülmüş ve yerinden yurdundan edilmiştir. Bu anlamda Sri Lanka örneği hem devlet hem de uluslararası toplum nezdinde koruma sorumluluğu açısından çifte bir başarısızlık örneğidir. Bu da koruma sorumluluğu açısından en azından uluslararası toplum bağlamında ortada politik bir kararlılık bulunmadığı sürece bu ve benzeri olayların yaşanacağını göstermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.