Foreign direct investment (FDI) is seen as an essential part of development due to the contribution of the host country. Profits of FDI such as technology transfers, spillover benefits, and increasing competition have encouraged both of domestic firms and policymakers to attracting FDI. In the course of making investment decisions, foreign investors prefer countries that follow stable economic policies, achieve

The COVID-19 pandemic has led to major disruptions in workflows across all industries. All sectors are trying to sustain operations during this extremely difficult time and the healthcare sector is the most important of them. It is unthinkable to stop the operations of the health system because it serves human life. Health institutions must supply the products such as masks, gloves, and ventilators subject to service on time for certain activities to continue indefinitely under all conditions. By adopting modern logistics activities and technologies, healthcare organizations can provide sustainable diagnosis and treatments to patients by automating their various operations. With the COVID-19 pandemic, how to select an appropriate sustainable supplier has become an important task in the era of Logistics 4.0. From this viewpoint, a sustainable supplier selection framework is implemented for a health institution under the effect of the pandemic. To determine the direct effects of the pandemic in the health sector, fuzzy Multi-Criteria Decision-Making (MCDM) methods are utilized in the application. After a thorough review of the literature and interviews with experts, the criteria are organized in a comprehensive hierarchical structure. The fuzzy Best-Worst Method (F-BWM) technique is employed to find the weights for the determined criteria. Consequently, the fuzzy Additive Ratio Assessment Method (F-ARAS) method was applied to rank the alternative suppliers. In addition, with a comprehensive sensitivity analysis, alternative situations are examined against possible breaks in the supply chain. Thus, from the perspective of Logistics 4.0 and sustainability, this study contributes to the literature with an analysis of the health system’s survival in difficult and fragile periods, such as COVID-19. Investigating the importance of SSS can be a road map for the policymakers and the decision-makers is beneficial since the impact of COVID-19 on SSS is studied from the perspective of Logistics 4.0.

Karar problemlerinin sonuçları ve problemin sonuçlarını etkileyen faktörler, herhangi bir kaos durumunun bulunup bulunmamasına göre değişiklik gösterebilmektedir. Kaos durumları altında, karar alıcıların tercihleri için farklı kriterler eklenebilmekle ve kriterlerin önem düzeyleri değişebilmektedir. COVID-19 pandemisi her alanda olduğu gibi havacılık sektörünü de etkilemiş olmasına rağmen hava kargo taşımacılığı bu dönemde güçlü bir performans göstermektedir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada kaos durumlarının hava kargo şirketi seçimine yansıması incelenmektedir. Karar vericilerin, karar problemlerini sonuçlandırmasında etkili bir çözüm yöntemi olan Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemleri ile yeni bir karar verme çerçevesi önerilmektedir. Yeni önerilen yöntemlerin daha hassas yanıt vermesinden dolayı, kriter ağırlıklarının belirlenmesinde yeni yöntemlerden olan Bayesian BWM (En İyi-En Kötü) yöntemi kullanılırken, hava kargo şirketlerinin sıralanmasında ise WASPAS yöntemi kullanılmaktadır. Böylece bu iki yöntem bütünleştirilmekte ve aynı zamanda sıralama sonuçları TOPSIS ve COPRAS yöntemi ile kıyaslanarak sonuçlar analiz edilmektedir. Buna göre, kaos ortamında hava kargo şirketi seçimi için en önemli kriter ekonomik kriterler olarak görünmektedir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çoğu birçok disiplin alanında ileri gidebilmek için üniversitelerine nitelikli, kaliteli ve yaygın etkiye sahip bilgi üretmeleri için teşvikler vermektedir. Nitelikli bilgilerin üretilmesi ise akademik yayınlar ve benzeri çalışmalar ile sağlanabilmektedir. Bu çalışmada Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin akademik performansının ölçülmesine ilişkin bir araştırma yapılmıştır. Çalışmada vakıf üniversitelerindeki yayın, proje ve atıf gibi performans indeksleri ÇKKV yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Entropi ve Critic yöntemleriyle akademik performans ölçümünde belirlenen kriterlerin ağırlıkları elde edilmiştir. Bu iki yöntemin sonuçlarını entegre etmek için ayrıca bir toplayıcı operatör kullanılmış ve ardından CoCoSo ve Idocriw yöntemleriyle vakıf üniversitelerinin akademik performans sıralaması oluşturulmuştur. Çalışmada elde edilen sonuçlar ise vakıf üniversitelerinin akademik performanslarını artırmasına yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.

The automobile industry is one of the leading commercial markets around the world. In this enormous market, countries, companies, and manufacturers compete boldly to increase their international market shares. In this great competition, there are centuries old giant companies such as Mercedes, BMW, Volkswagen, Opel, as well as new automobile brands such as Tesla, Renovo, Tritonev. Turkey is one of the significant markets where these brands are competing fiercely. When this market is analyzed, one preference of Turkish consumers draws much attention. This is the color preferences of automobile purchasers. Considering the sales figures of the previous years, white automobile sales are above 50% rate regardless of brand and model. The objective of this study investigated why Turkish automobile consumers prefer white automobile color. In this study, the SWARA method, one of the MCDM method is used to analyze consumers white automobile preferences. The findings of the study show that aesthetic perceptions are significant in purchasing white automobiles. The results of the study allow us to draw implications for the white automobile purchasing behavior for the global automobile market in the concept of international marketing.