•
ÖzÇevresel bozulma kendini insanoğlu ile göstermiştir. Ancak insanoğlunun çevresel bozulma üzerindeki etkisi geçmişten günümüze kadar sürekli artmıştır. İnsanoğlunun ilk dönemlerinde çevresel bozulma çok büyük oranlarda olmadığı için çevre kendini yenileme fırsatına sahipti. Ancak aydınlanma, sanayileşme ve artan teknolojik gelişmelerle birlikte çevresel bozulma üst düzeylere ulaşmış ve çevrenin kendini yenileme fırsatı olmadan eskilerine yenileri de eklenmiştir. Bu çalışmanın amacı konuyla ilgili literatür taraması yapılarak, çevresel sürdürülebilirlik açısından toprak, su ve hava kirliliğini teorik bir bakış açısı ile değerlendirmektir. Sonuç olarak, yaşamın devamı için gerekli olan toprağın, suyun ve havanın doğal bileşimini bozmadan kullanmak ve korumak, sürdürülebilir yaşam ve doğal çevre için mutlak gereklidir. Bu nedenle de doğal kaynakların sürdürülebilir bir biçimde kullanılması, korunmasını ve planlanması gerekmektedir.Anahtar Kelimeler: Çevresel Sürdürülebilirlik, Hava Kirliliği, Su Kirliliği, Toprak Kirliliği.
AbstractEnvironmental degradation has shown itself in human age. However, the impact of human beings on environmental degradation has increased continuously from past to present. In the early periods of human beings, environmental degradation was not so great, so the environment had the opportunity to renew itself. However, along with enlightenment, industrialization and technological developments, environmental degradation has reached high levels, and the environment has added new ones to the old without the opportunity to renew itself. The purpose of this study is to evaluate the soil, water and air pollution from a theoretical point of view in terms of environmental sustainability. As a result, it is necessary for sustainable life and natural environment using and protecting soil, water and air resources without disruption that are vital for the continuation of life. For this reason, natural resources need to be used, conserved and planned in a sustainable way.
Bu çalışmada amaç, Bilecik ilinde tarıma uygun alanları tespit ve analiz etmektir. Veri olarak 1/25000 ölçekli sayısal topografya paftaları, sayısal meşcere haritası, sayısal toprak haritası, yağış ve sıcaklık verileri kullanılmıştır. Tarımsal uygunluğa etki edecek 12 ana ve 72 alt parametre uzmanlar tarafından puanlandırıldıktan sonra ağırlıklandırılmış, Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile 5 sınıfa ayrılan tarımsal uygunluk haritası hazırlanmıştır. Bu uygunluk sınıfları yüksek derecede uygun, uygun, düşük derecede uygun, uygun değil ve hiç uygun değil şeklinde gruplandırılmıştır. Yapılan analize göre araştırma alanında en fazla alan %72,81’lik pay ile 2814,55 km2 alan kaplayan ‘’uygun değil’’ sınıfına aittir. Ardından %14,52’lik paya sahip ve 561,19 km2 alan kaplayan ‘’düşük derecede uygun’’ sınıfı yer almaktadır. Araştırma alanında tarıma ‘’yüksek derecede uygun’’ alanlar %3,83’lük paya sahiptir. En az paya sahip olan sınıf ise %0,56 ile ‘’uygun’’ sınıfıdır. Bilecik ilinde tarıma uygun alanların az olması fiziki çevre koşullarıyla yakından ilgilidir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.