ÖzToplumsal sınıf; toplum içerisindeki bireylerin ekonomik, sosyal ve kültürel iyeliklerinin nicel durumuna göre hiyerarşik olarak bölünmesine/gruplaşmasına işaret etmektedir. Medya da kültürel ürünler aracılığıyla bu grup çıkarlarının meşrulaştırılması ve desteklenmesine yardımcı olan fikir ve inançları simgeleyen ideolojik söylemleri inşa etmektedir. Reklam metni bu bağlamda tüketiciye özerk nesneler olarak seslenmekte ve sahte ihtiyaçlara kültürel yan anlamlar ekleyerek nesneleri simgesele indirgemektedir. Böylece reklamlardaki kodlar aracılığıyla belirli bir yaşam tarzı ve dolayısıyla sınıf atlama ya da sınıfsal bir konuma sahip olma pratiği üretilmekte ve yeniden üretilmektedir. Bu ana eksenden yola çıkan araştırmada, ideolojik yaklaşım çerçevesinde reklam metinlerinin çözümlenmesi amaçlanmıştır. Renault, Jetta ve Opel'in toplumsal sınıf temalı birer reklam filmi araştırmanın inceleme nesnesi olarak belirlenmiştir. Reklam metinleri, Van Dijk'ın eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılarak çözümlenmektedir. Çalışma sonucunda analiz edilen reklam filmlerinin senaryo açısından öncelikli temasının üst orta sınıf vurgusu olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra karakterlerin giyiminden konumlanışına, mekanların düzenlenmesinden kullanılan nesnelere kadar bütünüyle aynı sınıfa ait yaşam tarzı betimlemelerinin yer aldığı gözlemlenmiştir. AbstractThe media builds ideological discourses that symbolize ideas and beliefs that help to legitimize and support these group interests through cultural products. The ad text in this context calls consumers as autonomous objects and degrades objects to icons by adding cultural connotations to fake needs. Thus, by means of codes in advertisements, the practice of having a particular lifestyle and hence a class jump or class position is produced and reproduced. In this study, which is based on this main axis, it is aimed to analyze advertisement texts within the framework of ideological approach. Renault, Jetta and Opel's social class-themed advertising film were identified as the object of research. Ad texts were analyzed using Van Dijk's critical discourse analysis method. As a result of the study, it was observed that the priority theme of the analyzed commercial films was the upper middle class emphasis in terms of the scenario. In addition, it has been observed that lifestyle depictions of the same class are also reflected in from costumes to positions of characters and the design of spaces from the position of used objects.
ÖZBu çalışma, gazete haberlerinin Suriyeli sığınmacıları nasıl temsil ettiğine ilişkin nitel bir inceleme sunmaktadır. Araştırma, Türkiye'nin göçmenlere Avrupa sınır kapısını açtığı 28 Şubat 2020-15 Mayıs 2020 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan kesitsel bir çalışmadır. Araştırmada, en yüksek tiraja ve farklı yayın politikalarına sahip Hürriyet, Sabah, Sözcü gazetelerinde yayımlanan ve Suriyeli sığınmacıları konu edinen haberler incelenmiştir. Haberlere ulaşmak için gazete arşivlerinde "göçmen", "mülteci", "sığınmacı" ve "Suriyeli" anahtar kelimeleri aratılmıştır. Araştırma sorusu şudur: Suriyeli sığınmacılar, en yüksek tiraja ve farklı yayın politikalarına sahip gazeteler tarafından haberlerde nasıl temsil edilmektedir? Çalışma, Fairclough'un eleştirel söylem analizinde sistematikleştirdiği metin, söylemsel pratikler ve sosyal pratikler boyutlarının çözümlemesine dayanmaktadır. Bulgular, sığınmacılara ilişkin haberlerde olayın bağlamından koparıldığını, sığınmacıların özne değil, nesne olarak konumlandırıldığını ve çoğunlukla örtük biçimde biz/onlar ayrımı yaratılarak benzer şekillerde temsillerin tercih edildiğini saptamaktadır. Bu temsillerle söylemsel ve sosyal pratikler, mevcut güç ilişkilerinin yeniden üretimine katkıda bulunmaktadır.
Bu çalışma, İstanbul'un yeni havalimanı yapımı inşaatında çalışan işçilerin olumsuz çalışma koşullarından dolayı yaptıkları eylemlerin dijital medyada nasıl sunulduğuna odaklanmaktadır. Bu bağlamda, geleneksel bir haber sitesi özelliğine sahip Sabah gazetesi ile alternatif bir haber sitesi özelliğine sahip T24 gazetesinde söz konusu olayla ilgili yer alan haberler van Dijk'ın söylem çözümlemesi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmanın sonucu, diğer çalışmaları destekler nitelikte olup haberin ideoloji doğrultusunda yapılanmış bir söylem olduğuna işaret etmektedir. Dijital medyada sunulan haberler hem geleneksel hem de alternatif medyada belirli yapılar çerçevesinde şekillenmekte, ideolojiler doğrultusunda sunulmakta ve farklı bağlamlarla temsil edilmektedir.
Digital storytelling is the traditional storytelling carried out by using the digital tools. This narration is based on a process which involves sound, visuals, graphics, image, music and text in an interactive environment. Today the individuals who are not only the content consumers but also the content producers, quite often use the digital storytelling. Therefore, this study aims to analyse the relationship between the digital storytelling patterns and the level of self-respect. It was concluded at the end of the study that the most prominent motives of the participants for using the digital storytelling are communication, sharing information, having fun and overcoming boredom. Sharing the photos or videos of "anything" or of "themselves" in their moments/stories has the biggest percent among the participants' digital storytelling patterns. Sharing the photos or videos of "someone else" in their moments/stories constitutes the smallest percent. There is a meaningful difference between sharing a photo or video of one's self in moments/stories and the level of self-respect.
Veri haberciliği, haber yapma pratiklerinin değiştiği en önemli alanlardandır. Verileri toplama, ayıklama, analiz etme ve görselleştirme süzgeçlerinden geçirerek haber hikâyesi yaratır. Veri haberciliği geleneksel haberciliğin sağlayamayacağı erişim hızı ve kolaylığı, açık veri, şeffaflık gibi pek çok olanağa sahiptir. Ancak bunun karşısında, veri mahremiyeti pazarlaması ve öznellik gibi olumsuzlukları da bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada, veri haberciliği ve bu habercilik türüne yönelik tartışmalar incelenerek veri haberciliğinin ne olduğuna ilişkin medya profesyonellerinin bakış açıları, habercilik üzerindeki etkileri ve veri haberciliğinin şeffaf topluma teşvik mi yoksa kişisel veri mahremiyeti pazarlaması mı oluşturduğu tartışması araştırılmıştır. Çalışmada betimsel analiz yöntemi kullanılarak veri gazeteciliğine ilişkin tecrübesi olan gazeteci ve akademisyenlerle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu bağlamda, araştırma bulgularında veri haberciliği, verilerin kaynak olarak kullanıldığı habercilik türü olarak nitelendirilmiş ve verinin habercilik alanını oldukça olumlu etkilediği üzerinde durulmuştur. Bulgularda, veri haberciliğinin şeffaf topluma geçişi teşvik ettiği düşünülürken kişisel veri mahremiyetini pazarlayıp pazarlamadığına dair görüşlerin farklılaştığı görülmüştür.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.