Özel hayatın gizliliği, mahremiyet ve kişiliğin serbestçe geliştirilmesi gibi hakların korunmasına hizmet eden işlevleriyle kişisel verilerin korunması; insan hak ve özgürlüklerinin ve hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesinin temel gereklerinden birini oluşturmaktadır. Kişisel verilerin korunması, bireylerin verilerinin başka kişi veya kurumlar tarafından yetkisiz kullanımına karşı sahip oldukları bir haktır. Bu itibarla kişisel verilerin korunması hakkı pek çok ülke mevzuatında yer bulmaya başlamıştır. Ne var ki ceza muhakemesinde bu hakkın korunması genellikle dikkatlerden kaçmaktadır. Kimlik bilgileri belirlenemeyen şüphelinin fizik kimliğinin tespiti işlemi bu konuda verilebilecek başlıca örneklerden biridir. Bu işlem genellikle parmak izi, avuç izi gibi biyometrik verilerin alınmasıyla yerine getirilmektedir. Bu verilerin kimler tarafından nasıl kullanacağı, nasıl imha edileceği ve arşiv sistemi kişilerin özel hayat hakkı temelinde titizlikle ele alınmalıdır. Aksi takdirde bireylerin öngörülebilir bir hukuk düzeni içinde yaşamasını temin eden hukuk güvenliği ilkesi aşınacaktır.
Çocukların ceza sorumluluğunun tespiti, çocuk adalet sisteminin temel konularından biridir. Yaş küçüklüğü, kusur yeteneğine ve dolayısıyla ceza sorumluluğuna etki eder. Bunun için tıbbi ve psiko-sosyal veriler ışığında kusur yeteneğinin tespiti, sürecin kilit noktasını oluşturmaktadır. Bu kapsamda, adli tıp ve sosyal inceleme raporlarının değerlendirilmesine ilişkin usullerin çocuk hukukuna hâkim olan ilkeler temelinde daha sade, hızlı ve kolaylaştırıcı olması gerekir. Çünkü ceza sorumluluğu bulunsa da bulunmasa da çocuğun mümkün oldukça ceza adalet sisteminin dışında tutulması, sistemin içinde kalan çocuklar için de kovuşturma ve cezalandırma seçeneklerinin son çare olması esastır. Ne var ki mevzuatımızın çelişkisiz ve ödünsüz biçimde bu anlayışı yansıttığını söyleyebilmek güçtür. Çalışmamızda mevzuat ve uygulamada aksayan noktalar ve bunlara ilişkin çözüm önerileri ortaya konulacaktır.
Israrlı takip fiili 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123/A. maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte artık müstakil bir suçtur. Bu düzenleme, bireyin huzurlu bir ortamda, rahatsız edilmeden, belirli bir sükûnet, psikolojik rahatlık ve esenlik içinde yaşamını sürdürmesini ve bu suretle kişilerin manevi varlığını korumak ve geliştirme hakkını temin etmeyi amaçlamaktadır. Israrlı takip, kasten işlenebilen neticeli bir suçtur. Huzur ve sükûn bozma suçunun aksine bu suç genel ve tamamlayıcı nitelikte değildir; işlendiğinde başlıbaşına uygulanır. Çalışmada suçun TCK m. 123/A’daki düzenleniş şekline ve gerekçesine yer verilerek, hukuki konusu, faili, mağduru, unsurları, ortaya çıkış biçimleri, nitelikli halleri, yaptırımı ve muhakeme usulü incelenmiştir. Böylece, düzenlemenin kadına yönelik şiddetle mücadelenin etkinliğini artırma amacına hizmet edip etmediğinin de ortaya konulması planlanmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.