BackgroundPostpartum hemorrhage (PPH) is related to several factors but is frequently associated with coagulopathy with maternal mortality. Fibrinogen is a very important agent for bleeding. When its concentration is decreased, severe surgical blood loss may occur. Here, we investigate the association of postpartum bleeding characteristics with evolution of PPH in patients who were taking fibrinogen concentrate (FC).Material/MethodsPPH patients’ demographic parameters, outcome variables, and laboratory findings before and at ICU were recorded between January 2015 and July 2017. The duration of ICU stay and plasmapheresis, renal replacement therapy, maternal-fetal deaths, RBC, FFP, and PC replacement were calculated.ResultsGroup I: Fibrinogen levels were ≤150 mg/dl (n: 31), Group II: Fibrinogen levels were >151 mg/dl (n: 18). In the peroperative period, there was no difference between the 2 groups in terms of RBC, FFP, or PC transfussion. In intraoperative and ICU admission period, patients in Group I had higher INR, APTT, and PT values than in the other group. FC replacement according to fibrinogen level was given, ranging from to 1 to 6 gr in Group I and 1–2 gr in Group II intraoperatively and at ICU 2–8 gr FC was given in both groups. In the intraoperative and ICU admission period, blood transfusion requirements of patients after fibrinogen replacement were evaluated and there was no statistically significant difference between groups. There were no differrences between groups in duration of intensive care unit stay, hospital stay, and mechanical ventilation.ConclusionsAdequate FC therapy prevents unnecessary RBC, FFP, and PC replacement and prevents complications and volume overload.
Amaç: Çalışmamızda; laparoskopik kolesistektomi planlanan hastalarda, preoperatif intravenöz yoldan uygulanan deksketoprofen ile tramadolün intraoperatif ve postoperatif analjezik tüketimi, postoperatif ağrı, hastanede kalış süresi ve hasta memnuniyeti üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Yöntemler: Etik kurulu onayı ve hastaların yazılı onamları alındıktan sonra ASA I-II, 18-70 yaş arası, 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Rutin monitorizasyon sonrası, anestezi indüksiyonundan 20 dk önce, Grup Deksketoprofen'de 100 cc %0,9 NaCl içinde deksketoprofen 50 mg, Grup Tramadol'de ise %0,9 NaCl içinde tramadol 100 mg intravenöz infüzyon şeklinde 20 dk'da uygulandı. Standart genel anestezi uygulanan hastaların intraoperatif hemodinamik parametreleri, analjezik-anestezik tüketimleri ve komplikasyonları kaydedildi. Postoperatif 30. dk, ve 4., 8., 12. ve 24. saatlerde ağrının şiddeti, sedasyon derecesi, morfin tüketimleri, hemodinamik parametreler kaydedildi. Ek analjezik gereksinimi, ilk analjezik gereksinim zamanları, hastanede kalış süreleri, postoperatif komplikasyonlar ve hasta memnuniyetleri kaydedildi. Bulgular: İntraoperatif analjezik-anestezik tüketimleri, postoperatif görsel ağrı skoru(VAS), sedasyon dereceleri, intravenöz Hasta Kontrollü Analjezi (HKA) ile morfin tüketimleri, ilk analjezik gereksinim zamanları, hastanede kalış süreleri, intraoperatif-postoperatif gelişen komplikasyonlar ve hasta memnuniyetleri her iki grupta benzerdi. Sonuç olarak, laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçiren olgularda preemptif olarak uygulanan deksketoprofen intravenöz 50 mg ve tramadol intravenöz 100 mg'ın postoperatif analjezik etkinlikleri benzer bulundu. Sonuç: Hastalarımızdaki postoperatif VAS skorlarının düşük olması, intravenöz HKA ile morfin tüketimlerinin iki grupta da benzer olması ve ek analjezik gereksiniminin olmaması nedeniyle hem tramadolün hem de deksketoprofenin preemptif analjezi amacıyla kullanılmasının yararlı olacağı kanısındayız.
COVID-19 may predispose to thromboembolic disease due to severe inflammation, hypoxia, and immobilisation [1]. The severe hypercoagulable state of COVID-19 patients includes systemic micro- and macrovascular thrombosis. Anticoagulant therapy, mainly with low-molecular-weight heparin, appears to be associated with better prognosis in severe COVID-19 patients [2].
Travmatik Beyin Hasarı (TBH), önemli bir sosyoekonomik ve halk sağlığı sorunudur. Amantadin sülfat nöroprotektif olarak kullanılan bir ilaçtır. Bu çalışmada, amantadin infüzyon tedavisinin, ciddi kafa travması olan hastalarda bilincin geri dönmesine pozitif etkisini araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metot: TBH olan hastalar, amantadin infüzyonu kullanma durumarına göre iki gruba ayrıldı. Grup I (n=40): amantadin infüzyonu kullanan grup ve Grup II (n=40): amantadin infüzyonu kullanmayan grup. Hastaların yaşları, cinsiyetleri, Glasgow Koma Skalası (GKS), eğitim seviyeleri, yoğun bakım ünitesine geldiğinde entübe olup olmadıkları, bilincin geri dönüş zamanı, taburculuk zamanı ve BT veya MR sonuçları ve Coma Recovery Scale-Revised (CRS-R) skoru retrospektif olarak kaydedildi. Bulgular: Bilincin geri dönüş zamanı Grup I de istatistiksel olarak belirgin olarak daha kısaydı. Hastaların eğitim düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Grup I de hastaların yoğun bakıma kabulü sırasında GKS daha düşüktü. Fonksiyonel nesne kullanımı ve uzun dönemli dikkat Grup I de CRS-R'ye göre daha yüksekti. Sonuç: Bu çalışmaya göre, amantadin infüzyonu nörolojik iyileşmeyi ve nörokognitif fonksiyonları olumlu yönde etkilemektedir.
Objective: The primary purpose of this study is to compare two different needle-free connectors to show that when used correctly the needle-free connectors port does not cause pathogenic surface colonization. The secondary objective is to determine whether there is a difference in catheter or blood stream infection between two kind of needle-free connectors. Method: Aged 18-99, 199 patients, who were inserted central venous catheters follwed-up in intensive care unit were included to the study. The patients were divided into two groups as Group A (n: 99) and Group B (n: 100) according to the needle-free connector type used. During this study manipulation number of devices will be reported. Two blood culture samples, one from the central venous catheter and the other from the peripheral vein, were taken from the patient before removing the catheters. Results: There was no statistically significant difference between age, day of ICU stay, fever, number of medications, number of connector changes and length of longest connector stay. In Group A, 7 patients and In Group B, 23 patients had colonization in catheter culture and it was statistically significant. Colonization was detected 14 patients in Group A, and 28 patients in GroupB in blood culture, and it was statistically significant. Conclusion: Hub contamination can lead to sepsis, which can lead to life-threatening consequences and suitable hub selection has an effect on sepsis control. Suitable needle-free connector selection has an effect on sepsis control. We thought that, Group A free connector is better at avoiding sepsis then other connector when standard disinfection technique is used.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.