Dunning-Kruger Sendromu ve Kurumsal Dışavurum www.erciyes-akademia.com DUNNİNG-KRUGER SENDROMU VE KURUMSAL DIŞAVURUM Öz Bu çalışmanın amacı literatürde henüz dikkatlerin yoğunlaşmamış olduğu bir konu olan Dunning-Kruger sendromu ile kurumsal dışavurumun arasındaki bağlantıyı irdelemektir. Çalışmanın ilk aşamasında Dunning-Kruger sendromu açıklanırken; ikinci aşamada kurumsal dışavurum kavramına değinilerek kurumsal dışavurum kavramının kapsamının altı çizilmiştir.Elde edilen veriler ile basın bülteni örnekleri ışığında karşılaştırmalı olarak iki farklı markanın dışavurum stratejilerinin ele alındığı çalışmada, yaşayan birer organizma olarak nitelediğimiz kurumların da sendrom geliştirebildikleri ve söz konusu sendromların kendilerini çevreye yansıtış biçimlerini etkilediğine ulaşılmıştır. Çalışma kapsamında bir takım nesnel veriler göz önüne alınarak basın bültenlerindeki iletişim stratejisinin 'gerçeklik' ile bağlantısı incelenirken, kurumların kendilerini basın bültenlerinde yansıttığı kadar başarı olup olmadıkları tartışılmıştır. Kurumların kendilerini çevreye doğru şekilde yansıtmaları aşamasında ise halkla ilişkiler mesleğinin eğitim işlevine duyulan ihtiyacın altı çizilerek, kurumsal dışavurum stratejisinin belirlenmesinde kurumların halkla ilişkilerin uzmanlığına güvenmeleri yönünde gereklilik ortaya koyulmuştur.
Bu makalede kurumsal kimliğin kurumlar tarafından dijital medya yoluyla nasıl yansıtıldığı, kimlik sunumu sonucu kurumsal imajın istenilen yönde oluşma düzeyi ve imaj oluşumu ile dijital medyanın bağımlılık düzeyi ortaya koyulmaktadır. Araştırma kapsamında, ilk olarak, içerik analizi ile kurumların dijital medya aktiviteleri incelenmiş ve belirli konularda kurumların oluşturmaya çalıştıkları imajlar tespit edilmiştir. Daha sonra ise kurumların tüketicilerine anket uygulanarak aynı konularda tüketicilerin kurumu nasıl algıladığı tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, seçilmiş olan kurumların istedikleri imajları tüketicilerine büyük ölçüde yansıtabildikleri ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilmiş olan Ki-Kare analizi sonuçlarına göre, kurum imajının tüketiciler tarafından algılanmasının dijital medyaya bağımlı olmadığı bulunmuştur. Bu doğrultuda, imaj oluşturma ve sürdürme aşamasında dijital medya aktivitelerinden çok diğer aktivitelerin (sponsorluk, reklam vb.) önemli olduğu ortaya konulmuştur.
Bu araştırmanın temel amacı, değişen teknoloji çevresinde ve dünyada meydana gelen büyük değişimlerin sonucu olarak bireylerin kullanılan teknolojik sistemlere yönelik memnuniyetlerinin ve memnuniyetin bağlı olduğu koşulların incelenmesidir. Bu bağlamda Covid-19 pandemi sürecinde öğrencilerin zorunlu olarak uzaktan eğitim sistemlerine geçişleri ele alınarak, Ayrıştırılmış Beklenti Uyuşmazlığı Teorisi ile (Decomposed Expectancy Disconfirmation Theory) kullanılabilirlik, kalite ve değere yönelik algı ve uyuşmazlık değişkenlerinin memnuniyet üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma kapsamında öğrencilerin yaş, gelir durumu, dersin takip edildiği alan, çevrim içi eğitim alan kişi sayısı kontrol değişkenleri ile teknolojik altyapı ve kullanım alışkanlıkları da araştırmaya dâhil edilerek araştırma değişkenleri açısından farklılıkları belirlenmiştir. Araştırmada uzaktan eğitim almış üniversite öğrencilerinden oluşan 400 kişilik bir örneklemden veri elde edilmiştir. Kullanılan ölçeklerin geçerliğinin kontrolünde keşfedici faktör analizi; güvenirliğinin belirlenmesinde Cronbach's Alpha değerleri kullanılmıştır. Memnuniyete etki eden faktörlerin etki düzeylerinin anlaşılması için regresyon analizinden faydalanılmıştır. Son olarak değişkenlerin kontrol değişkenleri, teknolojik altyapı ve kullanım alışkanlıkları çerçevesinde incelenmesinde bağımsız örneklem T-Testi ve ANOVA kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, memnuniyeti en yüksek düzeyde açıklayan değişkenlerin algılanan kullanılabilirlik, kullanılabilirlik uyuşmazlığı ve değer uyuşmazlığı değişkenleri olduğu tespit edilmiştir.
Biopower has been discussed by various scholars. Biopower focuses on life and produces it. Fictional universes can be illuminating in understanding the framework of biopower. Speculations on the future and disaster scenarios have been recurrent in many books and films up to the present and some of these have the potential to become a reality. Similarly, digital games can offer similar experiences. Digital games are influential on people and provide visions of the future. There are various types of digital games, but only survival games and government simulation games offer certain projections regarding real life and form the foresight which helps the individual to make social and individual inferences on alternative situations. The aim of the study, accordingly, is to analyse survival games in terms of biopolitics by specifically focusing on Frostpunk. The findings of the study suggest that the laws of Frostpunk can be discussed in terms of biopower. It is, therefore, possible to identify the traces of biopower in the laws of Frostpunk. Frostpunk, thus, contributes to the understanding of the framework of the concept of biopower. The findings of the study indicate that digital games can be used as subjects of scientific inquiry in terms of shedding light on certain phenomena and concepts, and also render them more understandable.
Bu çalışmanın amacı, literatürde oldukça ihmal edilmiş bir konu olan 'bütünleşik kurumsal iletişim açısından çerçeveleme teorisinin ne ifade ettiğini' ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın ilk aşamasında bütünleşik kurumsal iletişim düşüncesi açıklanırken, ikinci aşamada, daha çok haber araştırmalarında kullanılan çerçeveleme teorisinin bütünleşik kurumsal iletişim içerisinde nasıl yer alması gerektiği tartışılmıştır. Literatür taraması sonucunda elde edilen veriler ışığında, çalışmanın sonucunda, çerçevelerin kurumlar tarafından (olumlu veya olumsuz) hangi maksatlarla kullanıldığı ortaya koyulmuştur. Çerçeveleme olgusunun, kurumun kamuların gözünde konumlanması açısından önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kurumların geniş çerçeveler kullanmasının modern çift yönlü iletişim anlayışıyla uyum sağladığına dikkat çekilerek, kurumların geniş çerçeveler kullanmasının bir seçim olmasından çok gereklilik olduğu saptanmıştır. Yine, buna ek olarak kurumların özellikle medya kanalları aracılığıyla genel olarak kendilerini olumlu özelliklerle bütünleşecekleri şekilde çerçeveledikleri, çerçeveleme sayesinden manipülasyonun kolaylaştığı, bir nevi hedef kitle üzerinde istenilen etkinin yaratılabilmesinin mümkün olduğu ortaya çıkarılmıştır. Buna karşın, çeşitli araştırmacıların görüşleri temel alınarak, etik değerlere bağlı kurumların, geniş çerçeveler oluşturmasının hedef kitlelerinde olumlu sonuçlar ortaya çıkaracağı iddia edilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.